23. Hukuk Dairesi 2014/10413 E. , 2015/143 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacılar vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacılar vekili, davalı yüklenici şirketin eksik ve ayıplı imalatları nedeniyle, müvekkillerine ait dairelerde ve binalarda çatlaklar meydana geldiğini ileri sürerek, 7.000,00 TL"nin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin sözleşmeden kaynaklanan tüm edimlerini yerine getirdiğini, binanın iskân izninin alındığını, davanın zamanışımına uğradığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davacılar ..., ..., ..., ... ve ... yönünden davanın kabulü ile her bir davacı için 1.400,00 TL olmak üzere toplam 7.000,00 TL"nin davalıdan tahsiline, davacılardan ..."ın ayıplı imalat bulunduğu tespit edilen B blokta hissesi bulunmadığından, bu davacı yönünden davanın husumetten reddine dair verilen ilk karar, davacılardan ... ve davalı şirket vekilinin temyiz istemi üzerine, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi"nin 09.05.2012 tarih ve 2011/3007 E, 2012/3265 K sayılı ilamıyla, binanın 20.10.1998 tarihli iskân raporu ile teslim edilmiş olmasına, bu tarih ile davanın açıldığı tarih arasında BK"nın 126/IV. maddesinde belirtilen on yıllık zamanaşımı süresinin dolmamış olmasına ve davada talep edilip hüküm altına alınan miktara göre, davalının diğer temyiz itirazlarının yerinde olmadığı, ancak davacılardan ... hakkında açılan dava reddedilmiş olduğu halde, kabul şekline göre, dava değeri itibariyle, onun payına düşen miktarın düşülerek kalanına hükmedilmesi gerekirken talebin tümünün tahsiline karar verilmesinin doğru olmadığı belirtilerek davalı yararına, davacılardan ..."ın 29.12.1995 tarihinde imzalanan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin tarafı olduğu, sözleşmenin ifa edilmemesinden veya somut olayda olduğu gibi ayıplı ifasından doğan alacak haklarını sözleşmeye dayanarak talep edebileceğinden davacı sıfatının bulunduğu, bu nedenle ..."ın açtığı davanın da esasının incelenerek sonuçlandırılması gerektiği belirtilerek davacı ... yararına bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, davalı şirketin 17.04.2006 tarihinde tasfiyeye girdiği ve 24.12.2009 tarihinde de ticaret sicil kaydının silindiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir.
1-Davacılar vekili tarafından karar süresinde temyiz edilmiş, Dairemizin 31.05.2013 tarihli geri çevirme kararında, davalı ...."nin mahkeme karar tarihinden önce 24.12.2009 tarihinde Ticaret Sicil kayıtlarından terkin edildiği, buna göre gerekçeli kararın ve davacılar vekilinin temyiz dilekçesinin davalı şirket vekiline tebliğinin usulsüz olduğu belirtilerek, mahkemece, davacılar vekiline adı geçen şirket hakkında ihya davası açmak üzere yetki verilmesi, açılmış bir dava varsa bunun sonucu beklenerek şirketin ihyasının sağlanması ve son tasfiye kurulu üyelerine tebliğ işlemi yapılması istenilmiş ise de, davacılar vekili tarafından UYAP ortamından gönderildiği anlaşılan 07.11.2014 tarihli dilekçe ile, müvekkilleri ile irtibat kurulamadığından Dairemizin 31.05.2013 tarihli geri çevirme kararının yerine getirilemediği, bu nedenle dosyanın takip edilmeyeceği, müvekilleri ile irtibat kurulması ihtimaline binaen dosyadan feragat edilmediği bildirilmiş ve dosyanın HMK gereği işlemden kaldırılması talep edilmiştir. Mahkemece, davacılar vekilinin davayı takip etmeyecekleri yolundaki beyanı doğrultusunda bir karar verilmesi gerektiğinden, bunun sağlanabilmesi için hükmün bozulması gerekmiştir.
2-Bozma nedenine göre, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle hükmün re"sen BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 14.01.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.