4. Hukuk Dairesi 2015/5720 E. , 2016/3944 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar ... ve diğeri vekili Avukat...tarafından, davalılar .... ve diğerleri aleyhine 29/04/2014 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 10/02/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1- Dava, yayın yolu ile kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istemlerine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Davalılardan..., dava konusu yazının yer aldığı haber sitesinin genel yayın yönetmeni sıfatını taşımakta olup, 5187 sayılı Basın Kanunu"nun 13. maddesi uyarınca hukuki sorumluluğu bulunmamaktadır. Bu davalıya yönelik istemin, pasif husumet yokluğu nedeniyle reddi gerekir. Mahkemece, kısmen kabul kararı verilmesi yerinde görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
2- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalılardan En Son ..... ve ..."in aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
3- Davalılardan ... ve..in diğer temyiz itirazlarına gelince;
Kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse manevi tazminat ödetilmesini isteyebilir. Hakim, manevi tazminatın tutarını belirlerken, saldırı oluşturan eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Tutarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel durum ve koşulların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde nesnel (objektif) olarak göstermelidir. Çünkü yasanın takdir hakkı verdiği durumlarda hakimin, hukuk ve adalete uygun (hak ve nasfetle) karar vereceği Medeni Kanun"un 4. maddesinde belirtilmiştir. Takdir edilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi (fonksiyonu) olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum (tatmin) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
Dava konusu olayda; özünde eleştirel yorum niteliğinde bulunan haberde kullanılan sözler itibariyle düşünsel bağlılığın korunmaması ve yukarıda gösterilen ilkeler göz önünde tutulduğunda, takdir edilen manevi tazminat miktarı fazladır. Mahkemece, daha alt düzeyde manevi tazminat takdir edilmesi gerekir. Karar, bu bakımdan yerinde görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda (1) sayılı bentte gösterilen nedenle davalılardan ... yararına, (3) sayılı bentte gösterilen nedenle de davalılardan ... .... ve... yararına BOZULMASINA; öteki temyiz itirazlarının ise (2) sayılı bentte açıklanan nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 28/03/2016 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Dava; yayın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istemlerine ilişkin olup, mahkemece davacıların manevi tazminat istemleri kısmen kabul edilmiş, verilen karar davalılar vekilince temyiz edilmiştir.
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; "..." isimli sitede 23/04/2014 tarihinde yayınlanan "... çocukların dinini öğrenmesinden rahatsız oldu" başlıklı haber içeriğinde müvekkillerine ait Sözcü Gazetesi ve.... aleyhinde söylenen gerçeğe aykırı beyanlar nedeniyle her bir müvekkili için ayrı ayrı 50,000 TL, olmak üzere toplam 100,000 TL manevi tazminatın yayın tarihinden itibaren işletilecek reeskont faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevabında özetle; görev itirazında bulunmuş, esasa dair ise, verilen haberin güncel ve gerçek olup kamu yararı taşıdığını hu nedenle davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Uyuşmazlık, "...." isimli sitede 23/04/2014 tarihinde yayınlanan "Sözcü çocukların dinini öğrenmesinden rahatsız oldu" başlıklı haberin içeriğinde davacıların kişilik haklarına saldırı olarak kabul edilebilecek ifadelerin bulunup bulunmadığı, dolayısıyla anılan haber içeriğinin manevi tazminatı gerektirip gerektirmeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Dava konusu uyuşmazlık ilk olarak... Gazetesi"nde 23/04/2014 günü yayımlanan "Bugün 23 Nisan hüzün doluyor insan... Anaokulu öğrencileri namaz şenliğinde" başlıklı haber içeriğinin yayımlanması, bu habere karşılık olarak "..." isimli internet sitesinde 23/04/2014 günü yayımlanan "Sözcü çocukların dinini öğrenmesinden rahatsız oldu" başlıklı haber yorumun yayımlanması ile ortaya çıkmaktadır. Davacı gazete ve sahibi 23/04/2014 tarihli "Bugün 23 Nisan hüzün doluyor insan.. Anaokulu öğrencisi namaz şenliğinde" başlıklı haberde anaokulu öğrencilerinin namaz kılmalarının bazı çevrelerin tepkisini çektiğini ileri sürerek ve bu olayı haberleştirerek yorum getirmiştir. Buna karşılık aynı günlü ".." isimli ...Gazetesi"nin aynı haberi resimleriyle birlikte verip başlığında ve yazısında "sözcü çocukların dinini öğrenmesinden rahatsız", "sahibi cemaat evinden yetişme", "cemaatin gizli finansörlük yaptığı gazete", "müslüman bir ülkede çocukların dinini öğrenmesinden rahatsız oldular" ifadeleri ile... Gazetesi"ndeki haber yoruma, haber-yorumla karşılık verdikleri anlaşılmaktadır.
Basın özgürlüğü. Anayasa"nın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Kanunu"nun 1 ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına atındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır.
Bunun içindir ki bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir.
Ne var ki basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasa"nın Temel Hak vc Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanunu"nun 24 vc 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur.
Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma alıma alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.
Şu durumda davalıların bahse konu haber yorum da... Gazetesi"nde 23/04/2014 tarihinde yayımlanan haber yoruma, yine aynı yöntemle haber yorumla karşılık verdikleri, haberin verilme şekli ve yorum yapılırken eleştiri ve değer yargısı çerçevesinde kalındığı, davacıların kişilik haklarına saldırı bulunmadığı, özünde haber yorumun etki, tepki koşullarında kaldığından, davanın tümden reddi gerektiği görüşünde olduğumuzdan sayın çoğunluğun (2) nolu bentteki onama kararına katılmıyoruz. 28/03/2016