11. Hukuk Dairesi 2016/8059 E. , 2018/5032 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 17. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 10/03/2016 tarih ve 2015/287-2016/108 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; ... isimli gemiye 20/02/2014 tarihinde ... Boğazından geçiş yaparken verilen hizmet sırasında müvekkili kuruluşa ait M/Tug Kurtarma-4 isimli römorkörün, 42 m uzunluğunda 60 mm çapındaki Grommet halatının zarar gördüğünü ve kullanılamaz duruma geldiğini, sorumluluğun davalı tarafa ait olduğunu ileri sürerke halat bedeli 16.000,00 USD+kdv"nin olay tarihi olan 20/02/2014 tarihinden itibaren faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; hasarın oluşumunda yabancı bayraklı geminin herhangi bir kusurunun veya ihmalinin bulunmadığını, davacı şirkete ait römorkörün kaptanının hasardan sorumlu olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacının TBK"nin 115.maddesinde ifade edildiği üzere "uzmanlığı gerektiren bir hizmet" gördüğü ve "kanun yada yetkili makamlar tarafından verilen izinle" faaliyette bulunduğu, davacının dayanmak istediği sözleşme hükmünün TBK"nin 115/III"de yer alan emredici kurala aykırı olması nedeniyle kesin hükümsüz olduğu, halat hasarının verilen hizmet sırasında oluşmuş olabileceği, Kurtarma 4 römorkörünün verilmekte olan cer hizmetine geminin aşırı geziniyor olması dolayasıyla kılavuz kaptanın ihtiyaç duyması üzerine dahil olduğu, diğer gemilerin boğaz geçişi yapıyor olmasından dolayı cer hizmeti verilen gemiyi geçmek durumunda kalmaları, rüzgar istikametinin akıntı istikametine ters olması gibi verilerin değerlendirilmesi durumunda tarafların kusuru olmadığı, davalıya atfedilecek kusurun bulunmadığı, halat hasarının net olarak verilen hizmet sırasında oluştuğunun da anlaşılmadığı, ayrıca Klavuzluk, Römorkaj ve Diğer Hizmetler Tarifesinin 1.4.3 ve 4.1.maddesi uyarınca da davalının sorumlu olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, Römorkaj hizmeti veren davacının uğradığı zararın tazmini istemine ilişkindir.
Davacı Römorkaj hizmeti veren davalı ise hizmeti alandır. Davacının hizmeti verdiği sırada kullandığı halat zarar görmüş ve kullanılamaz duruma gelmiştir. Sorun davalının davacının halat zararından sorumlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Mücbir sebep, kusurdan uzak, sezilemeyen, karşı konulamayan gerçek bir olay olarak tanımlanır. Bu tanıma göre mücbir sebebin unsurları şunlardır: Kusursuzluk, sezilemezlik, karşı konulamazlık ve gerçeklik. Bu unsurlardan birinin yokluğu halinde olay mücbir sebep olarak nitelendirilemez. Bunun yanında mücbir olayın isbat yükü borçluya aittir.
Taraflar arasındaki iş görme sözleşmesi, TBK ve TTK"da düzenlenmemiştir. Bu nedenle öncelikle sözleşmenin hukuki niteliğinin saptanması lazımdır. Türk hukukunda TBK"nin 502/2 maddesine göre, hukuki işlem yahut hukuki işlem benzeri yapılması ile birlikte fiili işlem yapılması, yani maddi anlamda bir işin görülmesi de vekaletin konusunu teşkil edebilir. Böylece Türk hukukunda, römorkaj sözleşmesini de, kural olarak vekalet sözleşmesi kapsamında değerlendirmek gerekir. Ayrıca, davacı bu işi verilen imtiyaz uyarınca yerine getirmektedir. Tüm bu hususlar gözönüne alındığında, tarafların, diğer gemilerin boğaz geçişi yapıyor olmasını ve rüzgar istikametinin, akıntı istikametine ters olmasını bilerek römorkaj hizmetini almayı ve yapmayı üstlenmeleri karşısında gerçekleşen olayda mücbir sebebi kabul etme olanağı yoktur. Bunun yanında davacının verilen imtiyazla bu işlemi yapmasının sonucu olarak, sorumluluk ve sorumsuzluk anlaşmasıyla da hak kazanması, öncelikle davalının sorumlu olduğunu kabul etme olanağı yoktur. Tüm bu nedenlerle davalının sorumluluğunu vekalet hükümlerine göre belirlemek gerekir. O halde, mahkemece taraflar arasındaki ilişkide vekalet sözleşmesi hükümleri göz önüne alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile hüküm kurulması doğru olmamış bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA,
ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 11/07/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.