21. Hukuk Dairesi 2016/5160 E. , 2017/7492 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacılar, murisinin meslek hastalığı sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
1- Dosyadaki yazılara, kanuni gerektirici sebepler ile temyiz kapsam ve nedenlerine göre davalı vekilinin tüm, davacılar vekilinin ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
2- Dava, meslek hastalığı sonucu vefat eden sigortalının eşi ve çocuklarının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece davacı eşin maddi tazminat isteminin reddine, manevi tazminat istemlerinin ise kısmen kabulü ile davacı eş lehine 8.000 TL, davacı çocukların her biri lehine 6.000 TL manevi tazminatın sigortalının vefat tarihi olan 13.03.2011 tarihinden itibaren işleyen yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, sigortalı İsmet Özdemir’in 13.03.2011 tarihinde vefat ettiği, Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulu ile Adli Tıp Genel Kurulu’nun raporlarına göre sigortalının vefatının meslek hastalığı sonucunda gerçekleştiğinin tespit edildiği, Ordu Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünün 24.07.2012 tarihli yazısında, davacının kendi sigortalılığı nedeniyle 01.10.2011 tarihinden itibaren aylık almakta iken, sigortalı eşinin 13.03.2011 tarihinde vefatı nedeniyle sigortalı eşinde aylık ve gelir bağlandığı, ancak 5510 sayılı Kanunun geçici 7.maddesi gereğince “ Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce birden fazla dosyadan gelir veya aylık alınması ve Kanunun yürürlük tarihinden sonra yeni dosyadan gelir veya aylık alınmasına hak kazanılması durumunda yeni bağlanacak dosyadaki gelir ve aylık miktarı da dahil olmak üzere mukayese yapılarak en düşük miktarlı dosya kapsamdan çıkarılır.” maddesi gereğince müteveffa sigortalı eşten bağlanan Meslek Hastalığı gelirin kesildiğinin bildirildiği, mahkemece bu cevaba itibarla davacının ölenin desteğinde olmadığı kabul edilerek maddi tazminat isteminin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Uyuşmazlık kanuni engel gereği davacıya Meslek Hastalığı sigorta kolundan gelir bağlanmaması halinde davacının destek tazminatına hak kazanıp kazanamayacağı noktasında toplanmaktadır.
Destekten yoksun kalma tazminatına ilişkin yasal düzenleme ve bu tazminatın hukuki niteliğinin üzerinde durulmasında yarar vardır.
Destekten yoksun kalma tazminatı Gerek Mülga 818 sayılı Borçlar Kanununun 45/II.maddesinde Gerek 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 53. maddesinin 3. bendinde düzenlenmiş olup, “Ölüm halinde ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıpların tazmini gerekmektedir”
Bu maddede, haksız fiilin doğrudan doğruya muhatabı olmayan, ancak bu haksız fil nedeniyle ortaya çıkan ölüm olayından zarar gören ya da ileride zarar görmesi güçlü olasılık içinde bulunan kimselere tazminat hakkı tanınmıştır.
Yasa metninden de anlaşıldığı üzere; destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan yardımdır. Bu tazminatın amacı, ölüm olayı olmasaydı ölenin yardımda bulunduğu kimselere yardımda bulunmaya devam edeceğinin düşünülmesi ve ölüm olayının bu süreci kesmesi sonucu destekten yararlanan kimselerin uğradıkları zararın peşin ve toptan şekilde tazmin edilmesi, bu kimselerin ölüm olayından önceki durumlarına kavuşturulmasıdır. Eş söyleyişle amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır.
Şu hale göre; “destek" sayılabilmek için, yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterlidir. Destek kavramının dayanağı hukuksal bir ilişki değil eylemli bir durum olduğundan, akrabalığa ve yasanın nafaka ile miras ilişkisi hakkındaki hükümlerine dayanmaz.
Nitekim, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 06.03.1978 tarih ve 1/3 sayılı kararının gerekçesinde; “Destekten Yoksun Kalma Tazminatı eylemin karşılığı olan bir ceza olmayıp, ölüm sonucu ölenin yardımından yoksun kalan kimsenin muhtaç duruma düşmesini önlemek ve yaşamının, desteğin ölümünden önceki düzeyde tutulması amacına yönelik sosyal karakterde kendine özgü bir tazminat olduğu” vurgulanmıştır.
Yine, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.04.1982 gün, 1979/4-1528 E., 412 K. sayılı kararında; “BK.nun 45.maddesinde sözü geçen destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar ve ne hısımlığa ne de yasanın nafaka hakkındaki hükümlerine dayanır, sadece eylemli ve düzenli olarak geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak şekilde yardım eden ve olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır. 0 halde destek sayılabilmek için yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterli görülür” ilkesi benimsenmiştir.
O halde, destekten yoksun kalma tazminatı ölüm ile ortaya çıkmasına rağmen, miras bırakanın şahsından doğan ve mirasçılara geçen bir hak değil, doğrudan bu kimselerin kendisinden doğan bağımsız bir haktır.
Diğer bir ifadeyle, destekten yoksun kalma tazminatı niteliği itibariyle; üçüncü kişilere, desteğin gelir ve yardımından yoksun kalmaları nedeniyle tanınmış, bağımsız bir hak olup, mirasçılık sıfatı ve miras hukuku ile ilgisi yoktur. Çünkü bu hak, mirasçılık sıfatından değil, eylemli olarak destek olanın ölümü nedeniyle, onun gelir ve yardımından yoksun kalma ya da farazi destek olma olgusundan kaynaklanmaktadır (YHGK. 25.05.1984 gün, E: 1982/9-301, K:1984/619)
Bu açıklamalar ışından somut olayda, davacıya her ne kadar 5510 sayılı Kanunun geçici 7.maddesi gereğince müteveffa eşinden meslek hastalığı nedeniyle gelir bağlanamadığı anlaşılmakta ise de, davacıya müteveffa eşinden aylık bağlandığı ve eşin farazi destek olduğunun kabulü ile maddi tazminat hesabı yapılarak maddi tazminata karar verilmesi gerekirken, yanlış gerekçe ile davacı eşin maddi tazminat isteminin reddine karar verilmesi hatalı olmuştur.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgulara dikkat edilmeden karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.
O halde, davacı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacılara iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edenlerden davalıya yükletilmesine, 09/10/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi