6. Ceza Dairesi 2015/4823 E. , 2016/5515 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Basit yaralama, Tehdit
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; .....24/06/2015 tarihli görevsizlik kararı ile Dairemize gönderilerek, başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:
I- Sanık hakkında basit yaralama suçundan kurulan hükmün temyiz incelenmesinde;
Sanık hakkında hükmolunan doğrudan para cezasının miktarı bakımından, 14/04/2011 tarih ve 27905 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6217 sayılı Kanunun 26. maddesi ile eklenen 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun geçici 2. maddesinin 1. fıkrası uyarınca üç bin liraya kadar olan mahkumiyet hükümlerinin kesin nitelikte olması ve temyiz kabiliyetinin de bulunmaması nedeniyle sanık ... savunmanının temyiz isteğinin CMUK"nın 317. maddesi gereğince isteme uygun olarak REDDİNE,
II-Sanık hakkında tehdit suçundan kurulan hükmün temyiz incelenmesine gelince;
Dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimler Kurulunun takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından, diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Ancak;
T.C. Anayasa’sının 90. maddesinin son fıkrası ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin c maddesi ışığında, 5271 sayılı CMK"nın 150, 234 ve 239. maddeleri ile 5320 sayılı Yasanın 13. maddesine dayanılarak hazırlanan, Ceza Muhakemesi Kanunu Gereğince Müdafi ve Vekillerin Görevlendirilmeleri ile Yapılacak Ödemelerin Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmeliğin 8. maddesi gereğince, sanık için baro tarafından görevlendirilen zorunlu savunman ücretin sanıktan alınmasına hükmedilemeyeceği, bu ücretin Adalet Bakanlığı bütçesinde bu amaçla ayrılan ödenekten karşılanacağı gözetilmeden, yazılı şekilde zorunlu savunman ücretinin sanıktan alınmasına hükmedilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ... savunmanının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK"un 322.maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, yargılama giderlerinin tahsiline ilişkin bölümden sanık hakkında hükmolunan “442,66.-TL zorunlu savunman ücretine” ilişkin bölümün çıkartılması suretiyle, diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, Başkan vekili ..."in muhalefiyle 15.06.2016 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY:
Yargılanacak her uyuşmazlıkta; şüphelilik, uyuşmazlığın somut olması ve uyuşmazlığın çözümü şeklinde özellikler vardır. O halde önce olay öğrenilmelidir. Sübut maddi mesele olup, bu konu geçmişteki olayı zihnimizde yeniden yaratmak, yani nasıl meydana geldiğini belirlemektir. Olay belirlendikten sonra, olaya uygulanacak hukuki norm ve bunun olayın tipine uygun olup konusunda sonuç çıkarılır. Maddi durumun tesbidi hukuki durumun tesbitidir. Olayın faillerinin kim olduğu ve bunların ceza hukuki karşısındaki sorumlulukları öncelikle olayın belirlenmesiyle mümkündür.
Olay ise deliller ile öğrenilebilinir.
Ceza muhakemesinin asıl amacı maddi gerçeği ortaya çıkarmaktır. Maddi gerçeğe ulaştıracak araç ise delillerdir.
Deliller; tanık açıklamaları, bunların dışındaki açıklamalar, kolluk, savcı, hakim tutanakları, ses vs. gibi ayrıma tabi tutulabilinir. Soruşturma evresinde toplanmamış delilleri mahkemenin toplaması gerekir. Hakim lehe ve aleyhe delilleri araştırıp, tam bir inanışla özgürce değerlendirerek kuşkudan arınmış sonuca ulaşması gerekir. Kuşkular yenilmelidir. Hükümde varsayıma dayalı kuşkulu kalan hususlar olmamalıdır. Maddi gerçeği olayın bir bütünü veya parçasını temsil eden kanıtlardan ortaya çıkarılması gerekir. Bir takım varsayımlara dayanılarak karar verilmesi ceza muhakemesinin amacına kesinlikle aykırıdır. Kuşku ve çelişki yenilmeden karar verilemez. Eylem veya eylemlerin bir suç olup olmadığının belirlenmesi için önce işlenip işlenmediği çözümü ile başlanır. Bu da kanıtların yorumu ile cevaplanır. Hakim hangi kanıtı nasıl yorumladığını yorum ile nasıl bir kanıya ulaştığını denetlenebilir olarak kararın gerekçesinde göstermek zorundadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya gelince;
Katılan ..."nın ilk evliliğinden sağlık sorunları olan oğlu .....için devletten aldığı 800.-TL aylık maaş ile, oğlunun ileride tedavisinde kullanılmak üzere anılan gelirin bir kısmı ile üç altın burma bilezik alıp sakladığı bu süreç içerisinde sanık ... ile 09.09.2006 tarihinde ikinci evliliğini yapıp aynı konutta yaşamaya başladıkları, sanık ..."un son zamanlarda katılana karşı davranışlarının olumsuz yönde gelişip ayrı evde yaşamaya başladığı, olay günü yanında genç bir kadın ile gelip katılanın oğlu için muhafaza ettiği altın burma bilezikleri yanındaki şahsa vermesini istediği, katılanın bu isteme karşı duruşu üzerine onu darp edip, tehdit ederek zorla 3 altın burma bileziği ve katılanın oğlu için ödenen 800.-TL aylık maaşıda alarak evden ayrılıp bir süre kayıplara karıştığı, katılanın olay akabinde durumu ailesine aktarıp yakınlarının yanına ulaşmasını takiben yasal şikayet hakkını kullanarak; bu yönde doktor raporunun alınmasını sağladığı yakınanın tüm aşamalarda iddiasını bu bağlamda yenilediği, sanığın suçlamaları kabul etmediği,
28.06.2012 tarihinde sanık tarafından açılan boşanma davası sonucunda eşlerin ayrıldıkları dosyadan anlaşılmaktadır.
Tamamı sözlü anlatımdan oluşan dosyada; mağdurun aşamalarda değişmeyen ve doktor raporu ile de teyit edilen iddiasının gelir kaynağı yönüyle de ayrıca araştırma yapılmadan, olay sonrası bilgilenip yakınana yardıma gelen aile bireylerinin ve olay günü sanık ile eve gelen kadının açık kimlikleri saptanıp gereğinde tanık sıfatıyla yeminli beyanları alınmadan, eksik soruşturma ile yetinilip, kabul ile varılan sonuca nasıl ulaşıldığı ve mağdur beyanına neden üstünlük tanınmadığı da denetlenebilir şekilde karar yerinde tartışılmadan yargılamaya devamla eylemin hukuki vasfının yazılı şekilde tehdit ve etkili eylem olarak belirlenmesinin kanuna aykırı olduğu inancıyla sayın çoğunluk görüşüne bu yönden iştirak olunmamıştır.