11. Hukuk Dairesi 2016/13789 E. , 2018/5016 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 26.05.2016 tarih ve 2014/1262-2016/436 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirkette genel müdür olarak çalıştığı dönemde, kendisine bir kısım prim ödemesi yapıldığını, ancak daha sonra bu primlerin haksız ödendiği, davalı şirketin, müvekkilinden ödenen prim kadar alacaklı olduğunu iddia ederek bu alacağı diğer davalıya temlik ettiğini, davalı TMSF"nin de müvekkili hakkında 6183 Sayılı Yasa"ya dayanarak takipte bulunduğunu, oysa müvekkilinin davalı şirkete borcu bulunmadığını, olmayan bir borcun da temlik edilmeyeceğini ileri sürerek davalı Şirkete borçlu olmadığının tespiti ile davalılar arasında imzalanan temlik sözleşmesinin iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekilleri, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre, davalı şirketçe tahakkkuk ettirilen primlerin bordrolaştırılarak vergisinin ödendiği, tahakkuk sonucu oluşan borcun davalı şirketçe konut devri yapılarak ödendiği, tüm bu işlemlerin zamanında ve doğru şekilde davalı şirketin defterlerine intikal ettirildiği, 06/03/2008 tarihinde yapılan 2007 yılı şirket olağan genel kurulunda TMSF tarafından atanan yönetim kurulu ve denetim kurulu üyelerinin de Fon temsilcisi olarak görev yaptıkları ve olumsuz bir görüşte bildirilmediği, gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı davalılar vekilleri temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalılar vekilllerinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalılar vekillerinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalı ...Ş"ye iadesine, davalı TMSF harçtan muaf olduğundan harç alınmasına mahal olmadığına, 09.07.2018 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(M)
KARŞI OY
11.10.2012 dava tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK 114/i maddesinde "aynı davanın daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması" dava şartları arasında sayılmış,
Yasa"nın 115/2 maddesinde de "mahkemenin dava şartı noksanlığını tesbit etmesi durumunda davanın usulden reddine karar verileceği" düzenlenmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, aynı davacı tarafından aynı davalılar aleyhine ... Asliye 1. Ticaret Mahkemesi"nin 2011/564 Esas sayılı dosyasında aynı konuda açılan davada mahkemenin 05.06.2012 gün ve 2012/93 sayılı kararı ile "Yargı Yolu Yönünden" davanın reddine karar verilmiş, bu karar temyiz edilmeksizin kesinleştikten (Yargıtay, 17. H.D. 2012/16799 Esas 2013/1028 Karar sayı) sonra eldeki dava 11.10.2012 tarihinde açılmıştır.
... 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin sözü geçen kararı, eldeki davanın açılış tarihi itibariyle şekli anlamda kesinleşmiştir.
Kesinleşen bu karar nedeniyle davacının idari yargı merciinde dava açması, idari yargı merciin kendisini görevsiz görmesi durumunda, görevli yargı kolunun Uyuşmazlık Mahkemesince belirlenmesi, Uyuşmazlık Mahkemesince adli yargının görevli kabul edilmesi halinde ancak adli yargıca davanın esasına ilişkin karar verilmesi mümkündür.
Farklı mahkemelerin aynı konuda değişik karar vermeleri adalet duygularını zedeleyeceği gibi hukukta istikrarsızlığa da yol açacaktır.
Açıklanan nedenlerle, kesin hüküm nedeniyle davanın reddine karar verilmek üzere yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile yerel mahkeme kararının onanmasına ilişkin çoğunluk görüşüne karşıyım.