4. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/104 Karar No: 2016/3874 Karar Tarihi: 24.03.2016
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2016/104 Esas 2016/3874 Karar Sayılı İlamı
4. Hukuk Dairesi 2016/104 E. , 2016/3874 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 30/06/2015 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; mahkemenin görevsizliğine dair verilen 05/11/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, mobbing nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, görevsizlik kararı verilmiş; hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı polis memuru, amiri olan davalı şube müdürünün çeşitli uygulamaları ile kendisine psikolojik baskı yaptığını belirterek manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Davalı, davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken veya görevlerini yaparken kişilere zarar vermesinin, ilgili kamu kurumunun hizmet kusurunu oluşturacağı, bu durumda sorumlunun kamu görevlisinin emrinde çalışmakta olduğu kamu kurumu olduğu, davanın o kurum aleyhine açılması gerektiği, davalının yasalar kapsamında idarece kendisine verilen bir hizmeti yürütürken söz konusu eylemleri gerçekleştirdiği, taraf sıfatı yokluğundan dava dilekçesinin reddinin gerektiği, ayrıca idari yargı yerinin görevli olduğu gerekçesi ile görevsizlik karar verilmiştir. Yargı yolu ile taraf sıfatı birbirinden farklı hukuki müesseselerdir. Mahkemece öncelikle yargı yolu gözetilmeli, görevli olduğu sonucuna ulaşılması halinde taraf sıfatı değerlendirilmelidir. Davanın, aynı anda hem yargı yolu hem de husumetten reddine karar verilmesi doğru değildir. Diğer yandan; İdari yargı yerlerinde açılacak davalarda husumetin kimlere yöneltileceğine ilişkin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu"nun 2. maddesi gereğince, idari yargı yerlerinde ancak ilgili idare kurumu dava edilebilir. Bu yasal düzenlemeye göre, gerçek ve özel hukuk tüzel kişileri aleyhine idare mahkemelerinde dava açılamaz. Davacı, gerçek kişi davalı şube müdürünün eylemleri nedeniyle zarara uğradığını ileri sürüp istekte bulunduğuna göre, davanın görüm ve çözüm yeri adli yargıdır. Açıklanan nedenlerle kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 24/03/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.