
Esas No: 2015/26859
Karar No: 2018/7283
Karar Tarihi: 21.03.2018
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2015/26859 Esas 2018/7283 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı işyerinde 11.12.2003-01.09.2010 tarihleri arasında çalıştığını, iş sözleşmesinin baskı altında yazılan istifa dilekçesi ile 01.09.2010 tarihinde işverence sonlandırıldığını ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı ile bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Savunmasının Özeti:
Davalı vekili, davacının iş sözleşmesinin kendi isteği ile istifa etmesi nedeniyle sona erdirildiğini, davacıya baskı yapılmasının söz konusu olmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin haricindeki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Taraflar arasında davacının iş akdinin sona erme şekli konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Dosya içerisinde bulunan 04.10.2010 tarihli dilekçesinde davacı "04.10.2010 tarihi itibariyle ayrılmış bulunmaktayım" ve yine tarihsiz dilekçesinde “Ekim 2010 itibariyle kendi isteğimle 11.12.2003 tarihinde girmiş olduğum ... Bünyesinden ayrılıyorum.” şeklinde beyanda bulunmuştur. Her ne kadar davacı bu istifa dilekçesinin baskı ile alındığını iddia etmiş ise de bu iddiasını ispat edememiştir. Dosya kapsamında iradesinin fesada uğratıldığı konusunda da herhangi bir delil bulunmamaktadır. Kaldı ki davacı tanıkları da davacının işten kendisinin ayrıldığına dair beyanda bulunmuşlardır. Bu durumda davacı işçinin geçerli bir istifasının olduğunun kabulü ile kıdem ve ihbar tazminatı isteklerinin ret edilmesi gerekirken kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-Belirtilmesi gereken diğer bir hususta, davalı davacının kullanmadığı yıllık izne ilişkin olarak 2010 yılı Ekim ayı bordrosu ile 1646,58 TL ödeme yapıldığını savunmuş olup buna ilişkin olarak da 2010 yılı Ekim ayı ücret bordrosunu ibraz etmiştir. Her ne kadar söz konusu ücret bordrosunda belirtilen miktarda yıllık izin ücreti ödemesi tahakkuk ettirilmiş ise de ücret bordrosu davacının imzasını taşımamaktadır. Bu durumda yıllık izin ücreti alacağı ile ilgili banka kanalıyla bir ödeme yapılıp yapılmadığı araştırılarak yapılmış ise yıllık izin ücreti alacağından mahsubu gerekip gerekmediği değerlendirilmeden karar verilmesi de hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine 21.03.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.