Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2014/521
Karar No: 2015/2586

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014/521 Esas 2015/2586 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2014/521 E.  ,  2015/2586 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi


    Taraflar arasındaki “yaşlılık aylığı almaya hak kazandığının tespiti” istemine ilişkin davadan dolayı yapılan yargılama sonunda; Yozgat İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 20.04.2010 gün ve 2009/245 E., 2010/222 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 06.03.2012 gün ve 2010/6854 E., 2012/3014 K. sayılı ilamı ile onanmış, davalı vekilinin maddi hata nedeniyle başvurması üzerine Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 13.11.2012 gün ve 2012/19224 E., 2012/19825 K. sayılı ilamı ile;
    (...Davalı vekili 05.07.2012 tarihli dilekçesi ile Dairemizin 06.03.2012 gün 2012/6854 Esas, 2012/3014 Karar sayılı onama kararında açık maddi hata bulunduğundan bahisle kararın düzeltilmesini istemiştir.
    İş Mahkemelerince verilen kararlar ve buna bağlı Yargıtay ilamına karşı karar düzeltme yolu bulunmamaktadır. Ne var ki Yargıtay Onama ve Bozma kararlarında açıkça maddi yanılgının bulunması halinde dosyanın yeniden incelenmesi Dairemizin ve giderek Yargıtay’ın yerleşmiş görüşlerindendir.
    İncelenen dosya ile belgelerden dairemizce işbu dava dosyasının 06.03.2012 günü incelendiği davacının 01.04.2009 tarihli talebine istinaden yaşlılık aylığı bağlanmasına ilişkin talebinin, mahkemece kabulüne karar verildiği verilen bu hükmün onandığı, ancak davacıya ait SGK sicil dosyası içinde bulunan ve davacıya ait olan hizmet cetveli ile 3201 sayılı yasa uyarınca borçlanılan ve kurumca da geçerli sayılan hizmet borçlanmasına ait yurt dışı çalışma sürelerinin 26.10.1986 - 13.03.1990 ve 14.10.1991 - 11.07.1996 tarihleri arasında olduğu halde davacının yurt dışı hizmetinin 11.07.1997 tarihine kadar olduğunun kabulü ile toplam 5011 gün hizmet üzerinden aylık bağlanmasına dair ilamın çalışma süresi karşılığından daha fazla sürenin kabulü ile oluşan sigortalılık süresine dayalı olduğu dikkate alınmaksızın onama ilamının maddi yanılgıya dayalı olarak verildiği anlaşılmış ve açık maddi hatanın düzeltilmesi gerekmiştir.
    SONUÇ. Yukarıda açıklanan nedenlerle;
    1-Dairemizin önceki onama kararı maddi hataya dayalı olduğundan davalı vekilinin isteminin kabulü ile onama kararının kaldırılmasına,
    2-Dava, davacının 01.04.2009 tarihli tahsis talebine istinaden yaşlılık aylığı bağlanması istemine ilişkindir.
    Mahkemece, istemin kabulüne karar verilmiş ise de varılan bu sonuç doğru değildir.
    Davacının tahsis talep tarihi itibariyle 1190 gün 506 sayılı Yasaya tabi sigortalılığı, 540 gün askerlik borçlanma süresinin olduğu ve 3201 sayılı yasaya tabi borçlanmasına esas Suudi Arabistan da geçen 26.10.1986 - 13.03.1990 ve 14.10.1991 - 11.07.1996 tarihleri arasında 2924 gün hizmetinin bulunduğu, 01.02.2002 - 01.02.2007 tarihleri arasında da 2926 sayılı Yasa uyarınca Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğu açıktır.
    Mahkemece davacının yurt dışı hizmetinin toplam 3281 gün sayılarak talep tarihinde 2926 sayılı hizmetleri birleştirilmeksizin 506 Sayılı yasa gereğince 5011 gün hizmeti üzerinden aylık bağlanmasına karar verilmiş ise de, borçlanmasına esas yurt dışı hizmetinin 2924 gün olup talep tarihinde 5000 günlük sigortalılık süresinin gerçekleşmediği ortada iken neden ve dayanakları gösterilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
    Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır...)
    gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.


    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava, 506 sayılı Kanun uyarınca yaşlılık aylığı almaya hak kazandığının tespiti istemine ilişkindir.
    Davacı vekili, müvekkilinin 01/04/1980 tarihinden itibaren 506 sayılı Kanun kapsamında sigortalı olarak toplam 1190 gün sigortalılık çalışması olduğunu, 02/02/2007 tarihi ilâ emeklilik talep tarihi olan 30/03/2009 tarihleri arasında da sigortalılığının sürekli ve kesintisiz sürdüğünü, ayrıca müvekkilinin kuruma müracaat ederek 3201 sayılı Kanuna göre 1986- 1996 tarihleri arasında yurt dışı çalışmaları karşılığı 3281 gün yurt dışı borçlanması ile 540 gün askerlik borçlanması prim borçlarını yaptırdığını, böylece toplam 5011 prim gün sayısına ulaştığını, müvekkilinin 506 sayılı Kanunun yaşlılık aylığı bağlanmasına ilişkin şartlarını yerine getirdiğinden 01/04/2009 tarihi itibariyle yaşlılık aylığı almaya hak kazandığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
    Yerel mahkemece, davacının yaşlılık aylığı bağlanması için gerekli şartları taşıdığı belirtilerek davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece hükmün onanmasına karar verilmiştir.
    Özel Dairenin onama kararı sonrasında davalı vekilince, maddi hataya dayalı olarak verildiği ileri sürülen onama kararının düzeltilmesinin istenilmesi üzerine, Özel Dairece kararın maddi hataya dayalı olduğunun kabulü ile onama kararı kaldırılarak, Yerel Mahkeme kararı yukarıda başlık bölümünde belirtilen nedenlerle bozulmuş, yerel mahkemece, önceki kararda direnilmiştir.
    Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmektedir.
    Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; yerel mahkemece davacının yaşlılık aylığı şartları belirlenirken davalı kurum tarafından gönderilen yazı cevabı dikkate alınarak verilen kabul kararının onanmasından sonra kurum tarafından mahkemeye gönderilen yazı cevabının hatalı olduğunun belirlenmesi üzerine, verilen kararın maddi hataya dayalı olduğu gerekçesiyle Özel Daire tarafından maddi hata incelemesi yapılıp, yapılamayacağı noktasında toplanmaktadır.
    Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle “maddi hata” kavramının irdelenmesinde yarar vardır:
    Hemen belirtilmelidir ki, maddi hata (hukuki yanılma) maddi veya hukuki bir olayın olup olmadığında veya koşul veya niteliklerinde yanılmayı ifade eder (Ejder Yılmaz, Hukuk Sözlüğü, 1. Baskı, Ankara 1976, s. 208).
    Burada belirtilen maddi yanılgı kavramından amaç; hukuksal değerlendirme ve denetim dışında, tamamen maddi olgulara yönelik, ilk bakışta yanılgı olduğu açık ve belirgin olup, her nasılsa inceleme sırasında gözden kaçmış ve bu tür bir yanlışlığın sürdürülmesinin kamu düzeni ve vicdanı yönünden savunulmasının mümkün bulunmadığı, yargılamanın sonucunu büyük ölçüde etkileyen ve çoğu kez tersine çeviren ve düzeltilmesinin zorunlu olduğu açık yanılgılardır.
    Bilindiği üzere mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 459 uncu maddesi ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 304 üncü maddesi uyarınca, iki tarafın isim, sıfat ve neticei taleplerine ilişkin maddi hatalar ve esas hükümde hesap hataları yapılmış ise mahkeme bu hataları düzeltebilir.
    Uygulamada zaman zaman görüldüğü gibi, Yargıtay denetimi sırasında da, uyuşmazlık konusuna ilişkin maddi olgularda, davanın taraflarında, uyuşmazlık sürecinde, uyuşmazlığa esas başlangıç ve bitim tarihlerinde, zarar hesaplarına ait rakam ve olgularda ve bunlara benzer durumlarda; yanlış algılama sonucu, açık ve belirgin yanlışlıklar yapılması mümkündür. Bu tür açık hatalarda ısrarla maddi gerçeğin göz ardı edilmesi, yargıya duyulan güven ve saygınlığı, adalete olan inancı sarsacaktır.
    O nedenledir ki; Yargıtay, bu güne değin maddi yanılgının belirlendiği durumlarda soruna müdahale etmiş; baştan yapılmış açık maddi yanlışlığın düzeltilmesini kabul etmiştir.
    Nitekim, Hukuk Genel Kurulunun 23.10.2002 gün ve 2002/10-895 E., 2002/838 K.; 02.07.2003 gün ve 2003/21-425 E., 2003/441 K.; 13.04.2011 gün ve 2011/9-101 E., 2011/128 K.; 19.06.2015 gün ve 2013/21-2361 E., 2015/1728 K. sayılı kararlarında da; maddi yanılgıya dayalı onama ve bozma kararlarının karşı taraf lehine sonuç doğurmayacağı, iş mahkemelerince verilen kararlara karşı karar düzeltme yolunun kapalı oluşunun maddi yanılgıya dayalı yargı kararlarının düzeltilmesine engel olamayacağı, hatalı biçimde hak sahibi olmanın evrensel hukukun temel ilkelerine ters düşeceği, maddi gerçeğin her zaman önde geleceği kabul edilmiştir.
    Gerçekten, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 8/son maddesi uyarınca, iş mahkemelerince verilen kararlara ilişkin Yargıtay ilamına karşı karar düzeltme yolu kapalıdır. Ancak, maddi yanılgıya dayalı kararlar bu kuralın dışındadır. Onama ve bozma kararlarında açıkça maddi hatanın bulunması halinde dosyanın yeniden incelenmesi mümkündür. Zira yukarıda da ifade edildiği gibi, maddi yanılgıya dayalı olarak verilmiş bulunan onama ve bozma kararları ile hatalı biçimde hak sahibi olmak evrensel hukukun temel ilkelerini ihlal edeceğinden, karşı taraf yararına sonuç doğurması olanaklı değildir.
    Sonuç olarak; kimi açık maddi yanılgıya dayalı ve yanlışlığı son derece belirgin haksız ve adaletsiz sonuçların giderilmesi kamu düzeni açısından zorunludur.
    Somut olayda, dosya arasında bulunan “işçi giriş vizesi”ne göre davacının 3201 sayılı Kanuna tabi borçlanmasına esas yurt dışı çalışma sürelerinin 26.10.1986 - 13.03.1990 ve 14.10.1991 - 11.07.1996 tarihleri arasında 2924 gün olduğu sabittir. Buna karşılık kurum tarafından mahkemeye gönderilen yazı cevabında ise, davacının belirtilen yurt dışı hizmetinin 3281 gün olduğu bildirildiğinden hizmet süresi ile ilgili çelişki oluşmuştur. Yerel mahkemece bu çelişki giderilmeden verilen maddi hataya dayalı hükmün Özel Dairece onanmasına karar verilmiştir. Ancak bu yanlışlığın yerel mahkeme kararının onanmasından sonra davalı tarafından maddi hata yolu ile giderilmesi talep edilmiştir. Bunun üzerine Özel Dairece maddi hataya dayalı onama kararı kaldırılarak yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir. Böylece, yerel mahkemece dosya arasında bulunan ve davacının 3201 sayılı Kanun kapsamında sigortalılığına ilişkin belge dikkate alınmaksızın, salt hatalı kurum yazısı dikkate alınarak maddi yanılgıya dayalı karar verilmiştir.
    Bu nedenle, Özel Dairenin, sigortalılık süresi yanlış hesaplanarak yaşlılık aylığı bağlanması koşullarını taşımayan davacının davasının kabulüne ilişkin yerel mahkeme kararını açık yanılgıya düşerek onadığı anlaşılmaktadır.
    Yukarıda açıklanan ilkelerin ışığında, ortada açık bir maddi yanılgı olduğu anlaşıldığından, emsallerine göre davacıya ayrıcalık getiren bu yanlışlığın ortadan kaldırılması zorunludur.
    Şu duruma göre bu yanlışlığın düzeltilmesinde, dolayısıyla Özel Dairenin bu hususu bir maddi hata olarak nitelendirerek onama kararını kaldırmak suretiyle yeniden inceleme yapmasında isabetsizlik bulunmamaktadır.
    Görüşmeler sırasında bir kısım üyeler tarafından, Kanunun tanımadığı bir hakkın içtihat yolu ile tanınmasının mümkün olmadığı, ayrıca somut olayda dosyadaki delillerin yanlış değerlendirilmesi ya da bir delilin yok sayılması gibi maddi hata sayılabilecek bir durumun da bulunmadığı gerekçesi ile direnme kararının onanması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş yukarıda belirtilen nedenlerle Kurul çoğunluğu tarafından kabul edilmemiştir.
    Yukarıda belirtilen nedenlere dayalı olarak yerel mahkeme kararı yerinde olmadığından Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
    Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
    S O N U Ç : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, 11.11.2015 gününde oyçokluğuyla ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi