11. Hukuk Dairesi 2018/4860 E. , 2020/642 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada ...Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 05/07/2017 tarih ve 2015/423 E- 2017/256 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair ...Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi"nce verilen 01/03/2018 tarih ve 2017/1291 E- 2018/228 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi asıl ve birleşen davada davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Asıl davada davacı vekili, müvekkil şirketin 1977 yılından beri Alptaş Metal unvanı altında faaliyet gösterdiğini, müvekkili şirketin yönetim kurulu üyelerinden olup şirketle hukuki ilişkisini bitiren ... ve ...ile ..."un oğlu ... "un 22.10.2014 tarihinde davalı şirketi kurduklarını, "Alptaş" ibaresinin kötü niyetle ve ticari dürüstlüğe aykırı olarak davalı şirketin ticaret unvanında kullanıldığını ileri sürerek davalı şirketin unvanında yer alan "Alptaş" ibaresinin ticaret unvanından terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiş, birleşen davada ise davalı şirketin "Alptaş" ibaresini müvekkili şirketin unvanı ile iltibas oluşturmak için özellikle ve kasten ticaret unvanında kullandığını, müvekkili şirketin önceki yönetim kurulu üyeleri olan ...ve ..."un müvekkili şirketin merkezini boş bir adrese taşıdıklarını, halen faaliyette bulunulan adresteki taşınmazları davalıya kiralanmış gibi gösterdiklerini, müvekkili şirketin işçilerini davalı şirkete devrettiklerini, yine müvekkili şirket müşterilerini de davalıya kaydırdıklarını, müvekkili şirket kasasındaki nakit parayı ve hammaddeyi gizlediklerini, davalı şirketin internet sitesi ile tanıtma ilan ve vasıtaları yoluyla kendisini müvekkili şirketmiş gibi tanıtmaya gayret ettiğini, davalı şirket reklamlarında kullanılan ürünlerin müvekkili tarafından üretilen ve tasarlanan ürünler olduklarını, davalı şirketin fatura vb. evrakta kullandığı telefon numarasının dahi müvekkiline ait bulunduğunu ileri sürerek davalının "Alptaş" ibaresini kullanmasının men edilmesine ve terkinine, hükmün ilanına, şimdilik 1.000 TL maddi, 20.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl ve birleşen davada davalı vekili, müvekkili şirketin ticaret unvanını tescilli olarak kullandığını, tescilli unvan kullanımının haksız rekabete yol açmayacağını, kaldı ki ticaret unvanları arasında iltibasa yol açacak bir benzerliğin bulunmadığını, davacı şirketin genel kurulunda alınan karar gereğince davacının iddiasına konu kullanımların gerçekleştiğini savunarak asıl ve birleşen davanın reddini istemiştir. -/-
İlk Derece Mahkemesince, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; davacının ticaret unvanının "Alptaş Metal San. ve Tic. A.Ş", davalının ticaret unvanının ise "Alptaş Makina Mühendislik San. ve Tic. A.Ş" şeklinde olduğu, anonim şirketlerin ticaret unvanlarında şirketin türünü ve konusunu gösteren ibarelerin bulunmasının zorunlu bulunduğu, tarafların ticaret unvanlarında yer alan ""Metal San. ve Tic. ile Makina Mühendislik San. ve Tic."" ibarelerinin ayırt edici niteliklerinin bulunmadığı, bu durumda taraf unvanlarına ayırt edicilik katan esaslı unsurun ""ALPTAŞ"" ibaresi olduğu, anılan ibarenin her iki taraf unvanında da aynen yer aldığından taraf unvanları arasında karıştırılma tehlikesinin bulunduğu, davalı şirketin 10.10.2014 tarihinde, davacı şirketin ise 17.05.1977 tarihinde kurulduğu, dolayısıyla ""ALPTAŞ"" ibaresi üzerinde davacı şirketin öncelik hakkı bulunduğu, davalı şirketin ticaret unvanının davacı şirketin ticaret unvanı ile karıştırılabileceği ve bu durumun 6102 sayılı Kanun"un 45. maddesine aykırı olduğu, unvan terkini koşullarının gerçekleştiği, birleşen dava yönünden ise 6102 sayılı TTK"nın 50. maddesi uyarınca usulen tescil ve ilan edilmiş olan ticaret unvanını kullanma hakkının, münhasıran sahibine ait olup, tescilli bir ticaret unvanının terkin edilinceye kadar kullanılmasının haksız rekabet teşkil etmeyeceği gerekçesiyle asıl davanın kabulüne, davalının unvanında yer alan "ALPTAŞ" ibaresinin ticaret unvanından terkinine, hükmün ilanına, birleşen davanın ise reddine karar verilmiştir.
Karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince; hem davacı şirketin hem de davalı şirketin ticaret unvanlarının ayırt edici kısımlarının "ALPTAŞ" ibaresinden oluştuğu, davacı şirketin 1977 yılından beri bu ibareyi kullandığı, davalı şirketin ise 10.10.2014 tarihinden beri unvanında söz konusu ibareye yer verdiği, bu itibarla ibare üzerindeki öncelik hakkının davacıya ait bulunduğu, davalı şirketin ticaret unvanının 10.10.2014 tarihinde tescil edildiği ve davanın da 14.09.2015 tarihinde açıldığı gözetildiğinde sessiz kalma yoluyla hak kaybının gerçekleşmeyeceği, her davanın açıldığı tarihteki koşullara göre değerlendirilmesinin gerektiği, dava tarihi itibariyle "ALPTAŞ" ibaresini unvanında kullanan davacı şirketin haklı nedenlerle feshi için açılan davanın işbu davaya bir etkisinin bulunmadığı, davacı şirketin 14.04.2012 tarihinde yapılan genel kurulunda, "ALPTAŞ" ibaresinin davalı şirket tarafından kullanılmasına ilişkin bir karar alınmadığı gibi esasen TTK"nın 49/1. maddesi uyarınca, ticaret unvanın işletmeden ayrı olarak başkasına devredilmesinin de mümkün olmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin asıl davada kurulan hükme yönelik istinaf başvurusunun HMK"nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine, birleşen dava yönünden mahkemece davacının iddiaları yönünden herhangi bir tahkikat ve değerlendirme yapılmadığı, davacı tarafın anılan iddiaları üzerinde durulup, delillerinin toplanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği, HMK"nın 167. maddesinde yargılamanın iyi bir şekilde yürütülmesini sağlamak için mahkemenin, birlikte açılmış veya sonradan birleştirilmiş davaların ayrılmasına, davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden karar verebileceği, aynı Kanun"un 357. maddesinde ise bölge adliye mahkemesince yapılamayacak işlemlerin sayıldığı, bunlar arasında davaların ayrılmasına yer verilmediği ve Kanun"un 360. maddesinde de "Bu bölümde aksine hüküm bulunmayan hallerde, ilk derece mahkemesinde uygulanan yargılama usulü, bölge adliye mahkemesinde de uygulanır." hükmüne yer verildiği ve davaların farklı safhalarda oldukları, yargılamanın sağlıklı bir biçimde yapılabilmesi gerekçesiyle birleşen davanın HMK"nın 167. maddesi uyarınca asıl davadan ayrılmasına, yeni esasa kaydına, birleşen davanın ayrılmasına karar verildiğinden davacı vekilinin birleşen davaya yönelik istinaf itirazlarının bu dosya kapsamında incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Kararı, asıl ve birleşen dosyada davalı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, asıl ve birleşen davada davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 72,90 TL temyiz ilam harcının temyiz eden asıl ve birleşen davada davalıdan alınmasına, 22/01/2020 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.