8. Hukuk Dairesi 2018/14519 E. , 2021/1270 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Elatmanın Önlenmesi Ve Ecrimisil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, müdahalenin men"i talebi yönünden karar verilmesine yer olmadığına, ecrimisil talebi yönünden davanın reddine, hapis hakkı bedeli yönünden talebin kabulüne karar verilmiş olup, hükmün davacılar vekili ve davalılar vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacılar vekili, davalıların 10 yıldan uzun bir zamandan beri kendilerinden daireyi boşaltmalarının istendiğinin belirtilerek işgale son vermedikleri belirterek davalıların dava konusu taşınmaza yaptıkları haksız el atmanın önlenmesini, ecrimisil olarak 30.000 TL"nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacılar vekili, 08.06.2010 tarihli duruşmadaki beyanında taleplerini 5 yıllık 12.04.2005 tarihinden itibaren aylık 500,00 TL den 30.000,00 TL olarak istediğini belirterek açıklamıştır. Davacılar vekili talebini, 19.10.2010 ile 19.04.2012 tarihleri arası dönem olarak belirterek 13.934 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalılar vekili, dava konusu taşınmazın 15.01.1980 tarihli anlaşma senedi ile davalılardan ..."e kaba inşaatı yapılmış olarak 150.000 TL bedel ile satıldığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davacı ..."ın aktif dava ehliyeti kalmadığından ... yönünden davanın reddine, davalıların 760 ada 2 nolu parsele ilişkin olarak davacıların hissesine vaki tecavüzün men’ine, ecrimisil talebinin reddine karar verilmiş, bu karar davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 03.12.2013 tarihli 2013/1960 Esas, 2013/17119 Karar sayılı ilamı ile "Dosya içeriği ve toplanan deliller ile dava konusu 760 ada 2 parsel sayılı arsa vasıflı taşınmaza, davacı ... dışındaki davacıların dava dışı kişilerle birlikte kayden paydaş oldukları, taşınmazdaki binanın 5 nolu dairesini, davalıların, kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakları bulunmadığı halde kullandıkları belirlenmek suretiyle, Mahkemece, elatmanın önlenmesi isteği yönünden davanın kabulüne karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Davalıların, bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir, reddine. Ancak, davalıların, inşaat halindeyken davaya konu daireyi haricen satın aldıklarını, dairenin tüm eksikliklerini tamamlayarak daireye yerleştiklerini, 1980 yılından beri kullandıklarını, davacıların da bu duruma rıza gösterdiklerini belirterek harici satın almaya dayalı olarak, iyiniyetli olarak taşınmaza faydalı ve zaruri masraflar yaptıklarını belirterek, savunma yoluyla yaptıkları masrafların kendilerine ödenmesini istediklerine göre gerçekten davalılar, tarafından taşınmaza zorunlu ve faydalı masraflar yapılmışsa iyi veya kötüniyetli olup olmadıklarına göre 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 994. ve 995. maddelerine göre bir değerlendirme yapılması gerekeceği açıktır. Ne var ki, mahkemece, davalıların iyiniyetli olarak taşınmazı kullandıkları kabul edildiği halde, TMK"nin 994. maddesi gereğince bir değerlendirme yapılmamıştır. Hal böyle olunca, TMK"nin 994. maddesi gereğince bir değerlendirme yapılarak, davalılar taşınmaza zorunlu ve faydalı masraf yapmışlarsa bunlar belirlenerek, belirlenen değer üzerinden hapis hakkı tanınması.." gerektiği açıklanarak bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, Davanın kısmen kabulüne, TMK"nin 994.maddesi gereğince 21.934,08 TL üzerinden hapis hakkı tanınmak suretiyle davalıların dava konusu ... İli, ... İlçesi, ... Köyü, 760 ada 2 parsel sayılı 314,17 m² sahalı arsa üzerine inşa edilmiş olan 5 katlı binanın 3. normal kat 5 nolu mesken niteliğindeki taşınmazda davacıların hisselerine vaki tecavüzlerinin men"ine karar verilmesi üzerine; hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 09.05.2016 tarihli ve 2016/1705 Esas, 2016/5760 Karar sayılı bozma ilamında kısaca "...Hâl böyle olunca; davalılar tarafından dava konusu taşınmazı yargılama aşamasında boşaltılarak davacılara teslim edilmesi hususunun değerlendirilmesi ve ecrimisil isteği yönünden bir hüküm kurulması gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru değildir. Kabule göre de; bozmadan önce reddedilen 30.000.00 ecrimisil isteği üzerinden karar tarihindeki Avukatlık Ücret Tarifesine göre davalılar lehine hükmedilmesi gerekirken vekâlet ücretinin eksik hesaplanması da doğru değildir..." gerekçesiyle kararı bozmuştur.
Bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda Mahkemece, müdahalenin men"i talebi yönünden; dava konusuz kaldığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, ecrimisil talebi yönünden davanın reddine, dava konusu taşınmaz yargılama safasında teslim edildiğinden hapis hakkı bedeli olan 21.934,08 TL bedelin davacılardan alınarak davalılara verilmesine karar verilmiştir. Daha sonra davalılar vekilinin talebi üzerine 04.07.2018 tarihli tashih şerhi ile "...Müdahalenin men"i yönünden; Davacılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince davacılar vekili için hesap edilen 2.180 TL maktu vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacılara verilmesine," şeklinde ibare eklenmek suretiyle kararın tashihine karar verilmiş, davacılar vekili tarafından mahkeme kararı ve tashih şerhi, davacılar vekili tarafından ise mahkeme kararı temyiz edilmiştir.
Dava, mülkiyet hakkına dayalı olarak çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istemlerine ilişkindir.
1. Davacılar vekilinin tavzihe ilişkin temyiz itirazlarının incelemesinde;
Hükümdeki maddi hataların tashihi (düzeltimi) ve tavzih üzerinde kısaca durmak gerekirse; hükümlerin tashihi (düzeltilmesi) 6100 sayılı HMK"nin 304. maddesinde, hükümlerin tavzihi ise aynı Kanunun 305. maddesinde düzenlenmiştir.
Hükümlerin tashihi, mahkemece res"en veya taraflarından birinin talebi üzerine hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hataların düzeltilebilmesine dair bir yoldur. Maddi hata düzeltimi ile hükmü veren mahkeme, sadece yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hataların düzeltilebilir.
Hükümlerin tavzihi ise, hükmün müphem olması veya birbirine aykırı (çelişik) fıkralar ihtiva etmesi halinde, hükmün gerçek anlamının meydana çıkarılması için başvurulan bir yoldur.
Hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanması veya tereddüt veya aykırılığın giderilmesini kararı veren mahkemeden isteyebilirler.
Yukarıda belirtildiği gibi, açık olmayan veya çelişik fıkraları kapsayan hükümlerin açıklanması istenebilir. Yargılamanın iadesine karar verilmedikçe veya hüküm temyiz edilip bozulmadıkça, verilen hükmün değiştirilmesi mümkün değildir. Hükümlerin tavzihi de bunun bir istisnası olarak kabul edilemez. Hâkim burada hükmün başka türlü anlaşılmasını önlemek için gerçeği ortaya koymakla ödevlidir.
Tavzih, kural olarak sadece hüküm fıkrası hakkında olur. Hükmün gerekçesinin açıklanması bakımından tavzih yoluna gidilemez. Ancak, hüküm fıkrası ile gerekçe arasında bir çelişki varsa, bu çelişkinin giderilmesi için tavzih yoluna başvurulabilir (YHGK’nin 14.6.1967 tarihli ve 1967/9–462 Esas 300 Karar sayılı ilamı).
Hâkim, tavzih yolu ile hükümde unutmuş olduğu talepler hakkında karar verip bunu kararına ekleyemeyeceği gibi, hüküm verirken unuttuğu vekâlet ücreti veya faiz hakkında tavzih yolu ile bir karar verip bunu hükmüne dâhil edemez. Aynı şekilde kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişki de tavzih yolu ile giderilemez. Bütün bu anlatımlardan çıkan netice; tavzih yolu ile kesinleşmiş olan hüküm sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez (Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, cilt 5, Altıncı Baskı şehir 2001 cilt 5, s. 5270 vd.).
Somut olayda, mahkemece verilen kararda davanın müdahalenin men"i talebi yönünden; dava konusuz kaldığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, ecrimisil talebi yönünden davanın reddine, dava konusu taşınmaz yargılama safasında teslim edildiğinden hapis hakkı bedeli olan 21.934,08-TL bedelin davacılardan alınarak davalılara verilmesi ile davacılar lehine 11.950,00 TL vekalet ücretine hükmedilmiş iken, 04.07.2018 tarihli tashih şerhi ile 11.950,00 TL nisbi vekalet ücretinin men"i müdahale talebi yönünden harcın tamamlanmadığı gerekçesiyle 2.180,00 TL maktu vekalet ücreti olarak düzeltimine karar verildiği, bu şekilde yani maddi hata düzeltimi ile hüküm değiştirilmesi mümkün olmadığından davacılar vekilinin bu yöne ilişkin talebinin reddine karar verilmesi gerekirken hüküm sonucunu değiştirecek şekilde tavzih yapılmayacağından, Yerel Mahkemenin 04.07.2018 tarihli tavzih kararının kaldırılmasına karar verildi.
2. a) Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre asıl karara yönelen davacılar vekilinin tüm, davalılar vekilinin sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
b) Davalılar vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazına gelince;
Bilindiği üzere, elatmanın önlenmesi istekli davalarda dava değeri elatılan yerin değerinden ibaret olacağı, davacı tarafından dava dilekçesinde dava değeri olarak ecrimisil talebi açısından 30.000,00 TL gösterilerek bu değer üzerinden 445,50 TL peşin harç yatırıldığı, davacı tarafça dava dilekçesinde meni müdahale talebi için dava değeri gösterilmediği ve bu talep hakkında harç yatırılmadığının anlaşılması üzerine mahkemece verilen süre içerisinde bu talep için 08.07.2010 tarihinde 10.000,00 TL üzerinden 148,50 TL tamamlama harcı yatırıldığı, 29.11.2011 tarihli bilirkişi raporuna göre taşınmazın değerinin 115.000 TL olarak tespit edildiği, yargılama boyunca el atmanın önlenmesi talebi yönünden dava konusu taşınmazın değeri için harç ikmali yapılmadığı, Mahkemece, müdahalenin men"i talebi yönünden dava konusuz kaldığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, müdahalenin men"i talebine ilişkin olarak davacılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince davacılar vekili için hesap edilen 11.950TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacılara verilmesine karar verildiği, karar tarihinden sonra davacılar tarafından 05.04.2018 tarihinde meni müdahale talebi için 1.990,00 TL tamamlama harcı yatırıldığı, yargılama aşamasında dava konusu taşınmazın değeri üzerinden harç ikmalinin yapılmaması sebebiyle davacılar lehine takdir edilmesi gereken vekalet ücretinin karar tarihi olan 2018 yılındaki maktu vekalet ücreti olan 2.180,00 TL olması gerekirken, davacılar lehine 11.950,00 TL vekalet ücreti takdir edilmesi doğru değil ise de; anılan hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından, Mahkeme kararının düzeltilerek onanması uygun görülmüştür (HUMK mad. 438/7, HMK mad. 370/2).
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte yazılı nedenle davacılar vekilinin tavzih kararına yönelik temyiz itirazlarını kabulü ile 04.07.2018 tarihli tavzih kararının kaldırılmasına, (2-b) numaralı bentte yazılı nedenle davalılar vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazının kabulü ile kararın 6. paragrafında yer alan " ...11.950,00 TL vekalet ücretinin ... " ibaresinin metinden çıkarılarak yerine " ... 2.180,000 TL nisbi vekalet ücretinin ... " ibaresinin yazılmasına, 6100 sayılı HMK"nin geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 438/7. maddesi uyarınca hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, (2-a) numaralı bentte yazılı nedenlerle davacılar vekilinin tüm, davalılar vekilinin sair temyiz itirazları yerinde görülmediğinden, REDDİNE, HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 15.02.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.