1. Hukuk Dairesi 2015/18106 E. , 2018/13659 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."nun raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı miras payı oranında tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakanı ..."ın, 2378 parsel sayılı taşınmazını mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak davalıya devrettiğini ileri sürerek dava konusu taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile miras payı oranında adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, mirasbırakanın bakımıyla ilgilendiğini, bu nedenle taşınmazı 2.400,00 TL bedelle devraldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, temlikin muvazaalı olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan ...’ın18.03.2014 tarihinde öldüğü, geride davacı oğlu ..., davalı oğlu ... ile dava dışı oğulları ..., ... ve ...’ın mirasçı olarak kaldıkları, mirasbırakanın, 2378 parsel sayılı taşınmazın çıplak mülkiyetini 10.08.2007 tarihinde davalıya 2400-TL bedelle satış suretiyle devrettiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Hemen belirtilmelidir ki, bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün, diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de, Ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı hususlarının araştırılmasında ve satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Somut olaya gelince; tanık olarak dinlenen dava dışı mirasçılardan Hüseyin ve ... ile ...’in oğlu ... temlikin muvazaalı olarak mal kaçırma kastı ile yapıldığı yönünde beyanda bulunmamışlardır. Öte yandan, mirasbırakanın diğer çocukları ile bir problemi olmayıp dosyaya diğer çocuklarından mal kaçırmasını gerektirir bir bilgi de sunulmamıştır.
Somut olgular yukarıdaki ilkeler ile birlikte değerlendirildiğinde temlikin mal kaçırmak amacıyla yapılmadığı sonucuna varılmaktadır.
Hal böyle olunca; davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davalının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 17.10.2018 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
-KARŞI OY-
Dosya içeriğine, toplanan delillere, özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmasına göre davanın kabulü doğru olduğundan hükmün onanması gerektiği kanaatiyle sayın çoğunluğun bozma yönündeki aksi kanaatine katılmıyorum.