19. Hukuk Dairesi 2015/10817 E. , 2016/1965 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, davalının kefil olduğu asıl borçlu ile müvekkili şirket arasındaki ticari ilişki kapsamında oluşan borcun ödenmemesi üzerine alacağın tahsili amacıyla ilamsız takip başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğunu, davalının müşterek borçlu ve müteselsil kefilliği nedeniyle 26.429,03 USD bakiye borçtan sorumlu olduğunu ileri sürerek 26.429,03 USD"nin TL karşılığının faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, asıl borçluya yönelik takip ve dava işlemleri tamamlanmadan kefile yönelmenin mümkün olmadığını, ayrıca kefalet sözleşmesinin eş rızasının bulunmaması nedeniyle geçersiz olduğunu, dolayısıyla geçersiz kefalet sözleşmesinden müvekkilinin sorumlu olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece,yapılan yargılamada toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, kefil, müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi bir ifade ile yükümlülük altına girmeyi kabul etmişse, alacaklının, asıl borçluyu takip etmeden de kefili takip edebileceği, sözleşmedeki kefalet ilişkisinin her iki yanın ticari işletmesini ilgilendirdiğinden aynı zamanda ticari kefalet niteliğinde olduğu, davacı ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda ödenmeyen alacak 26.429,03 USD olup, bu meblağın TL karşılığının ise 56.407,48 TL olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
TBK"nın 586/1. maddesindeki ""Kefil, müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girmeyi kabul etmişse alacaklı, borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebilir. Ancak, bunun için borçlunun, ifada gecikmesi ve ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerekir."" hükmü uyarınca asıl borçlu temerrüde düşürülmeden kefile karşı talepte bulunulamayacağı, ayrıca yine anılan kanunun 584.maddesi gereği kefalette, davalı kefilin eşinin de rızasının aranması gerekeceğinden, bu hususlar üzerinde durulmadan eksik inceleme sonucu yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, kararın bu nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 09.02.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.