1. Hukuk Dairesi 2015/17630 E. , 2018/13650 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, mirasbırakanları ... ve ...’in mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak 104 ada 14, 103 Ada 4, 104 ada 25, 35, 41, 91, 112 ada 15, 158 ada 71 parsel sayılı taşınmazlarını önce ..."a devrettiklerini, ...’un da davalı ..."a temlik ettiğini, kadastro ile davalı ... adına tespit edilen bu taşınmazlar için ... Kadastro Mahkemesinin 2005/87 esas, 2012/7 karar sayılı dosyasında tespite itiraz ettiğini ancak davanın reddine karar verildiğini ileri sürerek dava konusu taşınmazların davalı ... adına olan tapu kaydının ½ payının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davalı ... yönünden pasif husumet yokluğundan, davalı ... yönünden ise kesin hüküm nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...’nun raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı pay oranında tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Dava konusu taşınmazlar kadastro çalışmaları sırasında senetsizden davalı ... adına tespit edilmiş, davacının tespite itirazı üzerine ... Kadastro Mahkemesi’nin 2005/87 Esas, 2012/7 Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiş, karar derecatten geçerek 07.02.2013 tarihinde kesinleşmiş, taşınmazlar davalı ... adına tescil edilmiştir.
Hemen belirtmek gerekir ki, tapuda kayıt maliki olmayan davalı ... yönünden pasif husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.
Davalı ...’a yönelik davaya gelince;
Bilindiği üzere, bir davaya ait şekli anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir. (6100 sayılı HMK"nın 303. maddesi, mülga 1086 sayılı HUMK"un 237. maddesi)
Somut olayda; eldeki dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılmış olup, kesin hüküm ve kesin delil oluşturduğu kabul edilen ve yukarıda içeriği açıklanan ... Kadastro Mahkemesi’nin 2005/87 Esas, 2012/7 Karar sayılı dosyasında davanın çekişmeli taşınmazların mirasen intikal ettiği ve davalıya yapılan zilyetlik devrinin geçersiz olduğu iddialarına dayalı tescil talebine ilişkin olduğu görülmektedir.
O halde, her iki davanın hukuki sebepleri farklı olduğuna göre, kesin hükümden söz edilemeyeceği kuşkusuzdur.
Ne var ki, tapuda kayıtlı olmayan taşınmazlar, taşınır mal niteliğindedir ve zilyetlikten ibaret olan hakkın devri suretiyle yapılan elden bağışlama sözleşmeleri hiçbir biçim koşuluna bağlı değildir. Bu nedenle de gizlenerek yapılan bağışlama niteliğindeki tasarruf geçerlidir. Mirasbırakan tarafından tapusuz taşınmazların zilyetliğinin devri suretiyle gerçekleştirirken geçerli işlemlere karşı 01.04.1974 tarih ve 1/2 sayılı İçtihatı Birleştirme Kararının uygulama yeri bulunmadığı açık olup davalı ... yönünden davanın reddine ilişkin karar bu gerekçe ile ve sonucu itibariyle doğru olduğuna göre; davacının temyiz itirazı yerinde değildir. Reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 11.60 TL. bakiye onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına,17/10/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.