14. Hukuk Dairesi 2017/5626 E. , 2021/1917 K.
"İçtihat Metni" 14. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 29/12/2014 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 16/09/2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenmesi üzerine mahkemece temyiz isteminin süreden reddine dair verilen 06/07/2017 günlü ek kararın Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, ortaklığın giderilmesi istemine ilişkindir.
Davacılar vekili, 923 ada 15, 645 ada 1, 645 ada 7 , 645 ada 8 , 645 ada 9 , 644 ada 8 , 541 ada 13 , 750 ada 20 , 923 ada 14 ve 732 ada 8 parsel sayılı taşınmazlar üzerindeki ortaklığın satış suretiyle giderilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile dava konusu taşınmazlar üzerindeki ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verilmiştir. Karar tarafların temyiz etmemesi üzerine 23.11.2015 tarihinde kesinleştirilmiştir.
Hükmün, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine mahkemece 06/07/2017 tarihli ek karar ile temyiz isteminin süresinde olmadığı gerekçesi ile reddine karar verilmiştir.
Ek karar davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
7201 sayılı Tebligat Kanunu, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunla değiştirildikten sonra, gerçek kişilere yapılacak tebligatla ilgili olarak iki aşamalı bir yol benimsenmiştir.
1) Bu kanun değişikliğine göre, muhatabın adres kayıt sistemindeki adresine, Kanunun 21/2. maddesi uyarınca doğrudan tebligat yapılması mümkün değildir. Muhataba çıkarılan ilk tebligat, öncelikle bilinen veya gösterilen en son adresine, mavi renkli zarf kullanılmaksızın ve adres kayıt sistemindeki adres olduğuna ilişkin şerh verilmeksizin Kanunun 10. maddesine göre normal bir şekilde çıkarılmalıdır. Muhatabın bu adreste bulunmaması durumunda, tebliğ memurunca Kanunun 20 ve 21. maddesinin birinci fıkrası ile Tebligat Yönetmeliğinin 29. maddesi uyarınca, muhatap lehine olan araştırmalar yapılarak tebligatın kendisine ulaşması ve bilgilendirme işlemlerinin yerine getirilmesi gerekir.
2) Muhatabın gösterilen adresten sürekli olarak ayrılması ve yeni adresinin de tebliğ memurunca tespit edilememesi durumunda, tebliğ evrakının tebligatı çıkaran mercie geri gönderilmesi gerekir. Ancak bu aşamadan sonra, Kanunun 10/2 ve Yönetmeliğin 16/2. maddeleri nazara alınarak, tebliğ evrakının açık mavi renkli zarfla, adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek, Kanunun 21/2. maddesine göre tebliği mümkün olabilecektir.
Tebligat Kanununun 10/2 ve 21/2. maddeleri farklı şekilde yorumlanarak, başka adresi bilinmediği gerekçesiyle muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine doğrudan 21/2. maddesine göre tebligat çıkartılması ve bu hükme göre tebliğ edilmesi, yukarıda belirtilen hükümlere aykırı olduğundan ve muhatabın savunma hakkını kısıtlayacağından Anayasanın "Hak arama hürriyeti" kenar başlıklı 36. maddesi ve HMK’nın “Hukuki dinlenilme hakkı” başlıklı 27. maddesi ile Tebligat Kanununun yukarıda bahsi geçen hükümlerine aykırı olacaktır.
Somut olayda;
1- Fiziki dosyanın kaybolmuş olması nedeniyle UYAP sisteminden yazdırılarak oluşturulan dosya içerisinde tebligat tutanaklarının bulunmadığı, UYAP sisteminde de taralı olmadığı, PTT Sorgusunda ise davalıya bir defa dava dilekçesinin, bir defa da gerekçeli kararın tebliğe çıktığı 21. maddeye göre muhtara teslim şeklinde yazılı olduğu, mahkemece temyiz isteminin reddine ilişkin ek kararda tebligatın 21/2 ye göre yapılarak kararın kesinleştirildiği belirtildiğinden, davalı adına önceden hiçbir tebligat çıkarılmadan ve yasal şartları oluşmadan doğrudan TK"nun 21/2. maddesine göre yapılan gerekçeli karar tebligatı usulsüz olup temyiz isteminin reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple mahkemece verilen temyiz isteminin reddine ilişkin 06/07/2017 tarihli ek karar kaldırılarak temyiz incelenmesine geçilmiştir.
2-Davalıya yargılama aşamasında yapılan tüm tebligatlar yukarıda açıklanan ilke ve kurallara aykırı olarak TK"nun 10/2. maddesi gözardı edilmek suretiyle, davalı adına önceden hiçbir tebligat çıkarılmadan ve yasal şartları oluşmadan doğrudan TK"nun 21/2. maddesine göre yapıldığı ve usulsüz olduğu anlaşılmaktadır.
HMK’nın 27. maddesine göre davanın taraflarının hukuki dinlenme hakkı bulunmaktadır. Bu hak ile davanın taraflarına, yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunması, açıklama ve ispat hakkı tanınmıştır. Davalının hukuki dinlenilme hakkını ihlal edecek biçimde taraf teşkili sağlanmaksızın davanın esastan karara bağlanması doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) Numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekili tarafından mahkemenin 06/07/2017 tarihli ek kararına yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile ek kararın KALDIRILMASINA; (2) Numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekili tarafından mahkemenin asıl kararına yönelik temyiz itirazının kabulü ile 23.11.2015 tarihli kesinleşme şerhinin KALDIRILARAK hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, 18.03.2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.