1. Hukuk Dairesi 2015/17628 E. , 2018/13635 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi,Tetkik Hâkimi ...’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakan babası ...’ün maliki olduğu 772 parsel sayılı taşınmazı (yeni 179 ada 1 parsel) mirasçılarından mal kaçırma amacıyla ve muvazaalı olarak davalı damadı ...’a satış suretiyle temlik ettiğini, mirasbırakanın satışa ihtiyacı olmayıp emekli maaşının dışında tarlalardan geliri olduğunu ileri sürerek dava konusu 179 ada 1 parsel sayılı taşınmazın davalıya satışının iptali ile mirasçılar adına tescilini istemiş; davacı vekili aşamalardaki beyanında, dava konusu 772 parsel sayılı taşınmazın dava dilekçesinde maddi hata sonucu yeni 179 ada 1 parsel olarak belirtildiğini, doğrusunun 179 ada 5 parsel olduğunu beyan etmiştir.
Davalı, çekişme konusu taşınmazı bedeli mukabilinde mirasbırakandan satın aldığını, alım gücünün bulunduğunu, davacının bir hayli borcu bulunduğundan mirasbırakanın başkaca taşınmazlarını da sattığını, temlikin muvazaalı olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, temlikin alacaklılardan mal kaçırmaya yönelik muvazaalı bir işlem olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, çekişme konusu 179 ada 5 parsel sayılı taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile ¼ payının davacı adına, ¾ payının davalı adına tesciline karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, 1943 doğumlu mirasbırakan ...’ün 29.05.2010 tarihinde ölümü üzerine dava dışı eşi ..., davacı oğlu ..., dava dışı kızı ... ve kendinden önce ölen kızı ...’den olma dava dışı torunları ..., ... ve ...’un mirasçı kaldıkları, mirasbırakanın kızı ...’nin aynı zamanda davalı ...’nin eşi olduğu, mirasbırakanın maliki olduğu çekişme konusu 772 (yeni 179 ada 5 parsel) sayılı müfrez ev ve arsa vasıflı taşınmazının tamamını 08.01.1998 tarihinde satış suretiyle davalı damadı Nuri’ye temlik ettiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Toplanan deliller ve tüm dosya içeriğinden, mirasbırakanın terekeden değil, alacaklılardan mal kaçırma amacıyla temliki yaptığı anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, somut olayda 01.04.1974 tarihli ½ sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulama yeri yoktur.
Öte yandan, her ne kadar mirasbırakanın alacaklılardan mal kaçırma amacıyla temliki yaptığı mahkemenin de kabulünde ise de, bu tür bir iddianın 05.02.1947 tarihli 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca yazılı delille kanıtlanması gerektiği, eldeki davada ise bu tür bir yazılı delil ibraz edilmediği, yemin deliline de dayanılmadığı, dolayısıyla taraf muvazaasının da kanıtlanamadığı açıktır.
O halde, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
Kabule göre de, tapu kaydının davacının miras payı oranında iptal ve tesciline karar verilmesi gerekirken kalan payın davalı adına tesciline şeklinde hüküm kurulması da doğru değildir.
Davalının değinilen yönlerden yerinde görülen temyiz itirazının kabulüyle, hükmün 6100 sayılı HMK"nun geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 Sayılı HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 17.10.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.