MAHKEMESİ Asliye Hukuk Mahkemesi (Tüketici Mahkemesi sıfatıyla)

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR

Davacılar, murisleri ... tarafından davalı bankadan 48 ay vadeli tüketici kredisi kullanıldığını, kredi sözleşmesi devam ederken murisleri tarafından toplam 3.550,00 TL ödeme yapıldığını ve murislerinin vefat etmesi üzerine davalı banka tarafından ihtarname gönderilerek bakiye kalan 3.697,46 TL kredi borcunun ödenmesinin talep edildiğini, oysa kredi sözleşmesi imzalanırken aynı zamanda sigortada yapıldığını ve davalı bankanın sigortadan bu bedelleri alacağını ileri sürerek davalı bankaya 3.697,46 TL borçlu olmadıklarının tespitine, murisleri tarafından ödenmiş olan 3.550,00 TL"nin davalı bankadan istirdadına karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davacılar, murisleri tarafından davalı bankadan kullanılan kredinin sigortalı olması nedeniyle kredi sözleşmesi nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti ve kredi borcu nedeniyle murisleri tarafından ödenen bedelin tahsili amacıyla eldeki davayı açmıştır. Mahkeme, gerekçeli kararında, kredi borcunun sigorta sözleşmesi uyarınca sigortacı yönünden açılan davanın sigortacı şirkete yöneltilmesinin gerektiğini ancak açılan davada husumetin sadece davalı bankaya yöneltildiği, husumetin dava şartlarından olduğu, dava şartlarının bulunmaması halinde davanın usulden reddinin gerektiği belirtilmiş, devamında, davacıların murisinin davalı bankadan kredi çektiği ve çekilen bu kredinin geri ödenmesi tamamlanmadan öldüğü, dolayısıyla borcunun mirası reddetmeyen davacı mirasçılarına kaldığı sabit olduğuna ve bu husus taraflar arasında çekişmeli bulunmadığına göre davacıların davalıya borçlu olmadıkları yönündeki talepleri haklı ve yerinde olmadığından davanın reddine karar verilmiştir. Hemen belirtmek gerekir ki, bir davada hem usulden hem de esastan davanın reddini gerektiren sebepler var ise davanın öncelikle usulden reddi gerekir. Bir başka deyişle, görülmekte olan davada hem usulden ve hem de esastan ret gerekçesi oluşturularak karar verilmesi olanaksızdır. Mahkemece, değinilen bu yön gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma gerektirir.
2-Bozma nedenine göre davacıların temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, (2) nolu bent gereğince davacıların temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 09/11/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.