2. Hukuk Dairesi 2016/20613 E. , 2017/7564 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
Yukarıda tarihi, konusu ve tarafları gösterilen hükmün; onanmasına dair Dairemizin 01.06.2016 gün ve 10308 - 10840 sayılı ilamıyla ilgili karar düzeltme isteminde bulunulmakla, evrak okundu, gereği düşünüldü;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 1.10.2011 tarihinde yürürlüğe girmiş ise de, bu Kanuna 6217 sayılı Kanunla ilave edilen geçici 3. maddenin (1.) bendinde, Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26.09.2014 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ila 454. madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı hükme bağlandığından, karar düzeltme talebinin incelenmesi gerekmiştir.
7201 Sayılı Tebligat Kanunu"nun bilinen adrese tebligatı düzenleyen 10. maddesinin 1. fıkrasına göre, tebligat muhatabın bilinen en son adresinde yapılır. 6099 sayılı yasanın 3. maddesi ile eklenen aynı maddenin 2. fıkrasına göre ise, bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat bu adrese yapılır.
Aynı Kanunun tebliğ imkânsızlığı ve tebellüğden imtina başlıklı 21. maddesine, 6099 sayılı Yasanın 5. maddesi ile eklenen 2. fıkrasında; "Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır" hükmü yer almaktadır. Söz konusu 7201 sayılı yasanın 10. maddesi ile ilgili değişikliğe ilişkin kanun gerekçesinde, kişilere getirilen adres kayıt sistemi zorunluluğu ile birlikte işleyişin kolaylaştığı dile getirilmiş, ancak yapılan yeni düzenlemeyle, öncelikle yine bilinen en son adrese tebligat yapılacağı, tebligatın yapılmasını isteyenin veya tebligatı çıkartan makamın bildirdiği adresin, tebligata elverişli olmadığının anlaşılması ya da bu adrese tebligat yapılamaması halinde, muhatabın 5490 Sayılı Kanuna göre, adres kayıt sistemindeki adresinin bilinen en son adresi olarak kabul edileceği ve tebligatın buraya yapılacağı açıklanmış, değişiklik ile birlikte adres kayıt sistemi dışında başkaca adres araştırması yapılmasının gerekmeyeceği vurgulanmıştır.
7201 sayılı yasanın 21. maddesi ile ilgili değişikliğe ilişkin kanun gerekçesinde ise, 21/1. maddeye göre bilinen en son adrese çıkartılan tebligattan sonuç alınamazsa, 10. madde gereği adres kayıt sistemindeki adres esas alınarak başkaca araştırma yapılmaksızın o adrese tebligat çıkarılacağı açıklanmıştır. Muhatap o adreste hiç oturmamış ya da adresten ayrılmış dahi olsa tebligat iade edilmeyecek, 21/2. madde gereğince işlem yapılacaktır. Bunun yapılabilmesi için de tebligatı çıkaran merciin, adresin, adres kayıt sistemindeki mernis adresi olduğunu tebliğ evrakında belirtmesi gerekmektedir.
Tüm bu açıklamalar doğrultusunda kişiye önce bilinen en son adresi esas alınarak (bilinen bir adresi yok ise adres kayıt sistemindeki adresi esas alınarak) Tebligat Kanununun 21/1. maddesine göre tebligat çıkartılmalı, adres tebligata elverişli değilse yada tebligat yapılamazsa, adres kayıt sistemindeki adresine buna ilişkin şerh de düşülerek 21/2. madde uyarınca tebligat çıkartılmalıdır. Muhataba doğrudan Tebligat Kanununun 21/2 maddesine göre tebligat çıkartılması doğru olmaz.
Somut olayda, davalı kadının dava dilekçesinde gösterilen adresine dava dilekçesinin tebliği için düzenlenen tebligat adres yetersizliği sebebiyle iade edilmiş, düzenlenen diğer tebligat ise davalı kadının aynı zamanda ikamet adresi olan mernis adresine doğrudan Tebligat Kanununun 21/2 maddesine göre tebliğ edilmiş olup, bu mazbatada dava dilekçesinin tebligata ekli olduğu yazmadığı gibi gerekli ihtarlar da bulunmamaktadır. Davalı kadına ön inceleme duruşma gün ve saatinin tebliği için düzenlenen tebligatte aynı şekilde mernis adresine doğrudan tebliğ edilmiştir. Bu durumda davalı kadına dava dilekçesi ve ön inceleme duruşma günlerinin tebliği usulsüz olup, davalının savunma hakkı kısıtlanmıştır. O halde, mahkemece öncelikle yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda davalıya dava dilekçesi tebliğ edilmeli, dilekçelerin karşılıklı olarak verilmesi aşamasından sonra, ön inceleme ve tahkikat aşamaları tamamlanmalıdır. Bu husus gözetilmeden, karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. Ne var ki, bu husus ilk incelemede gözden kaçırıldığı anlaşılmakla, hükmün onanmasına karar verilmiş bulunduğundan, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 440-442. maddeleri gereğince davalının karar düzeltme isteğinin kabulü ile, Dairemizin 01.06.2016 gün ve 2016/10308 esas, 2016/10840 karar sayılı onama ilamının kaldırılmasına hükmün gösterilen sebeple bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda gösterilen sebeple, davalı kadının karar düzeltme isteğinin Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 440-442. maddeleri uyarınca kabulü ile Dairemizin 01.06.2016 gün ve 2016/10308 esas, 2016/10840 karar sayılı onama ilamının KALDIRILMASINA, hükmün yukarıda açıklanan sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, istek halinde karar düzeltme harcının yatırana geri verilmesine oybirliğiyle karar verildi. 15.06.2017 (Per.)