14. Hukuk Dairesi 2017/6091 E. , 2018/5193 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 17.10.2011 gününde verilen dilekçe ile ... iptali ve tescil talebi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 28.09.2017 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne, duruşma talebinin değerden reddine karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayalı ... iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, davalıların mirasbırakanı ...’nin 914 ada 29 parsel sayılı taşınmazdaki hak ve hisselerini 29.03.1985 tarihli, 26042 yevmiyeli satış vaadi sözleşmesiyle dava dışı ...’a satmayı vaad ve taahhüt ettiğini, ...’ın da bu satış vaadi sözleşmesiyle edindiği hakları 11.04.2002 tarihli, 06744 yevmiyeli satış vaadi sözleşmesiyle kendisine satmayı vaad ve taahhüt ettiğini ileri sürerek, satış vaadine konu payın ... kaydının iptaliyle adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, satış vaadi sözleşmesindeki bakiye bedel ödenmediğinden, davacının karşılıklı borç yükleyen dayanak akitteki edimi ifa etmeden karşı edimin ifasını talep etmekte haklı yasal dayanağı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Kaynağını Borçlar Kanununun 22. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar Kanununun 213. maddesi ile Türk Medeni Kanununun 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı ... iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir.
Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesine dayanan tescil isteminin hüküm altına alınabilmesi için sözleşmede kararlaştırılan bedel ödenmiş olmalıdır. Ancak, bedelden ödenmeyen bir kısım var ise, bu bedel Borçlar Kanununun 81. maddesi uyarınca depo ettirilmelidir.
Somut olaya gelince; 29.03.1985 tarihi, 26042 yevmiyeli satış vaadi sözleşmesiyle, vaad bedelinin 2.000.000 TL olduğu, bunun 1 milyonunun nakden ve tamamen ödendiği, kalan bir milyonluk kısmının da satıcılar adına hükmen tescili tarihinden itibaren bir yıl içinde ödeneceği belirtilmiştir. Davalılar, davanın reddini savunmuştur. Davacı vekili temyiz dilekçesine eklediği 15.5.1985 tarihli fotokopi belge ile bakiye vaad bedelinin de ödendiğini ileri sürdüğünden bu belge de değerlendirilmeli, bedelin tamamının ödendiği kanaatine varılırsa davanın kabulüne karar verilmeli; aksi halde Borçlar Kanununun 97. maddesi uyarınca dava konusu taşınmazın satış vaadine konu kısmının dava tarihindeki rayiç değeri hesaplanarak satış vaadi sözleşmesinde ödendiği belirtilen 1.000.000 eski TL, taşınmazın değerine oranlanıp hesaplanmalı, satış vaadinde bulunan Kalyopi mirasçıları adına depo ettirilmesi için davacıya süre verildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar bir yana bırakılarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09.07.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.