12. Hukuk Dairesi Esas No: 2012/2830 Karar No: 2012/5090
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2012/2830 Esas 2012/5090 Karar Sayılı İlamı
12. Hukuk Dairesi 2012/2830 E. , 2012/5090 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul 19.(Fatih 1.) İcra Hukuk Mahkemesi TARİHİ : 15/02/2011 NUMARASI : 2010/1127-2011/208
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü : Alacaklı tarafından ilamsız haciz yoluyla takip yapıldığı, örnek 7 numaralı ödeme emrinin borçluya 29.01.2009 tarihinde tebliğ edildiği,02.07.2010 tarihinde icra mahkemesine başvuran borçlu vekilinin, ödeme emri tebligatının usulüne uygun olarak yapılmadığını, müvekkilinin yurt dışında olması sebebi ile birlikte sakin ehil işçisine şeklinde tebligat yapıldığını, işçisinin olmadığını, gecikmiş itirazlarını icra dairesine sunduklarını mahkeme huzurunda da yetkiye ve faize yine alacağın varlığının yargılamayı gerektirdiğine ilişkin itirazlarını sunduklarını belirterek ödeme emri tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olan 30.06.2010 olarak düzeltilmesine, gecikmiş itirazlarının kabulü ile takibin durdurulması ve ödeme emrinin iptalini talep ettiği görülmüştür. 7201 Sayılı Tebligat Kanunu"nun 17. maddesinde; "Belli bir yerde devamlı olarak meslek veya sanatını icra edenler, o yerde bulunmadıkları takdirde tebliğ aynı yerdeki daimi memur veya müstahdemlerinden birine, meslek veya sanatını evinde icra edenlerin memur ve müstahdemlerinden biri bulunmadığı takdirde aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır " hükmü yer almaktadır. Bu maddeye göre tebligat yapılabilmesi için, muhatabın o sırada bulunmadığının tespit edilerek, tebliğ evrakının arkasına şerh verilmesi zorunludur. Somut olayda ödeme emrinin "işyerinde birlikte sakin işçisi .... imzasına tebliğ edildiği, ancak tebliğ anında borçlunun orada bulunup bulunmadığının tespit edilmediği görülmektedir. Bu nedenle tebliğ işlemi, Tebligat Kanunu"nun 17. maddesi ve Tebligat Tüzüğü"nün 23. maddesine aykırı yapılmış olmakla usulsüzdür. Tebligatın usulsüzlüğü gecikmiş itiraz nedeni yapılamaz. HMK.nun 33.maddesi uyarınca hukuki nitelendirme hakime ait olup, incelenen bu halde gecikmiş itiraz nedeni bulunmamaktadır. 7201 Sayılı Tebligat Kanunu"nun 32. maddesinde, "tebliğ işlemi, usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı usulsüz tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi addolunur" düzenlemesine yer verilmiştir. Mahkemece borçlunun usulsüz tebliğe muttali olduğu tarih olan 30.06.2010 tarihinin tebliğ tarihi olarak tesbitine karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken, ilaveten ilamsız takipte İİK.nun 62/1.maddesi uyarınca her türlü itirazın yasal yedi günlük süre içinde icra dairesine yapılması gerektiği hususu da gözardı edilerek yetki itirazının da incelenerek yazılı gerekçe ile kabulüne dair karar verilmesi isabetsizdir. SONUÇ :Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.366. ve HUMK.428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 27/02/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.