13. Hukuk Dairesi 2016/10799 E. , 2017/10728 K.
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalılar avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı Asil ... ve vekili avukat ... geldi. Karşı taraftan gelen olmadığından onun yokluğunda duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacılar, avukat olup, davalı ..."in diğer davalı ..."e karşı açtığı boşanma ve katılma alacağı davalarında davalıyı vekil olarak temsil ettiklerini, davalı ile aralarında iki ayrı vekalet ücret sözleşmesi imzalandığını ve her iki sözleşmeyede tarafların anlaşması durumunda kendilerine ödenecek vekalet ücretinin yazıldığını, buna göre davalının boşanma davası devam ederken karşı taraf ile anlaşması halinde 20.000,00 TL, katılma alacağı davası devam ederken anlaşılması durumunda ise 40.000,00 TL vekalet ücretini ödemeyi kabul ettiğini, her iki davanında davalının diğer davalı olan eşi ile barışması sonucu feragatle sonuçlandığını, sözleşme gereği ödenmesi gereken toplam 60.000,00 TL vekalet ücretinin kendisine ödenmediğini, tahsili için davalılar aleyhine başlattığı icra takibine itirazın iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalıların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava, itirazın iptaline ilişkin olup, davacılar, davalı ... ile imzaladıkları vekalet sözleşmeleri gereği doğan vekalet ücreti alacaklarının tahsili için başlattıkları icra takibine itirazın iptali istemi ile eldeki davayı açmıştır. Davalılar ise, sözleşmenin anlaşma halinde verilecek vekalet ücretine ilişkin maddesinin geçersiz olduğunu, bu ücretin davacıların yaptığı iş göz önüne alındığında fahiş miktarda olduğunu, sözleşmenin ücrete ilişkin kısımlarının kanuna ve hakkaniyete aykırı olduğunu savunmuşlardır. Mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporunda da kabul edildiği üzere, davalıların sulh oldukları, bu halde müteselsilen sorumlu oldukları, belirlenen ücretin makul bir ücret olduğu kanaatiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Boşanma davası için talep edilen vekalet ücretine ilişkin temyizler yönünden, öncelikle boşanma davasının özelliği gereği tarafların boşanmaya zorlanması mümkün değildir. Aksine yasa gereği hakimin tarafları evlilik birliğini devam ettirmeye davet etmesi gerekir. Boşanma davalarında aslolan öncelikle tarafların barışmaları ve aile birliğinin devam etmesidir. Somut olayda bu durum gerçekleşmiş olup Avukatlık Kanunu"nun 165. maddesinin uygulanması mümkün değildir. O halde, dava konusu avukatlık ücretinden davalı ..."in bu yasa maddesi gereği sorumlu tutulması mümkün olmayıp, davalı ... yönünden davanın reddi gerekir. Diğer yandan, davalı ... yönünden de yine davanın boşanma davası oluşu, Anayasa"nın aile birliğinin korunmasına ilişkin hükümleri, aile birliğinin esas olup, TMK 166. maddesi gereğince hakimin gerektiğinde boşanmanın mali sonuçları konusunda müdahale edebileceği gibi, gerekli gördüğü değişiklikleri yapabileceği, yine TMK.nın 182 maddesinde hakime takdir yetkileri verilmiş olması sözleşmede tarafları boşanmaya teşvik eden hükümlerin yer almaması gerektiği, bütün bu hususlar değerlendirildiğinde taraflar arasındaki sözleşmenin davalı ... açısındanda bağlayıcı olmayacağı kabul edilmelidir. Bu nedenlerle davalı ..."ın boşanma davasından feragat etmesi nedeniyle davacı avukatların sadece maktu vekalet ücreti talep edebilecekleri göz önüne alınarak buna göre değerlendirme yapılıp hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde sözleşmede yazılı ücretin kabulüne yönelik hüküm tesis edilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
3-Davacılar, feragat ile sonuçlanan katılma alacağı davası nedeniyle de itirazın iptalini istemişlerdir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 225. maddesine göre; mal rejimi, eşlerden birinin ölümüyle, başka bir mal rejiminin kabulüyle, Mahkemece boşanmaya, evliliğin iptaline veya mal ayrılığına geçilmesine karar verilmesiyle sona erer. Yargıtay"ın sapmaksızın devam eden uygulamalarına göre, mal rejiminin tasfiyesi ile alacak hakkında bir karar verilmesi için eşler aralarındaki mal rejiminin sona ermesi gerekir. Başka bir anlatımla, şahsi hak niteliğindeki mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak hakkının dava konusu yapılabilmesi için muaccel (istenebilir) hale gelmesi gerekir, bu da mal rejiminin sona ermesi ile gerçekleşir.
Mal rejiminin sona ermesi, mal rejiminin tasfiyesiyle katkı payı, değer artış payı ve artık değere katılma alacağı davalarının görülebilirlik ön koşuludur. Mal rejimini sona erdiren boşanma davasının derdest olduğunun anlaşılması durumunda usul ekonomisi gereğince (6100 s.lı HMK"nun 30. m) bekletici mesele yapılmalıdır.
Tasfiye davasında, mal rejiminin sona ermemiş ve sona erdirecek davanın da henüz açılmamış olduğunun anlaşılması durumunda ise davanın görülebilirlik ön koşul yokluğundan reddine karar verilmesi gerekir. Somut olayda, davacı vekiller tarafından yürütülen katılma alacağı davası henüz boşanma davası sonuçlanmadan açılmış, boşanma davası da feragat ile sonuçlanmıştır. Aile birliğinin esas olup, bunun gerçekleşmesini önleyecek şekilde sözleşme yapılmasının davalılar açısından geçersiz olmasıda dikkate alınarak, boşanma davası sonucuna bağlı katkı payı alacağına yönelik yapılan vekalet ücret alınacağı sözleşmeside geçersiz olup, davacılar açıklanan nedenlerle ve ön koşulun oluşmadığı katılma alacağı davası için davalılardan ancak maktu vekalet ücreti talep edebilir. Mahkemece, bu hususlar gözetilmeden sözleşmede yazılı ücrete yönelik davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalıların sair temyiz itirazlarının reddine, 2. ve 3. bentte yazılı nedenlerle hükmün davalılar yararına BOZULMASINA, 1480,00 TL duruşma avukatlık parasının davacıdan alınarak davalılara ödenmesine, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07/11/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.