12. Hukuk Dairesi 2019/4674 E. , 2020/2157 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı tarafından başlatılan genel haciz yolu ile ilamsız takipte, borçlunun icra mahkemesine başvurusunda, ödeme emri tebliğ tarihinde gözaltında olduğu, bu nedenle tebligattan haberdar olmadığını ileri sürerek gecikmiş itirazda bulunduğu, ilk derece mahkemesince, gecikmiş itirazın süre yönünden reddine karar verildiği, karara karşı borçlu tarafından istinaf talebinde bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince,istemin HMK"nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verildiği görülmektedir.
İİK"nun 65. maddesinde düzenlenen gecikmiş itiraz, tebligatın usulüne uygun olarak yapılmış olması, ancak muhatabın bir engel nedeniyle süresinde itiraz edememiş olması halinde söz konusu olur. Borçlunun, dilekçesinde gecikmiş itiraz deyimini kullanmış olması, hukuki tavsifin hakime ait olması nedeniyle sonuca etkili değildir.
7201 Sayılı Tebligat Kanunu"nun 12. maddesine göre, hükmi şahıslara tebligat selahiyetli mümessillerine, bunlar birden fazla ise yalnız birine yapılır. Aynı Kanunun 13. maddesine göre de, tebliğ yapılacak bu kişiler, herhangi bir sebeple mutad iş saatlerinde işyerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde oldukları takdirde, tebliğ orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden birine yapılır. Tebliğ tarihi itibariyle yürürlükte olan Tebligat Yönetmeliğinin 21. maddesinde ise, tüzel kişi adına tebligatı kabul edecek kişi herhangi bir sebeple mutad iş saatlerinde bulunmadığı veya o sırada evrakı bizzat alamayacak durumda olduğu takdirde tebliğin, orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden birine yapılacağı, kendisine tebliğ yapılacak memur veya müstahdemin tüzel kişinin o yerdeki teşkilatı veya personeli içinde vazife itibariyle tüzel kişinin yetkilisinden sonra gelen kimse veya evrak müdürü gibi esasen bu kabil işlerle vazifelendirilmiş biri olması lazım geldiği, bunların da bulunmadığı tebliğ mazbatasında tespit edilmek şartıyla, o yerdeki diğer memur veya müstahdemlerinden birine yapılacağı hüküm altına alınmıştır.
Somut olayda, ödeme emrine ilişkin tebligatın “iş yeri yetkilisinin geçici olarak iş yeri dışında olduğunu beyan eden daimi çalışanı Mert Özkaya tebliğ edildi” şerhi ile 06.04.2018 tarihinde tebliğ edilmişse de, tebliğ işlemi yukarıda açıklanan TK"nun 12 ve 13. maddeleri ile Tebligat Kanunu"nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 21. maddesinde düzenlenen tüzelkişilere tebligat usulüne aykırı olarak borçlu şirketin yetkilisinden sonra ESAS NO : 2019/4674
gelen kimse veya evrak müdürü gibi esasen bu işle görevlendirilmiş birinin bulunup bulunmadığı tespit edilmeksizin daimi çalışan olduğu belirtilen Mert Özkaya’ya tebliğ gerçekleştirildiğinden yapılan tebligat usulsüzdür.
Tebligat Kanunu’nun 32. maddesi gereğince; tebligatın usulsüz olması halinde muhatabı tebliğden haberdar olmuş ise muteber sayılır. Öte yandan, borçlunun kendisine gönderilen tebligatın usulsüz olduğunu ileri sürerek icra mahkemesine başvurması “şikayet” olup, İİK’nun 16/1. maddesi gereğince, şikayetin, öğrenme tarihinden itibaren 7 günlük sürede yapılması gereklidir (HGK"nun 05/06/1991 tarih ve 91/12-258 E., 91/344 K. sayılı kararı)
Yine, genel haciz yolu ile ilamsız takipte her türlü itirazın, İİK’nun 62. maddesi uyarınca, ödeme emri tebliğinden itibaren (usulsüz tebliğ halinde tespit edilen öğrenme tarihinden itibaren) yasal 7 günlük sürede icra dairesine bildirilmesi mecburidir.
O halde, mahkemece, tebliğ işleminin usulsüz olduğu kabul edilerek, öğrenme tarihinin tespiti ile tebliğ tarihinin öğrenme tarihine göre düzeltilmesine karar verilmesi gerekirken,istemin gecikmiş itiraz olarak nitelendirilip hüküm tesis edilmesi ve istinaf başvurusunun da Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddedilmesi isabetsiz olup, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılması ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Borçlunun temyiz isteminin kabulü ile, yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nun 364/2.maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nun 373/1. maddesi uyarınca ... Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 16.01.2019 tarih ve 2018/1599 E.-2019/121K sayılı kararının KALDIRILMASINA, ... 1.İcra Hukuk Mahkemesinin 15.05.2018 tarihli ve 2018/193 E. - 2018/311 K. sayılı kararının BOZULMASINA, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 03/03/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.