1. Hukuk Dairesi 2015/2199 E. , 2018/13596 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TESPİT
Taraflar arasında görülen tespit davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabül kısmen reddine ilişkin olarak verilen karar, davalı ... vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...’nin raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, duruşma gideri eksikliği nedeniyle duruşma isteği reddedildi, gereği görüşülüp düşünüldü.
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali, tescil ve tespit isteğine ilişkindir.
Davacılar, davalılar ile ortak mirasbırakan babaları ...’in 10305 ada 1 parsel sayılı taşınmazda kayıtlı 5 no"lu bağımsız bölümü davalı ...’ye, 6 no"lu bağımsız bölümü davalı ...’ya, 41057 ada 10 parsel sayılı taşınmazda kayıtlı 16/286 arsa paylı mesken niteliğindeki bağımsız bölümü davalı ...’e, 19436 ada 2 parsel sayılı taşınmazda kayıtlı 33 no"lu işyerine ait dava dışı kooperatif hissesini ise davalı ...’e satış suretiyle devrettiğini, yapılan işlemlerin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu, bu konuda kesinleşmiş mahkeme ilamı bulunduğunu, davalıların terekenin borca batık olduğu gerekçesiyle mirasbırakanın mirasını reddettiklerini ileri sürerek, bağımsız bölümlerle ilgili olarak miras payları oranında tapu iptali ve tescil, 33 numaralı işyeri bakımından ise işyeri kooperatif payının miras payları oranında davacılara ait olduğunun tespitini istemişler, yargılama sırasında davalı ... dışındaki davalılar aleyhine açtıkları davalardan feragat etmişlerdir.
Davalı ..., savunma getirmemiştir.
Mahkemece, davalı ... yönünden muvazaa iddiasının kesinleşen mahkeme ilamı ile sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, diğer davalılar yönünden ise feragat nedeniyle davalar reddedilmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki, yetkili makamlar tarafından bir takım hukukî işlemlerin, bunların hukukî sonuçlarından etkilenmeleri amaçlanan kimselere kanuna uygun şekilde bildirimi ve bu bildirimin de usulünce yapıldığının belgelenmesi olarak tanımlanan tebligat, Anayasa ile güvence altına alınan iddia ve savunma hakkının, daha da özelde hukukî dinlenilme hakkının tam olarak kullanılması ve bu suretle adil bir yargılamanın yapılmasını sağlayan çok önemli bir araçtır. Mahkeme iki tarafa eşit şekilde hukukî dinlenilme hakkı tanıyarak hükmünü vermelidir. Taraflara hukukî dinlenilme hakkı verilmesi anayasal bir haktır. 1982 Anayasası"nın 36. maddesine göre teminat altına alınan iddia ve savunma hakkı ile adil yargılanma hakkı, hukukî dinlenilme hakkını da içermektedir. Yine İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi"nde de hukukî dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır. Bu hakka, tarafın hâkime meramını anlatma hakkı ya da iddia ve savunma hakkı da denilmektedir. Ancak, hukukî dinlenilme hakkı, bu ifadeleri de kapsayan daha geniş bir anlama sahiptir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 27. maddesinde: "(I) Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. (2) Bu hak; a) Yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, b) Açıklama ve ispat hakkını, c) Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini, içerir". hükmü düzenlenmiştir.
Hukukî dinlenilme hakkı, Anayasa’nın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. Zira, insan onurunun yargılamadaki zorunlu bir sonucu olarak, yargılama süjelerinin, yargılamada şeklen yer almaları dışında, tam olarak bilgi sahibi olmaları, kendilerini ilgilendiren yargılama konusunda açıklama ve ispat haklarını tam ve eşit olarak kullanmaları ve yargı organlarının da bu açıklamaları dikkate alarak gereği gibi değerlendirme yapıp karar vermesi gerekir.
Ne var ki, dava dilekçesi ile yargılama sırasında yapılan diğer bildirimlerin davalıya usulüne uygun olarak tebliğ edildiğini söyleyebilme olanağı yoktur.
Şöyle ki, dava dilekçesinde davalı ..."in adresinin "12.cd 39.sk no:2/10 .../..." olarak gösterildiği, anılan adrese tebliğe çıkarılan dava dilekçesinin ve ön inceleme duruşma gününü içeren tebligatın davalının adreste tanınmadığı gerekçesiyle tebliğ edilemediği, aynı adrese tebliğe çıkarılan gerekçeli kararın da aynı nedenle tebliğ edilemeden iade gelmesi üzerine bu kez davalının "1 cd. No:2-c .../.../..." (Mernis Adresi)adresinde usulüne uygun tebliğ edildiği, davalının gerekçeli kararın tebliği ile davadan haberdar olduğu ve süresi içerisinde temyiz kanun yoluna başvurduğu anlaşılmıştır.
Hâl böyle olunca, dava dilekçesinin usulüne uygun şekilde davalıya tebliğ edilmesi, davalıya beyan ve itirazlarını sunabilmesi açısından imkan tanınması, bildirdiği delillerin toplanması, ondan sonra işin esası hakkında bir hüküm tesis edilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucunda karar verilmesi doğru değildir.
Davalı ..."in yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine 17.10.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.