22. Hukuk Dairesi 2017/11681 E. , 2018/7192 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı isteminin özeti:
Davacı; 2007-14.03.2013 tarihleri arasında davalı işyerinde sevkiyat ve tahsilat elemanı olarak çalıştığını, iş akdinin ücretlerinin eksik ödenmesi ve bir kısmının hiç ödenmemesi nedeniyle kendisi tarafından haklı nedenle feshedildiğini beyanla, kıdem tazminatı ile bir kısım işçilik alacaklarına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı cevabının özeti:
Davalı; davacının istifa ederek ayrıldığını,alacak iddialarının doğru olmadığını beyanla, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkeme kararının özeti:
Mahkemece, bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz
Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Taraflar arasında davacının kıdem tazminatına hak kazanıp kazanmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Genel olarak iş sözleşmesini fesih hakkı, karşı tarafa yöneltilmesi gereken tek taraflı bir irade beyanı ile iş sözleşmesini derhal veya belirli bir sürenin geçmesiyle ortadan kaldırabilme yetkisi veren, bozucu yenilik doğuran bir haktır.
İşçinin haklı bir nedene dayanmadan ve bildirim öneli tanımaksızın iş sözleşmesini feshi, istifa olarak değerlendirilmelidir. İşçinin istifa dilekçesindeki iradesinin fesada uğratılması da sıkça karşılaşılan bir durumdur. İşverence tazminatların derhal ödenmesi ve benzeri baskılarla işçiden yazılı istifa dilekçesi vermesini talep etmesi ve işçinin buna uyması halinde, gerçek bir istifa iradesinden söz edilemez. Bu halde feshin işverence gerçekleştirildiği kabul edilmelidir.
Davacının 14.03.2013 tarihli ve ""İşyerinizden şahsi gerekçelerimle kendi istek ve rızamla herhangi bir baskı olmadan 14.03.2013 tarihinde ayrılmak istiyorum. İstifamla ilgili gerekli işlemlerin başlatılmasını rica ederim"" şeklindeki el yazılı dilekçesi ile iş sözleşmesini feshettiği anlaşılmaktadır. Dava dilekçesinde, iş akdini ücret alacaklarının ödenmemesi nedeniyle feshettiğini iddia etmiştir. Mahkeme tarafından, davacının bir kısım ödenmeyen işçilik alacaklarının bulunması sebebiyle haklı nedenle iş akdini feshetmiş olduğu değerlendirilerek, kıdem tazminatına hak kazandığı kabul edilmiştir.
Somut olayda, davacı “şahsi gerekçelerimle” şeklindeki açıklama ile iş sözleşmesini feshetmiş olduğundan, fesih gerekçesi ile bağlı olduğu gözetilerek haklı sebebi kanıtlaması gerekmektedir. Fesih bildiriminde belirtilen “şahsi gerekçe” ibaresinin eksik ya da hiç ödenmeyen işçilik alacaklarını kapsadığı düşünülemez. Diğer taraftan, istifa dilekçesinin iradesi fesada uğratılarak düzenlendiği de iddia edilmemiştir. Hal böyle olunca, açık fesih gerekçesi karşısında, mahkeme kararında ifade edilen ödenmeyen yıllık izin, fazla mesai ve işçilik alacakları bulunduğu gerekçesiyle feshin haklı olduğu kabul edilemez.
Açıklanan maddi ve hukuki olgular karşısında, davacının haklı bir neden olmaksızın iş akdini feshettiği anlaşıldığından, kıdem tazminatı alacağının reddi yerine, yazılı şekilde kabulü yönünde hüküm tesisi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 20.03.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.