10. Hukuk Dairesi 2017/49 E. , 2019/4902 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, istirdat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dava; 05.01.2009 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu, sigortalıya yapılan geçici iş göremezlik ödemesi ve tedavi giderlerinin tamamının davacı tarafından davalı Kuruma ödenmesinden sonra, hak sahibinin açmış olduğu tazminat davasında sigortalının %35 oranında kusurlu olduğundan bahisle fazladan ödenen 15.650,00 TL nin yasal faiziyle davalı Kurumdan tahsili istemine ilişkindir.
Dosya kapsamından, hak sahibinin açmış olduğu tazminat davasında alınan kusur raporunda, davalı işverenin %65, davacı işçinin %35 oranında kusurlu bulunduğu, bu kusur oranına göre kurulan hükmün temyiz edilmeksizin kesinleştiği, işbu davada mahkemece, söz konusu tazminat davası dosyasındaki kusur durumuna göre karar verildiği anlaşılmış ise de, hüküm eksik incelemeye dayalıdır.
Davanın yasal dayanağı, olay tarihinde yürürlükte bulunan ve 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunudur.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun “İş kazası ve meslek hastalığı ile hastalık bakımından işverenin ve üçüncü kişilerin sorumluluğu” başlığını taşıyan 21. maddesinin birinci fıkrası, sigortalıya ya da ölümü halinde hak sahiplerine bağlanan gelirler ile yapılan harcama ve ödemelerin işverenden rücuan tahsili koşullarını düzenlenmiş olup; işverenin sorumluluğu için, zarara uğrayanın sigortalı olması, zararı meydana getiren olayın iş kazası veya meslek hastalığı niteliğinde bulunması, zararın meydana gelmesinde işverenin kastının veya sigortalının sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketinin ve bu hareket ile meydana gelen iş kazası ve meslek hastalığı arasında illiyet bağının bulunması gerekir. Buradan, işverenin, işçilerin sağlığını koruma ve iş güvenliğine ilişkin mevzuatın kendisine yüklediği, objektif olarak mümkün olan tüm tedbirleri alma yükümlülüğünü yerine getirmemesi ve bu nedenle iş kazası veya meslek hastalığı şeklinde sosyal sigorta riskinin gerçekleşmesi halinde, kusur esasına göre meydana gelen zararlardan Sosyal Güvenlik Kurumuna karşı rücûan sorumlu olduğu sonucu çıkarılmaktadır.
Buna göre; işverenin ve üçüncü kişilerin iş kazasındaki kasıt veya kusurunun tespiti amacıyla; iş kazasının oluşumuna ilişkin maddi olguların eksiksiz biçimde saptanması, sorumluluğu gerektiren her koşulun, kendi özelliği çerçevesinde araştırılıp irdelenmesi, işveren ve diğer ilgililerin kusur oran ve aidiyetlerinin belirlenmesi gerekir.
Diğer taraftan, sigortalı veya hak sahipleri tarafından tazmin sorumluları aleyhine açılan tazminat davalarında alınan kusur tespitine ilişkin bilirkişi raporları ile ulaşılan sonuçlar, rücu davasında Kurumun taraf olmaması nedeniyle bağlayıcı nitelikte bulunmamakta, işçi sağlığı ve iş güvenliği kuralları yönünden ayrıntılı irdeleme içermesi halinde güçlü delil olarak kabul edilebilmektedir.
Belirtilen açıklamalar ışığında bir nevi rücu davası niteliğinde olan işbu davada, mahkemece, hak sahibinin açmış olduğu davada gözetilmek kaydıyla, tarafların kusur oran ve aidiyetleri yönünden konusunda uzman bilirkişi heyetinden kusur raporu alınıp sonucuna göre karar verilmelidir.
2-Kabule göre de, her ne kadar davacı tarafça söz konusu ödemelerin yapıldığı belirtilmiş ise de, ödemelere ilişkin kurum kayıtlarındaki belgeler ikmal edilip irdelendikten sonra karar verilmesi gerektiğinin ve vekalet ücreti yönünden AAÜT nin 13/2. maddesinin gözetilmemesi isabetsiz bulunmuştur.
Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki ilkeler gözetilmeksizin, eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması, usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 29.05.2019 gününde oybirliği ile karar verildi