11. Hukuk Dairesi 2016/13863 E. , 2018/4954 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 14/07/2016 tarih ve 2015/191-2016/152 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava, 6100 sayılı Kanun"un geçici 3/2. maddesi delaletiyle uygulanması gereken HUMK 3156 sayılı Kanun ile değişik 438/1 maddesi hükmü gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirketin ... Gazetesi’nin ve TPE nezdinde, 2007 31800 numarası ile 16. ve 41. sınıflarda tescilli ‘... şekil’ ve 2008 23206 numarası ile 16. ve 41. sınıflarda tescilli ‘halkın sesi ...’ ve 2007 22746 numarası ile 16. ve 41. sınıflarda tescilli ‘...’ " markalarının sahibi olduğunu, davalının ise 2007 35297 numarası ile 16, 38, 39, 40 ve 41. sınıflarda tescilli ‘...’ markasının sahibi olduğunu, müvekkilinin okuyucularına televizyon yayını hizmeti sunmak için "... TV" ibareli marka başvurusu yaptığını, başvurunun davalıya ait 2007/35297 sayılı marka sebebiyle reddedildiğini, davalının tescil tarihinden itibaren 5 yıllık süre içinde markasını 556 sayılı KHK’nın 14. maddesi kapsamında kullanmadığını, müvekkili olan şirketin başvuru ve tescil tarihinden sonra başvurusu ve tescili yapılan davalı şirkete ait markanın müvekkili olan şirkete ait markayla ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu bu nedenle davalıya ait markanın 556 sayılı KHK’nın 42/1-a maddesi gereğince hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiğini ve müvekkiline ait ‘...’ markasının tanınmış marka haline geldiğini ileri sürerek, davalının markasını 38 ve 41. sınıflarda kullanmadığının tespiti ile birlikte davalıya ait 2007 35297 tescil numaralı ‘...’ ibareli markanın 556 sayılı KHK’nın 14. maddesine istinaden iptaline ve 556 sayılı KHK’nın 42/1-a maddesi delaletiyle 7/1-b maddesi uyarınca hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının dilekçesinde 38 ve 41. sınıflar bakımından markanın kullanılmadığını iddia ettiğini, ancak 556 sayılı KHK’nın 14. maddesinde sınıf ayrımı yapılmadığını sadece markanın 5 yıl süreyle kullanılmamasından bahsedildiğini , müvekkilinin markasını kullandığını hatta markasını kullanması sebebiyle davalara muhatap olduğunu savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece iddia savunma ve bilirkişi raporu doğrultusunda; 556 sayılı KHK’nın 14. maddesi uyarınca markanın son beş yıl içerisinde kullanılmamasının markanın iptali sebebi olduğunu ve markanın kullandığını ispat külfetinin marka hakkı sahibinde olduğu, davalının 2007 35297 sayılı ... markasını tescil tarihinden (25.09.2009) itibaren (5) yıl içinde 38 ve 41. sınıf hizmetlerde kullandığını ispatlayamadığı; davalı markasının 38 ve 41. sınıf hizmetler bakımından “iptali” koşullarının oluştuğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabül, kısmen reddi ile 2007/35297 sayılı markanın tescilli olduğu 38. ve 41. sınıflardaki mal/hizmetler yönünden hükümsüzlüğüne fazlaya ilişkin istemlerin reddine karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dava, kullanmama nedenine dayalı olarak 2007/35297 sayılı markanın 38. 41. sınıflar bakımından hükümsüzlüğü istemine ilişkin olup, mahkemece, yazılı şekilde, 556 sayılı KHK’nın 42/1-c maddesinin Anayasa Mahkemesinin 09.04.2014 gün ve 2013/147 esas ve 2014/75 karar sayılı kararı ile iptal edildiği gözetilerek 556 sayılı KHK’nın 14. maddesi gereğince 2007/35297 sayılı markanın talep edilen sınıflar yönünden kullanmama nedeniyle iptaline karar verilmiştir. Ancak, karar tarihinden sonra 06.01.2017 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi’nin 14.12.2016 gün ve 2016/148 esas ve 2016/189 karar sayılı kararı ile 556 sayılı KHK’nın 14. maddesinin de iptaline karar verilmiştir. Bu durumda, Anayasa Mahkemesi"nin anılan iptal kararı değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinden kararın bozulması gerekmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle hükmün re"sen BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 28/06/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.