19. Hukuk Dairesi 2015/7954 E. , 2016/1906 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkilinin, davalının davadışı ..." tan aldığı krediye kefil olduğunu, borç muaccel olduğu halde davalı bir ödeme yapmadığından bankanın müvekkiline müracaat ettiğini, müvekkilinin 05.09.2011 tarihinde 15.000-TL" yi davalının banka hesabına havale ettiğini, bankanın da davalının bu şahsi hesabından parayı çektiğini, geriye kalan 12.100-TL" yi de müvekkilinin 15.04.2014" de banka vekiline belge karşılığında ödediğini, müvekkilininin bu ödemelerini davalı geri ödemediğinden davalı aleyhine .... İcra Müdürlüğü" nün 2014/1982 sayılı dosyasından takip başlattıklarını, davalının itirazı ile takibin durduğunu belirterek, itirazın iptaline, takibin devamına ve davalı aleyhine %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının banka kredisi için müvekkiline kefil olduğunun doğru olduğunu, ancak davacının alacaklı olduğunun doğru olmayıp, aksine müvekkilinin alacaklı olduğunu, zira; davacının müvekkiline 5 yıllığına tarlasını kiralayıp, kira bedeli olarak 32.000-TL verdiğini, karşılığında davacının kredi için kefil olduğunu, davacının 1 yıl sonra müvekkilini tarlalardan çıkarttığını, müvekkilinin 1 yıllık kira bedelinin düşümünden sonra 19.200-TL alacaklı olduğunu, ayrıca tarlalara 4.000-TL bedelli sulama malzemeleri alındığını ve ekim-dikim masrafları yapıldığını, müvekkilinin ektiği arpayı davacı biçip gelirini aldığından da 6.690-TL alacaklı olduklarını, tüm bunlara ilaveten davacının mali sıkıntısı nedeniyle müvekkilinin davacıya 18.000-TL borç verdiğini, toplamda davacının müvekkiline 47.890-TL borçlu olduğunu, davacının bahsettiği 15.000-TL" lik ödemenin krediyle bir ilgisinin olmadığını, zira 2011 yılında krediyle ilgili bir ödeme sıkıntısı ya da bankaca gönderilen ihtar ya da ödeme emrinin sözkonusu olmadığını, bu ödemenin davacının müvekkiline olan borçlarına karşılık yaptığı kısmi bir ödeme olduğunu, kabul etmemekle birlikte rücu talebi için zamanaşımının da dolduğunu beyanla, davanın reddine ve davacı alehine %20 tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, sözleşme gereği 10 yıllık zamanaşımı süresi olduğundan davalının zamanaşımı itirazının yerinde olmadığı, ayrıca davalının kira sözleşmesi kapsamında davacının ödeme yaptığına ilişkin iddialarını destekleyen delil sunmadığı, bu iddialar kapsamında mahsup talebine ilişkin karşı bir davanın olmaması nedeniyle dikkate alınmasının mümkün olmadığı, benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacının iki ayrı tarihte tarafların birlikte borçlu ve kefil olarak sorumlu oldukları krediyi icra takibi baskısı altında davadışı ..." ye ödemek suretiyle asıl borçlu olan davalıya rücu hakkını kullanmasında ve bu hususta takip başlatmasında haklı olduğu gerekçeleriyle, davanın kabulüne, ... İcra Müdürlüğü" nün 2014/1982 sayılı dosyasındaki takibe yapılan itirazın iptaline, takibin aynen devamına, alacak likit olduğundan asıl alacağa konu miktarın %20" si oranına denk gelen 5.420-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Davacı, 05.09.2011 tarihinde davalının borcuna kefalet sebebiyle bankaya ödeme yaptığını belirterek, 15.000-TL" nin tahsilini istemiştir. Ödemenin, 05.09.2011 tarihinde davalının banka hesabına yapıldığı ve dekontta ne sebeple paranın yatırıldığına ilişkin bir açıklama olmadığı anlaşılmıştır. Davalı ise, başka bir akdi ilişki sebebiyle davacının ödeme yaptığını savunmuştur. Somut olayda, ispat yükü davalının kredi borcuna mahsuben ödeme yaptığını bildiren davacı üzerindedir. Mahkemece, açıklanan ilkeler uyarınca, davacının delilleri değerlendirilip, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte belirtilen sebeplerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 09.02.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.