22. Hukuk Dairesi 2015/28821 E. , 2018/7158 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı haksız yere işten çıkarıldığını ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı işveren, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Yargılamanın hukuka uygun ve sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunmanın özgürce ileri sürülebilmesi ve delillerin eksiksiz olarak toplanıp tartışılabilmesi, öncelikle tarafların yargılamadan haberdar edilmeleri ile olanaklıdır. Hasımsız davalar hariç olmak üzere, dava dilekçesi ile duruşma gün ve saati karşı tarafa tebliğ edilmeden ve taraf teşkili sağlanmadan davaya bakılamaz ve yargılama yapılamaz.
Davanın tarafları ile vekillerinin davaya ilişkin işlemleri öğrenebilmesi için, tebligatın usulüne uygun olarak yapılması, duruşma gün ve saatinin kendilerine bildirilmesi gerekmektedir. Duruşma günü ile tebligatın yapıldığı tarih arasında makul bir süre olmalıdır. Aksi takdirde tarafların hukuksal hakları kısıtlanmış olur.
Yasalarda aksine düzenleme bulunmadıkça mahkeme kararlarının taraflara tebliği gerekir. 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 8 inci maddesine göre, iş mahkemelerinde verilen kararlara karşı temyiz süresi tefhim veya tebliğ tarihinden itibaren sekiz gündür. Mahkemece karar yüze karşı tefhim edilmiş ise, tefhim edilen kısa kararın 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 383 ve devamı maddelerinde belirtilen şartları taşıması gerekir. Aksi takdirde usulüne uygun tefhimden sözedilemez. Bu durumda temyiz süresi gerekçeli kararın tebliğinden itibaren başlayacaktır.
Yargılama sırasında yapılan tebliğlerle ilgili tebliğ mazbatalarının ve ilgili diğer belgelerin dosyaya konulması gerekir. 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve bu Kanunun uygulanması için çıkarılan Tüzük hükümleri tamamen şeklidir ve titizlikle uygulanması gerekir. Bir davada yapılan tebligatların usulüne uygun olarak yapılıp yapılmadığını hâkim kendiliğinden denetlemelidir. 19.01.2011 tarihli Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasa ile Tebligat Kanununda esaslı değişiklikler yapılmıştır.
Somut olayda, davalı taraf kendilerine dava dilekçesinin tebliğ edilmediğini ve aleyhindeki davayı gerekçeli kararın tebliği nedeniyle öğrendiklerini temyiz dilekçesinde ifade etmiştir. Dosyada bulunan davalı şirket adına çıkartılan tebliğ mazbatasının incelenmesinden, evrakın üzerinde "" bu zarfta tevzi formu vardır "" ibaresinin yazılı olduğu , içerisinde dava dilekçesinin bulunduğuna ilişkin bir kayıt içermediği , 6100 sayılı HMK madde 122 de belirtildiği üzere davalının iki hafta içinde davaya cevap verebileceğine ilişkin bir ibarenin de tebliğ zarfında bulunmadığı , sadece duruşma tarihinin gösterildiği , tebligatın şirket yetkilisi Serhad Güven imzasına 09.02.2015 te tebliğ edildiği görülmektedir. Mahkemece davanın ilk celsede sonuçlandırıldığı anlaşılmaktadır.
7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 23. maddesinin 1. fıkrasının 4. bendinde tebliğ mazbatasının, tebliğ mevzunu ihtiva etmesi gerektiği düzenlenmiştir.
Somut uyuşmazlıkta , gerek davalının dava dilekçesinin tebliğ edilmediğine ilişkin itirazı gerekse dava dilekçesinin davalıya tebliğini gösterir bir kaydın dosyada bulunmadığı, buna göre davalı tarafa usulüne uygun tebligat yapılmayarak taraf teşkili sağlanmadan yargılama yapıldığı, davalı kendisine karşı dava açıldığını, karar verildikten sonra öğrendiği anlaşılmaktadır. Yargılama, davalının yokluğunda yapılıp, sonuçlandırıldığından davalı yargılamaya katılamamış, kendisini savunamamış, delillerini sunamamış, karşı tarafın iddialarına cevap verememiş, davalının hukuki dinlenilme hakkı ihlal edilmiştir.
Anayasanın 36. maddesinde, herkesin meşrû vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 27. maddesinde davanın tarafları, müdahilleri ve yargılamanın diğer ilgilileri kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenme hakkına sahip oldukları, bu hak kapsamında; yargılama ile ilgili bilgi sahibi olma, açıklama ve ispat hakkı, mahkemenin açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesi ve kararın somut ve açık gerekçelendirilmesi düzenlemesi mevcuttur.
Mahkemece, davalı tarafın yargılamaya katılımı sağlanmalıdır. Davalı yargılamaya katılarak, savunma hakkını kullanabilmeli, davacının iddialarına karşı cevap verebilmeli, yargılama aşamasında yapılan iş ve işlemlere karşı beyanlarını ve itirazlarını sunabilmelidir. Hukuka uygun ve adil yargılama bunu gerektirir. Taraf teşkili sağlanmadan davalının yokluğunda yapılıp, sonuçlandırılan bir yargılama, ne muhakeme hukukumuza ne de T.C. Devletinin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerde yer alan medeni muhakeme hukuku kurallarına uygundur. Mahkemece davalı tarafa dava dilekçesi usulüne uygun şekilde tebliğ edilerek, davalının delilleri toplanarak sonuca gidilmesi gerekirken, taraf teşkili sağlanmadan hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
Ayrıca Mahkemece karara esas alındığı belirtilen Varto Asliye Hukuk (İş) Mahkemesinin 2013/295 Esas 2015/5 Karar sayılı dosyasının da dosya içerisinde bulunmadığı anlaşılmakla, iş bu dava dosyası ve ekleri de dosyaya getirilmeli ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 20.03.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.