10. Hukuk Dairesi 2017/2998 E. , 2019/4882 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamda belirtildiği şekilde davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davalı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dosyanın incelenmesinde, 14/09/2010 günü davalı sürücü ... yönetimindeki... plaka sayılı otomobilin Kahramanmaraş istikametinden ... istikametine doğru seyri sırasında meydana gelen tek taraflı trafik kazasında ... vefat etmiş, mahkemece olayın trafik iş kazası olduğu kabul edilerek 5510 sayılı Yasa"nın 21/4. maddesi gereği karar verilmiş ise de verilen hüküm eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeye dayalıdır.
Sözü edilen trafik kazasında vefat eden sigortalı ... Bağ-Kur sigortalısı olup, haksahiplerine ölüm aylığı bağlanmıştır. Bağ-Kur sigortalılarına yapılan sosyal sigorta yardımları nedeniyle meydana gelen Kurum zararının rücû hakkının yasal dayanağı olan 1479 sayılı Kanunun 63. maddesine göre; “Üçüncü bir kimsenin suç sayılır hareketi ile bu Kanunda sayılan yardımların yapılmasını gerektiren bir halin doğmasında, Kurum, sigortalı veya hak sahiplerine gerekli bütün yardımları yapar. Ancak, Kurum, yapılan bu yardımların ilk peşin değeri için üçüncü kişilere, istihdam edenlere, (...) ve diğer sorumlulara rücû eder...” düzenlemesiyle, üçüncü kişinin sorumluluğu yoluna gidilebilmesi için, “suç sayılır hareketi” ile yardımların yapılmasına neden olma koşulu öngörülmüştür. “Rücû edilebilmesi için üçüncü kişinin suç sayılır hareketinin, 1479 sayılı Kanunda yazılı yardımların yapılmasını gerektirecek nitelikte olması gerekmektedir... Kurum"un yapmış olduğu yardımları sorumlulara rücu edebilmesini sağlayan üçüncü kişinin suç sayılır hareketi, Türk Ceza Kanunu kapsamında değerlendirilmelidir. Dolayısıyla bu kavramın içine hem cürüm hem de kabahat suçları girmektedir...”(Levent Akın, Bağ-Kur Sigorta Yardımları, Alfa Basım Yayım Dağıtım, İstanbul 1996, s.197) “Bu yön, zararla üçüncü kişinin eylemi arasında uygun neden-sonuç bağlantısının varlığını zorunlu kılmaktadır. Eğer böyle bir bağlantı yoksa, üçüncü kişinin yardımlardan sorumlu tutulması düşünülemez. Madde hükmünün öngördüğü “suç”la çerçevelenmiş sınırlı bir sorumluluk bulunduğu ortadadır.”(M.Çenberci, T.Uyar, Bağ-Kur Kanunu Şerhi, Olgaç Matbaası, Ankara 1979, s.263)
1479 sayılı Kanunu"nun (83, 84, geçici 10 ve ek geçici 6. maddesi hariç olmak üzere) 63. ve diğer maddeleri 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun 106. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış, uzun vadeli sigorta kolları bakımından üçüncü kişinin sorumluluğuna ilişkin olarak 5510 sayılı Kanunun 39. maddesi ile; “Üçüncü bir kişinin kastı nedeniyle malûl veya vazife malûlü olan sigortalıya veya ölümü halinde hak sahiplerine, bu Kanun uyarınca bağlanacak aylığın başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısı için Kurumca zarara sebep olan üçüncü kişilere rücû edilir...” şeklinde düzenlenme yapılmıştır.
5510 sayılı Kanunun 39. maddesi, 1479 sayılı Kanunun 63. maddesiyle karşılaştırıldığında; "suç sayılır hareket" yerine "kast"; "ilk peşin değer" yerine "ilk peşin sermaye değerinin yarısı" ölçütü getirilerek 1479 sayılı Kanuna oranla daha dar kapsamlı bir içerik oluşturmuş olup, bu düzenlemenin amacı; "kasti" hareketiyle sigortalı veya sigortalının ölümü hâlinde hak sahiplerine aylık bağlanmasına neden olan üçüncü kişiye kısmen de olsa medeni ceza vermek ve Kuruma gelir sağlamaktır. (Resul Aslanköylü, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Şerhi Bağ-Kur Kanunu ile Karşılaştırmalı, s.951)
5510 sayılı Kanunun 39. maddesi hükmüne göre; Kurum"un rücû hakkı, üçüncü kişinin sadece kasıtlı fiili haline özgülenmiştir. Yasa"nın açık ve buyurucu hükmüne göre; üçüncü kişi, kasta dayanmayan fiili sonucunda sigortalının malül kalmasına veya ölümüne neden olmuş ise, sigortalıya veya hak sahiplerine bağlanan aylıkların ilk peşin değerinin yarısından sorumlu tutulması mümkün değildir.
Yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olayda; ölen sigortalının hak sahiplerine ölüm aylığı bağlandığı, 5510 sayılı Yasanın 39. maddesi kapsamında Kurum"un rücu hakkının doğması için ise gerekli olan kast unsurunun davaya konu trafik kazasında bulunmadığı belirgin olduğundan davanın reddi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile olayda 5510 sayılı Yasanın 21/4 maddesinin varlığı kabul edilerek karar verilmiş olması hatalı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı ...’in bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalı ..."e iadesine, 28.05.2019 gününde oybirliği ile karar verildi