BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/558 Esas 2021/1035 Karar Sayılı İlamı
Esas No: 2019/558
Karar No: 2021/1035
Karar Tarihi: 21.12.2021
BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/558 Esas 2021/1035 Karar Sayılı İlamı
T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/558 Esas
KARAR NO : 2021/1035
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/08/2019
KARAR TARİHİ : 21/12/2021
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; davacının kendi adını taşıyan ticari işletmesi ---- satın aldığını, ürünlerin bedelinin ----- davacıya ait kredi kartından 11.06-TL ve kalan 25.000-TL'nin ise yine ----- elden ve herhangi bir makbuz alınmadan ödendiğini, davalı şirketin 28/08/2018 tarihli teklif mektubunu da davacının mail adresine gönderdiğini, taraflar arasında yapılan müzakereler sonucunda KDV dahil 48.000-TL bedelle ve 2 yıl ürün garantisi ile alım satım konusunda anlaştıklarını, davacının bu ürünleri kullanmaya başladıktan sonra ürünlerin arıza vermeye başladığını, şirketin sunduğu teknik desteğin de arızaların tekrarlanması ve farklı farklı arızaların baş göstermesine engel olmaması sebebiyle davacının ürünlerden beklenen faydayı elde edemediğini, ürünlerin zaman içerisinde---- tarihinde davalı şirket çalışanı -- cihazların bakımın yapmasına rağmen benzer arızaların devam ettiğini, davalı şirkete ait --- ekip tarafından her seferinde başka arıza olmayacağını, tamamıyla ---edildiği söylendiyse de ürünlerin arıza vermeye devam ettiğini, bunun üzerine davalı şirkete --- numaralı ihtarnamesiyle bildirimde bulunduğunu ve
ürünlerin bedelinin iadesinin talep edildiğini, ancak cevabı ihtarname ile davalı şirketin davacı ile herhangi bir satım ilişkisinin mevcut olmadığını beyan etmek suretiyle satışın inkar edildiğini, davacının ürünleri kira bedelini ödediği bir depoda tuttuğunu, faal olarak kullanamadığını, davacının satın aldığı ürünleri kar elde etmek maksadıyla bazı işletmelere kiraladığını ancak ürünlerin ayıplı olduğunun anlaşılması üzerine kira sözleşmesinin kiracı tarafından feshedilmiş olduğunu, davacının elde etmeyi beklediği kardan mahrum kaldığını, bu nedenle şimdilik 5.000-TL'nin ihtarnamenin davalıya tebliğ edildiği tarihten itibaren işleyecek ticari temerrüt faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, ürünlerin saklandığı deponun kira bedeli olarak şimdilik 100-TL'nin ihtarnamenin davalıya tebliğ tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; davacı ile davalı arasında ticari bir sözleşme olmadığını, davacının dilekçesinde ---- iddiasının doğru olmadığını, davacının taraflar arasında yazılı bir sözleşme veya fatura veya başkaca yazılı bir belge olmadığının ifade ettiğini, satış sözleşmesi iddiasının imzalı yazılı delil ile ispatının yasal bir zorunluluk olduğunu, bu hususta tanık dinlenemeyeceğini, davacının davalıya ödeme yapmadığını kabul ettiğini, davalı şirkete doğrudan veya dolaylı olarak yapılmış bir ödeme olmadığını, davacının davalıya gönderdiği 01/02/2019 tarihli ihtarnamede satış bedelini 49.000-TL beyan ederek dava dilekçesinde beyan ederek dava dilekçesinde 48.000-TL beyan ettiğini, dava dışı ------ ile davalı şirket arasında ----- olmadığını, her iki şirketin ortaklarının, yöneticilerinin, faaliyet alanlarının farklı olduğunu,--- olmasının aralarında ---- olduğunu göstermeyeceğini, dava dışı ----- incelenmesi talebinin mesnetsiz olduğunu, davcının dosyaya sunduğu teklif mektubu veya servis tutanağının kendilerine ait olmadığını, kaldı ki şirket çalışanı -- tarafından servis bakımı yapılmasının ve bu nedenle imzalı bir tutanak verilmesinin söz konusu olmadığını, bu nedenle tanık dinlenmesine muvafakat etmediklerini, davacının--olmadığını, davacının usule uygun ayıplı mal ihbarında bulunmadığını, taraflar arasında bir alım satım sözleşmesi olmadığı hususunun öncelikle olmakla birlikte esasen davacının TTK 23 maddesinin C bendine uygun bir ayıplı mal ihbarında bulunulmadığının anlaşıldığını, taraflar arasındaki gerçek bir satış, satış sözleşmesi ve davalıya 48.000-TL ödediğine ilişkin bir yazılı delil olmadığından davanın reddini talep etmiştir.
GEREKÇE :
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalar olup, TTK'nın 4/1. maddesinde sayılmışlardır. Ayrıca, Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK'nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalar olup, iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi ve iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı TTK, 6762 sayılı TTK'dan farklı olarak mutlak ticari davalar (kanundan dolayı ticari dava sayılanlar) haricindeki ticari davaları "ticari iş" kriterine göre değil de "ticari işletme" kriterine göre belirlemiştir
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması
gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK'da yeterli görülmüştür.
Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. ------
------ yazılan müzekkereye cevaben davacının ilgili mükellefin 2018-2019 yılı vergilendirme döneminde ikinci sınıf tüccar olduğu ve işletme hesabına göre defter tuttuğu ve VUK 177/2 sınırının altında kaldığı, davacının tacir olmadığı bildirilmiştir.
Ortada her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili nispi ticari dava yoktur.
Somut uyuşmazlığın tüm tarafları tacir olmadığından ve uyuşmazlık TTK'da düzenlenen veya TTK'da sayılan hususlara ilişkin olmadığından ticari dava niteliğinde değildir. Bu nedenlerle somut uyuşmazlığın genel hükümler uyarınca HMK 2.maddesi gereği Asliye Hukuk mahkemesinde görülmesi gerekmektedir.
6335 Sayılı Yasanın 2. Maddesi ile 6102 Sayılı TTK'nun 5. Maddesinin 3 ve 4 nolu fıkraları değiştirilerek Ticaret Mahkemeleri ile Asliye Hukuk Mahkemeleri arasındaki iş bölümü ilişkisi görev ilişkisine dönüştürülmüştür. Görev hususu HMK'nun 114/1-c maddesi uyarına dava şartlarından olup yargılamanın her aşamasında re'sen dikkate alınır.
Mahkememizce açıklanan nedenlerle görevsizlik kararı verilmesi gerekmiş, HMK'nun 20. Maddesi uyarınca kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki hafta içerisinde mahkememize başvurulması halinde dava dosyasının görevli Asliye Hukuk mahkemelerine gönderilmesine hükmedilmiş, HMK'nun 331/2 maddesi uyarınca görevsizlik kararından sonra Asliye Hukuk mahkemelerinde davaya devam edilmesi halinde yargılama giderlerine Asliye Hukuk Mahkemelerince hükmedileceğinden bu aşamada yargılama harç ve giderlerine hükmedilmemiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-HMK'nun 114/1-c maddesindeki dava şartı yokluğundan aynı yasanın 115/2 maddesi gereğince davanın usûlden REDDİNE, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğuna,
2-Karar kesinleştiği tarihten itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize başvuru halinde dava dosyasının görevli Asliye Hukuk Mahkemelerine tevzii edilmesi için Tevzii Bürosuna gönderilmesine,
3-Görevsizlik kararından sonra davaya görevli Asliye Hukuk Mahkemesinde devam edilmesi halinde yargılama giderlerine Asliye Hukuk Mahkemesince hükmedileceğinden, bu konuda HMK'nun 331/2. maddesi uyarınca şu aşamada bir karar verilmesine yer olmadığına,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı, verilen gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi'nde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi.
