11. Ceza Dairesi 2017/9073 E. , 2018/4649 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Vergi Usul Kanununa muhalefet
HÜKÜM : Beraat, Mahkumiyet
A) Sanık hakkında 2006 ve 2007 takvim yıllarında sahte fatura düzenleme suçlarından verilen beraat hükümlerine yönelik katılan vekilinin temyiz talebinin incelenmesinde:
04.10.2011 tarih VDENR-2011 - 297/39 sayılı Vergi Tekniği Raporunda: "...mükellefin 01.01.2006 tarihinden itibaren gerçekte bir mal ve hizmet üretimi veya alım-satımı yapabileceği yönünde somut bir olguya rastlanmadığından, ..."ın (... Tekstil) unvanı altında düzenlenmiş olduğu belgelerin tamamının sahte olduğu ve bahse konu belgelerin komisyon geliri elde etmek amacıyla düzenlendiği..." şeklinde tespitlerde bulunulması ancak sanığın sahte fatura düzenlemediğini savunması nedeniyle, suçların unsurlarının ve maddi gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespiti için;
1- Sahte fatura düzenleme suçunda, suçun maddi konusunun fatura olması; 213 sayılı Vergi Usul Kanunu"nun 230. maddesinin 1. fıkrasında, faturalarda bulunması zorunlu olan bilgilerin neler olduğunun belirtilmesi, aynı Kanunun 227. maddesinin 3. fıkrasında ""Bu Kanuna göre kullanılan veya bu Kanunun Maliye ve Gümrük Bakanlığına verdiği yetkiye dayanılarak kullanma mecburiyeti getirilen belgelerin, öngörülen zorunlu bilgileri taşımaması halinde bu belgeler vergi kanunları bakımından hiç düzenlenmemiş sayılır"" hükmünün yer alması; suç konusu faturaların dosya içinde bulunmadığının ve getirtilip duruşmada incelenmediğinin anlaşılması karşısında; sanığın 2006 ve 2007 takvim yıllarında düzenlendiği iddia olunan faturalardan, her takvim yılına ait kanaat oluşturacak sayıdaki asıllarının veya onaylı örneklerinin getirtilerek incelenmesi ve 213 sayılı Kanunun 230. maddesinde öngörülen zorunlu bilgileri içerip içermediğinin tespit edilmesi,
2- Faturaların zorunlu bilgileri içerdiğinin tespit edilmesi durumunda; faturaların sanığa gösterilerek yazı ve imzaların kendisine ait olup olmadığının sorulması, gerekirse faturalardaki yazı ve imzaların sanığa ait olup olmadığı konusunda uzman bir kurum veya kuruluştan rapor alınması,
3- Faturalardaki yazı ve imzaların sanığa ait olmadığının anlaşılması halinde ise;
a) Faturaları kullandığı belirlenen mükellefler hakkında karşıt inceleme raporu düzenlenip düzenlenmediğinin ilgili vergi dairesinden sorularak, düzenlenmiş ise onaylı örneklerinin getirtilmesi,
b) Aynı mükellefler hakkında dava açılıp açılmadığını araştırılması; dava açılmış ise, dosyalarının getirtilerek incelenmesi ve bu davayla ilgili belgelerin onaylı örneklerinin çıkartılarak dosya içine konulması,
c) Faturaları kullanan mükellef şirket yetkilileri veya kişilerin, CMK"nın 48. maddesi uyarınca çekinme hakları hatırlatılarak tanık sıfatıyla dinlenmesi; kendilerinden, sözü edilen faturaları hangi hukuki ilişkiye dayanarak kimden aldıklarının, sanığı tanıyıp tanımadıklarının ve faturaların alınması konusunda sanığın bir iştirakinin bulunup bulunmadığının sorulması,
4- Gerektiğinde, faturaların gerçek alım-satım karşılığı olup olmadığının belirlenmesi için;
a) Faturayı düzenleyen mükellef şirketlere ait mal ve para akışını gösteren sevk ve taşıma irsaliyelerinin, teslim ve tesellüm belgelerinin, bedelinin ödendiğine ilişkin ticari teamüle uygun ve kanıtlama yeterliliği olan banka hesaplarının ve kasa mevcuduyla uyumlu geçerli belgelerin olup olmadığının araştırılması,
b) Daha sonra, faturaları düzenleyen şirket ile kullanan şirket ve kişilerin ticari defterleri ve belgeleri üzerinde karşılıklı bilirkişi incelemesi yaptırılması,
Sonucuna göre tüm deliller birlikte tartışılarak sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik incelemeyle ve her takvim yılı içinde düzenlenen faturaların ayrı suçları oluşturacağı hususu da gözetilmeden, hangi yıldan olduğu belirtilmeden tek beraat hükmü kurulması,
B) Sanık hakkında defter ve belgeleri ibraz etmeme suçundan verilen mahkûmiyet hükmüne yönelik temyiz talebinin incelenmesinde:
1- Sanığın, suçlamayı kabul etmeyerek fatura ve defterlerinin yangında zarar gördüğünü savunması; 11.04.2007 tarihli yoklama fişine göre, sanığın belirtilen adreste faaliyetine son verdiği ve işyerininde babası..."ın faaliyet gösterdiğinin belirtilmiş olması; vergi raporları ekinde, tarh dosyasına sunulmuş olan yangın raporu, olay yeri inceleme ve tespit tutanağında evrak dolabı ile 25-30 adet klasörün zarar gördüğünün belirtilmesi, ancak hukuk mahkemelerine müracaatla usulünce alınmış bir zayi belgesinin bulunmaması karşısında; gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti bakımından, yangının mahiyeti, çıktığı alan ve yoğunluğu, ibrazı istenen defter ve belgelerin gerçekten yanıp yanmadığı konusunda tutanak düzenleyicileri ile 11.04.2007 tarihli yoklama fişinde imzası bulunan ..."ın tanık olarak dinlenmeleri sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde mahkûmiyet hükmü kurulması,
2- Kabule göre;
a- 5271 sayılı CMK"nın 231/8. maddesine, 28.06.2014 tarih ve 29044 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunun 72. maddesi ile eklenen "Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanması geri bırakılmasına karar verilemez." şeklindeki hükmün ancak yürürlük tarihinden sonra işlenen suçlar bakımından uygulanabileceği ve ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 03.02.2009 gün ve 2008/250-13 sayılı kararında açıklandığı üzere, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin 5271 sayılı CMK’nın 231/6-c madde ve bendinde işaret olunan, zarar kavramının kanaat verici basit bir araştırma ile belirlenebilir, ölçülebilir maddi zararlara ilişkin olduğu, manevi zararların bu kapsama dahil edilmemesi gerektiği, zarar koşulunun ancak zarar suçlarında dikkate alınması gereken bir unsur olduğu, defter ve belge ibraz etmeme suçunda anılan maddenin aradığı anlamda somut bir zarardan söz edilemeyeceği dikkate alındığında; ileride bir daha suç işlemeyeceği yönünden mahkemeye kanaat geldiğinden cezası ertelenen ve suç tarihinde engel adli sicil kaydı bulunmayan sanık hakkında yasanın aradığı objektif ve sübjektif şartlar karar yerinde tartışılmadan, kamu zararının giderilemediği şeklindeki hatalı gerekçe ile yazılı şekilde CMK"nın 231. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi,
b- Uzun süreli hapis cezası ertelenen sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan haklardan sanığın sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliğinin Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca hükümlerin BOZULMASINA, 16.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.