11. Hukuk Dairesi 2016/11526 E. , 2018/4926 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ...4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 20.04.2016 tarih ve 2016/157-2016/395 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 26.06.2018 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ... ile davalılar vekili Av. ... ...alar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacının eşi olan muris ...’in ... A.Ş ortağı olduğunu, adı geçen şirketin diğer ortakları olan davalılarca şirketin bedelli sermaye arttırımına gittiğini ve murisin yeterli mali gücü bulunmadığından hissesinin küçülmesine sebep olunduğunu, murise ait payın davalılar tarafından yakın akrabalık ilişkileri kullanılarak ve hulus, saffeti ve müzayaka durumundan yararlanılarak 400.000 USD teklif edilip kabul edilmediği takdirde bunu da alamayacağı söylenerek devralındığını, muris tarafından sermaye arttırımı kararının iptali talebiyle dava açılmışsa da mali açıdan olan zorluk durumu kullanılarak davasından feragat etmesinin sağlandığını, davalıların sonuçta %1,5"a düşmüş olan muris payının alınarak sıfırlandığını, ardından bedelsiz sermaye arrtırımlarında bulunulduğunu, davalıların bu şekilde murisin vefatı halinde yasal mirasçılarına zarar verme kastıyla hareket ettiklerini ileri sürerek, davacının muris eşi ...’den gelen miras hakkının gerçek ve güncel rayiç değerinin dava tarihi itibariyle tespiti ile davacıya isabet eden miras payının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, zamanaşımı def’inde bulunmuş, davacının tek başına bu davayı açma hakkının bulunmadığını, muris ...’in ... A.Ş"de sahip olduğu hisselerinin tamamını kendi iradesiyle ve usulüne uygun olarak bedeli karşılığında davalılara devrettiğini, alınan sermaye arttırım kararlarının geçerli olduğunu, herhangi bir sebeple iptalinin mümkün bulunmadığını, bedelli sermaye arttırım kararının iptali talebiyle açılan davadan muris ... tarafından feragat edildiğini, sonrasında yapılan hisse devirlerinin geçerli olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; somut olayda davacının muris eşinin ortağı olduğu ... A.Ş genel kurulunun almış olduğu bedelli ve bedelsiz sermaye arttırımı kararları nedeniyle, davacının muris eşinin müzayaka halinde kalarak hisse devri yaptığı iddiasına dayalı olarak hisse değerinin tespiti ve davacının miras payının tahsilinin talep edildiği, dolayısıyla istemin anonim şirket genel kurul kararının iptali ve anonim şirket hisse devri sözleşmesinin geçersizliğine ilişkin iddialara dayalı olduğu, davanın şirkete karşı açılması gerektiği, davacının alacaklı olduğu belirlendiğinde ve şirketten alacağın tahsili imkanı olmadığı takdirde davanın ilgililer aleyhine açılması gerektiği, bu aşamada davalılar aleyhine davanın zamansız açıldığı gerekçesiyle davanın pasif husumetten reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1- Dava dilekçesinde, davacının eşi muris ...’in ortağı olduğu ... A.Ş"deki paylarının davalıların haksız eylemleri nedeniyle alınan sermaye arttırım kararları ve limited şirket hisse devirleri sonrasında sıfırlandığı ileri sürülerek, davacının muris eşi ...’den gelen miras hakkının gerçek ve güncel rayiç değerinin dava tarihi itibariyle tespiti ile davacıya isabet eden miras payının tahsiline karar verilmesi talep edilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 599. maddesine göre tereke iştirak halinde mirasçılara geçer. Bir başka söyleyişle, elbirliği mülkiyeti hallerinden birisi de miras şirketi olup miras şirketinden bahsedilebilmesi için murisin terekesi üzerinde mirasçı sıfatını haiz birden fazla kişinin bulunması gereklidir. Miras şirketinin tüzel kişiliği yoktur. Terekeye dahil mal veya haklar üzerinde tüm mirasçılar iştirak halinde maliktir. Bu durum mirasın taksimine kadar devam eder. 4721 sayılı Yasa"nın 701/2. maddesi çerçevesinde bu mülkiyet ortaklığa ait olduğundan, terekeye dahil mal veya haklar üzerinde ortakların belli bir payı yoktur ve bu nedenle mirasçıların tümünün birlikte hareket etmesi gerektiğinden söz edilmelidir. Medeni Kanunun 640. maddesi uyarınca terekenin tümüne ait davaların bütün mirasçılar tarafından açılması gerekip ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Mirasçılardan birinin terekedeki mal ve haklara ilişkin olarak yalnızca kendi payı oranında dava açması halinde, böyle bir dava dinlenemez, zira, yalnız başına bir mirasçının iştirak halindeki tereke üzerinde tasarruf ehliyeti yoktur. Bu itibarla, davacının tek başına dava açma ehliyeti bulunmadığından mahkemece, davanın aktif dava ehliyeti yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte yazılı nedenlerle hükmün BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, takdir olunan 1.630,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 28.06.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.