8. Hukuk Dairesi 2018/5893 E. , 2020/7875 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Elatmanın Önlenmesi, Ecrimisil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup, hükmün dahili davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı vekili dava dilekçesinde, vekil edeni ile davalının tapu kaydında paylı malik oldukları 274 parsel sayılı taşınmazda davalının haksız biçimde kendi payını aşacak surette kullanımının bulunduğunu, davalının taşınmazda kendi hissesinden fazla yer kullanmasına müvekkilinin rızasının bulunmadığını açıklayarak, davalının taşınmazda vekil edeninin hissesine vaki haksız müdahalesinin önlenmesini, haksız müdahale nedeniyle fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere 8.000,00 TL ecrimisilin müdahale tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı, kendisine usulüne uygun biçimde yapılan tebligatlara rağmen cevap dilekçesi sunmamış, yargılamanın devamı sırasında 20.06.2012 tarihinde ölümü nedeniyle nüfus kaydına göre mirasçıları olan kişiler dahili davalı olarak davaya dahil edilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Dahili davalılar vekilleri davaya yönelik beyan dilekçelerinde, müvekkilerinin murislerinin davacının taşınmazdaki payına yönelik herhangibir tecavüzünün olmadığı, davacı ile müvekkillerinin murisleri arasında, murisin sağlığında şifahen fiili paylaşımın olduğunu ve tarafların bu paylaşıma göre taşınması kullandıklarını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece verilen ilk kararın davalılar vekili tarafından temyizi üzerine, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 2015/6011 Esas, 2015/5955 Karar ve 21.04.2015 tarihli ilamıyla, davanın, hükmedilmesi istenen ecrimisil miktarı üzerinden açıldığı, elatmanın önlenmesi yönünden harç yatırılmadığı, yargılama sırasında da bu yönden harç ikmali yapılmadığı gerekçesiyle mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir,
Bozma kararından sonra Mahkemece bozmaya uyma kararı verilerek bozmadan önceki 1. keşfe katılan bilirkişi heyetine dosyanın tevdii ile elatmanın önlenmesi talebine esas dava değeri belirlenerek davacı tarafça harcının yatırılması sağlanmıştır.
Bozmadan sonra yapılan yargılama neticesinde Mahkemece, davanın paylı taşınmaza diğer paydaşın müdahalesinin meni ve ecrimisil istemine ilişkin olduğu, dosya kapsamında toplanan delillere göre davacı tarafın harici satış ve fiili taksim iddialarını usulüne uygun şekilde ispatlayamadığı, delilleri arasında yemin de bulunmadığından davalı yana yemin teklif etme hakkı hatırlatılmadığı, davacının dava konusu taşınmazda paydaş olup, taşınmazın davacı ve davalı dışında kalan diğer hissedarları ile yapılan taksim sonucunda kendilerine düşen kısımda herhangi bir yer kullanmadığı iddiasının aksini davalı tarafın ispatlayamadığı, kayıt maliki davacının payına vaki elatmanın önlenmesi isteminin kabulü ile ecrimisil istemi yönünden karar verilmesi gerektiği, şeklinde açıklanan gerekçelerle davanın kabulüne; davalının, davacının payına yönelik elatmasının önlenmesine, 8.000,00 TL ecrimisilin (30.05.2006-30.05.2007 dönemi için 4.000,00 TL, 31.05.2007-31.05.2008 dönemi için 1.000,00 TL, 31.05.2008-30.05.2009 dönemi için 1.000,00 TL, 31.05.2009-30.05.2010 dönemi için 1.000,00 TL, 31.05.2010-30.05.2011 dönemi için 1.000,00 TL olmak üzere) bilirkişiler Halide Yücel, Ali Mehmet Mercan ve Ömer Faruk Keskin tarafından düzenlenen 15.01.2013 tarihli bilirkişi raporunda belirtilen tahakkuk dönemleri sonu itibariyle yasal faizi ile birlikte davalıdan (dahili davalılardan) tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmesi üzerine; hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; paydaşlar arasında elatmanın önlenmesi, ecrimisil talebine ilişkindir.
Paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenmesini her zaman isteyebilir. Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre, payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
Kural olarak, men edilmedikçe paydaşlar birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır. Ancak, bu kuralın yerleşik yargısal uygulamalarla ortaya çıkmış bir takım istisnaları vardır. Bunlar; davaya konu taşınmazın kamu malı olması, ecrimisil istenen taşınmazın (bağ, bahçe gibi) doğal ürün veren yada (iş yeri, konut gibi) kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması, paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu yerin tamamında hak iddiası ve diğerlerinin paydaşlığını inkar etmesi, paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belirli bulunması, davacı tarafından diğer paydaşlar aleyhine daha önce bu taşınmaza ilişkin, elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri davalar açılması veya icra takibi yapılmış olması halleridir. Bundan ayrı, taşınmazın getirdiği ürün itibariyle de, kendiliğinden oluşan ürünler; biçilen ot, toplanan fındık, çay yahut muris tarafından kurulan işletmenin yahut, başlı başına gelir getiren işletmelerin işgali halinde intifadan men koşulunun oluşmasına gerek bulunmamaktadır.
Somut olayda davacı, paylı mülkiyetin bulunduğu dava konusu taşınmazda davalının payından fazla kısmı kullanmak suretiyle kendisinin payına haksız müdahalede bulunduğunu açıklayarak elatmanın önlenmesi ve ecrimisil talebinde bulunmuş, davalı taraf ise taşınmazda davacı ile davalıların murisi arasında evvelce fiilen ve şifahi bir taksimin yapıldığı ve bu taksime göre taşınmazın kullanılmakta olduğunu ve davacının payına vaki herhangi bir müdahalenin bulunmadığını savunmuştur. Dosya kapsamına göre dava konusu yeni 11272 ada 2 parsel (eski 274 parsel) sayılı tarla vasıflı taşınmazda paylı mülkiyetin bulunduğu, tarafların anılan taşınmazda paylı malik olup taraflar dışında da dava dışı paydaşların bulunduğu anlaşılmaktadır. Dosya kapsamında toplanan delillerden dava konusu paylı mülkiyete tabi taşınmazda tüm paydaşları katılımıyla yapılan harici taksim sözleşmesinin veya tüm paydaşların kabul ederek uzun süreden beri uydukları fiili kullanım biçiminin bulunmadığı görülmektedir. Diğer yandan keşfen alınan bilirkişi raporlarından da davacının taşınmazda tapudaki hissesine düşen miktardan az olmakla birlikte kullanmasına uygun bir kısmın bulunduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle iken az yukarıda açıklandığı üzere paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenmesi davasının dinlenme olanağının bulunmadığı, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre, payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununun elatmanın önlenmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açılması suretiyle çözümlemesi gerektiği hususu nazara alınarak davacının talepleri yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile usul ve kanuna aykırı bulunan hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"un 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 03.12.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.