11. Hukuk Dairesi 2016/11431 E. , 2018/4924 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 18/02/2016 tarih ve 2014/33-2016/129 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı-karşı davalı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 26.06.2018 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı-karşı davalı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Asıl davada davacı- karşı davada davalı vekili, tarafların cam sanatcısı olduğunu, müvekkilinin “...” unsurlu 2009/36833 sayı ile tescilli markasının bulunduğunu, asıl davada davalının atölyesinde “...” ismini kullanmasının önlenmesi için çekilen ihtarname üzerine asıl davada davalının “...” ibaresini kullanımına son verdiğini, ancak “... ... ... ve Tasarım Atölyesi” unsurlu bir markayı kendi adına tescil ettirerek bu tescilden istifade ile “...” ibaresini kötü niyetle yeniden kullanmaya başladığını, asıl davada davalının kullanımının tescilli markası kapsamında olmadığını, asıl davada davalının bu hareketinin hüsnüniyet kaidelerine, haksız rekabet ilkelerine ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkiline zarar verdiğini ileri sürerek, asıl davada davalının müvekkilinin marka hakkına vaki haksız tecavüzünün tespitini, önlenmesini, 50.000,00 TL maddi, 10.000,00 TL manevi tazminatın avans faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Asıl davada davalı- karşı davada davacı vekili, “...” markasının müvekkili tarafından yaratıldığını, asıl davada davacı- karşı davada davalının “...” markasını kötü niyetli olarak kendi adına tescil ettirdiğini, müvekkilinin “... ... ... ve Tasarım Atölyesi” markasını 27/08/2010 tarihinde adına tescil ettirerek kullanmaya başladığını, “...” markasının müvekkiline karşı kullanabilecek bir marka olmadığını, bu markanın müvekkili
tarafından ihdas ve istimal edilmiş olduğunu ve müvekkilinin rızası olmadan asıl davada davacı- karşı davada davalının kendi adına tescil ettirdiğini, marka hakkının tescilden önce doğduğunu, müvekkilinin kullanımının tescilli markası kapsamında olduğunu belirterek, asıl davanın reddini istemiş; karşı davada ise asıl davada davacı- karşı davada davalı adına tescilli 2009/36833 sayılı “...” markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; asıl davada davalının “...” kelimesini marka bütünü içerisinde yerini değiştirerek kullanmasının kendi tescilli markası kapsamında bir kullanım olduğu, bu kullanımın hukuka uygun olması sebebiyle asıl davada davacının marka hakkına tecavüz teşkil etmediği, “...” ibaresinin kullanımının asıl davada davalı-karşı davada davacı ..."ın yönetiminde ve kontrolünde gerçekleşmesi sebebiyle ..."ın “...” ibaresi üzerinde gerçek hak sahibi olduğu, asıl davada davalı-karşı davada davacının “...” ibaresi üzerindeki markasal hakkının “yarı işlenmiş cam”
emtiası ile sınırlı olduğu gerekçesiyle; asıl davanın reddine, karşı davanın kısmen kabulüne, davacı-karşı davalı ..."ye ait 2009/36833 sayılı “...” markasının yarı işlenmiş cam emtiası bakımından hükümsüzlüğüne karar verilmiştir.
Kararı, asıl davada davacı- karşı davada davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre asıl davada davacı- karşı davada davalı vekilinin asıl davaya yönelik tüm temyiz itirazlarının reddi ile asıl davanın reddine dair verilen kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
2-Asıl davada davacı-karşı davada davalı vekilinin karşı davaya yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; karşı dava marka hükümsüzlüğü istemine ilişkin olup, mahkemece yazılı gerekçelerle karşı davanın kısmen kabulüne, asıl davada davacı-karşı davada davalı ..."ye ait 2009/36833 sayılı “...” markasının yarı işlenmiş cam emtiası bakımından hükümsüzlüğüne karar verilmiştir. Oysa, dosya kapsamından, tarafların Behramkale’de birlikte “... ... ve Tasarım Atolyesi” ismiyle kurdukları atolyede faaliyetlerini devam ettirdikleri, hükümsüzlüğü istenen “...” markanın esasen taraflarca işletilen bu ortak atolyede ilk kez birlikte kullanıldığı, bu markanın tanınmasına her iki ortağın emek verip katkıda bulundukları, adi ortaklık ilişkisinin sona ermesinden sonra da tarafların davaya konu ibareyi bazı eklerle ticaret unvanı olarak kullanmaya devam ettikleri anlaşılmaktadır. Taraflar arasında oluşturulan adi ortaklığın tasfiyesinden sonra, tasfiye payı olarak dava konusu markanın ne dosya taraflarından ...’ye verildiği ne de ... tarafından markanın tasfiye payı olarak alındığı kanıtlanamamıştır. Bu belirlemeler ve tespitler karşısında, dava konusu markanın tescilli ya da tescilsiz olarak adi ortaklığın taraflarınca kullanılabileceği kuşkusuzdur. Bu bağlamda, asıl davada davacı- karşı davada davalının adına 2009/36833 sayılı “...” markasının tescil edilmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Zira, “...” markası taraflarca müştereken ihdas edilmiş olup, dava konusu marka üzerinde her iki tarafın hak sahibi olduklarının kabulü gerekir. Bu suretle, mahkemece, yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda, dava konusu marka üzerinde müşterek hak sahipliği bulunan asıl davada davacı-karşı davada davalı ..."nin adına tescil ettirdiği “...” markasının hükümsüzlüğü talebiyle açılan karşı davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle karşı davanın kısmen kabulü doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.
3-Bozma sebep ve şekline göre, asıl davada davacı-karşı davada davalı vekilinin karşı davadaki vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle asıl davada davacı-karşı davada davalı vekilinin asıl davaya yönelik tüm temyiz itirazlarının reddi ile asıl davanın reddine dair verilen kararın ONANMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle asıl davada davacı-karşı davada davalı vekilinin karşı davaya yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile karşı davada verilen hükmün asıl davada davacı-karşı davada davalı yararına BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle asıl davada davacı-karşı davada davalı vekilinin karşı davadaki vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, takdir olunan 1.630,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalı/karşı davacıdan alınarak davacı/karşı davalıya verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 6,70 TL temyiz ilam harcının asıl davaya yönelik temyiz edenden alınmasına, 28/06/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.