12. Hukuk Dairesi Esas No: 2011/18564 Karar No: 2012/4554
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2011/18564 Esas 2012/4554 Karar Sayılı İlamı
12. Hukuk Dairesi 2011/18564 E. , 2012/4554 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul 21. İcra Hukuk Mahkemesi TARİHİ : 21/03/2011 NUMARASI : 2010/276-2011/129
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü : Alacaklı tarafından çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibine başlandığı, borçluya örnek 10 numaralı ödeme emri tebliği üzerine adı geçenin yasal sürede icra mahkemesine başvurarak, imzaya itiraz ettiği anlaşılmıştır. İİK. nun 170/3. maddesi gereğince icra mahkemesi İİK. nun 68/a-4. maddesine göre yapacağı inceleme sonucunda inkar edilen imzanın “borçluya ait olmadığına” kanaat getirirse itirazın kabulüne karar verir. Somut olayda mahkemece imza yönünden bilirkişi incelemesine karar verildiği, bilirkişi tarafından çek fotokopisi üzerinden yapılan inceleme sonucu düzenlenen rapora dayalı olarak hüküm tesis edildiği görülmüştür. Yerleşik Yargıtay uygulamasına ve Dairemizin istikrar bulan kararlarına göre fotokopi üzerinden imza incelemesi yapılması mümkün değildir. Bu nedenle imza incelemesinin senet aslı getirtilerek yapılması gerekir. Somut olayda bilirkişi tarafından, imza incelemesinin, takip dayanağı çek aslı yerine fotokopisi üzerinden yapıldığı ve yukarıda yapılan açıklamalara ve ilkelere uygun bulunmadığı, dolayısıyla hüküm kurmaya elverişli olmadığı anlaşılmaktadır. Senetteki imzanın borçluya ait olduğunu ispat külfeti senet elinde olup takibe başlayan ve imzanın borçluya ait olduğunu iddia eden alacaklıya aittir. (Hukuk Genel Kurulu"nun 26.04.2006 gün ve 2006/12-259 E. 2006/231 sayılı ve 06.02.2008 gün ve 2008/12-77 E. 2008/90 sayılı kararları) O halde mahkemece alacaklıya çek aslını sunması için kesin süre verilerek sonuca gidilmesi gerekirken, çek fotokopisi üzerinden yapılan inceleme sonucu düzenlenen bilirkişi raporuna dayalı olarak hüküm tesisi isabetsizdir. Öte yandan, İİK. nun 170/3. maddesi gereğince borçlunun imzaya itirazının kabul edilmesi halinde, itirazın kabulü ile takibin durdurulmasına karar verileceği hüküm altına alınmıştır. Aynı kanunun 170/4. maddesinde de itirazın kabulüne karar verilmesi halinde senedi takibe koymada kötü niyeti veya ağır kusuru bulunduğu takdirde, alacaklı aleyhine senede dayanan takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata ve alacağın %10’u oranında para cezasına hükmedileceği düzenlenmiştir. Somut olayda takibe konu çekte itiraz eden borçlu M. K.."un lehtar ciranta olduğu, 2. cirantanın S.. Ö.., alacaklının ise çeki ciro yolu ile S.."dan alan yetkili hamil A. A. olduğu görülmektedir. Bu nedenlerle, mahkemece imzaya itirazın kabulü yönünde sonuca gidildiğine göre “takibin durdurulması” yerine, “iptaline” karar verilmesi yasaya uygun olmadığı gibi, çeki ciro yolu ile alan alacaklının, borçlu cirantanın imzasının sıhhatini bilebilecek durumda olmadığı, bu nedenle kötü niyetli veya ağır kusurlu olarak kabul edilemeyeceğinden, tazminat ve para cezasıyla sorumlu tutulması da doğru değildir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 21/02/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.