Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/47
Karar No: 2019/4838
Karar Tarihi: 28.05.2019

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2017/47 Esas 2019/4838 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2017/47 E.  ,  2019/4838 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi

    Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
    Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın ... İnşaat Tic.Ltd.Şti. yönünden kısmen kabulüne, davalı ... ve ... Elektrik Dağıtım A.Ş. yönünden reddine karar verilmiştir.
    Hükmün, davacı Kurum ile davalı ... Tic.Ltd.Şti. vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    1) Dava, 05.04.2003 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu sigortalıya bağlanan gelir, tedavi masrafları ile geçici iş göremezlik ödeneğinden oluşan Kurum zararının rücuan tazmini istemine ilişkin olup davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 26. maddesidir.
    506 sayılı Kanunun 26. maddesine göre; İş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamı, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirilir. Anılan madde ile davalının Kurumun rücu alacağından sorumluğu ancak kusurunun varlığı halinde mümkündür.
    Kusur raporlarının, 506 sayılı Yasanın 26., 4857 sayılı Yasanın 77. ve İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğünün 2 vd. maddelerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. 4857 sayılı Yasanın 77. maddesi; “İşverenler işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak, işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdürler. İşverenlepr, işyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği önlemlerine uyulup uyulmadığını denetlemek, işçileri karşı karşıya bulundukları mesleki riskler, alınması gerekli tedbirler, yasal hak ve sorumlulukları konusunda bilgilendirmek ve gerekli iş sağlığı ve güvenliği eğitimini vermek zorundadırlar...” düzenlemesini içermektedir. Anılan düzenleme, işçiyi gözetim ödevi ve insan yaşamının üstün değer olarak korunması gereğinden hareketle; salt mevzuatta öngörülen önlemlerle yetinilmeyip, bilimsel ve teknolojik gelişimin ulaştığı aşama uyarınca alınması gereken önlemlerin de işveren tarafından alınmasını zorunlu kılmaktadır. İş kazasının oluşumuna etken kusur oranlarının saptanmasına yönelik incelemede; ihlal edilen mevzuat hükümleri, zararlı sonuçların önlenmesi için koşulların taraflara yüklediği özen ve dikkat yükümüne aykırı davranışın doğurduğu sonuçlar, ayrıntılı olarak irdelenip, kusur aidiyet ve oranları gerekçeleriyle ortaya konulmalıdır.
    Somut olayda,...Kök Çevre Hat. İrt. TM"leri tesis işini dava dışı TEDAŞ"tan ihale yoluyla alan davalı ... şirketinin işçisi olarak çalışan kazalı, şirketin kiraladığı iki katlı ahşap binada sobayı tutuşturmak isterken kullandığı patlayıcı madde nedeniyle çıkan yangında yanarak yaralanmış olup Mahkemece davalılardan Gediz şirketi ve Zal Rüstem hakkında verilen red kararı yerinde ise de davalı ... şirketi yönünden verilen karar eksik inceleme ve araştırmaya dayalıdır.
    Mahkemece hükme esas alınan 31.10.2015 tarihli bilirkişi raporunda elektrik tesisi işinde çalışan işçilerin barınma, dinlenme amacıyla işveren şirket tarafından kiralanan binada bulunan sobanın işçiler tarafından ne şekilde yakıldığının takibi vs. hususlarda gereken iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini almadığından bahisle davalı şirkete kusur verilmiş ancak sigortalının kaldığı evin şantiye olarak mı yoksa tamamen işçilerin barınması amacıyla mı kiralandığı hususunda yeterli bir değerlendirme yapılmamış olup Mahkemece sigortalının kaldığı evin niteliğinin araştırılması gerekmektedir. İşveren tarafından kiralanan evin şantiye olarak mı yoksa tamamen işçilerin barınmalarını temin etmek amacıyla mı tutulduğu belirlenmeli, şantiye olarak kullanılıyorsa işverenin iş güvenliği alma sorumluluğu olacağı gözetilmeli, eğer şantiyeden bağımsız ve tamamen işçilerin barınmalarına tahsis edilmiş bir bina olması halinde özel hayat alanına girildiğinden işverenin özel hayat alanı olan konutta ne gibi iş sağlığı ve güvenliği önlemleri alması gerektiği tartışılmalı; ayrıca ceza dosyasında sabit olduğu üzere sigortalının sobaya parlayıcı-yanıcı madde atması sonucunda yangın çıktığı ve müfettiş raporunda sigortalının bağışlanmaz kusurlu olduğuna dair tespitler de gözönünde bulundurularak davalı işverenin kazanın oluşunda iş sağlığı ve işçi güvenliği mevzuatı yönünden kusurunun bulunup bulunmadığı hususu araştırılmalı, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği ile iş kazasının vuku bulduğu iş kolunda uzman bilirkişi heyetinden; kusur oran ve aidiyeti konusunda yeniden oluşa uygun rapor alınarak, varılacak sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
    2) Zamanaşımı defi davanın esası hakkında her türlü muameleye manidir. Bu sorun halledilmeden davanın esası incelenemez. (11.01.1940 tarihli 15/70 sayılı İçt. Bir. Kararı)
    Borcu ortadan kaldırmamakla birlikte, yerine getirmekten kaçınma yetkisi veren zamanaşımı defi, ancak, bunu ileri süren taraf yönünden sonuç doğurmakta, bir başka anlatımla, mahkemece kendiliğinden gözetilemeyen zamanaşımı defi, yasal süresinde ileri sürüldüğü takdirde değerlendirmeye alınabilmektedir.
    Borçlar Kanunu"nun 332/1. maddesinde belirtilen işçi-işveren arasındaki akde aykırılık eylemleri ve bu çevrede maddenin 2. fıkrası gereğince işverenin akde aykırı davranışları (işçi sağlığı ve iş güvenliğinin gerektirdiği önlemlerin alınmaması vs.) sonucu, 26/1. maddeyle vaki ilişkilendirme, bir bakıma akde aykırı hareketten doğan tazminat davaları hakkındaki hükümlere tabii olmakla; zamanaşımının, işverenler açısından Borçlar Kanunu"nun 125. maddesine göre belirlenmesi gerektiği gözetildiğinde on yıldır.
    Zararlandırıcı sigorta olayına neden olan 3. şahıslar yönünden; üçüncü kişi ile sigortalı arasında akdi bir ilişki söz konusu olmayıp 506 sayılı Kanununu 26/2 maddesi ile Borçlar Kanununa yollamada bulunulduğundan, Borçlar Kanunun 60. maddesinde öngörülen bir ve her halükarda haksız fiil tarihinden itibaren on yıllık haksız fiil zamanaşımı süresinin uygulaması gerekir.
    Kurum, ceza davasına müdahil olarak katılamadığından rücu davalarında, Borçlar Kanununun 60. maddesindeki ceza zamanaşımı ise uygulanmamaktadır.
    Zamanaşımı süresi, zararın ve eylemi gerçekleştirenin (failin) öğrenildiği tarihten itibaren işlemeye başlamakta olup, Kurumca zararın öğrenilme tarihinin, gelirlerin onay, giderlerin sarf ve ödeme günü olduğu açıktır. Tazminat yükümlüsünün öğrenilme tarihine ilişkin olarak ise, Kurumun yetkili organının faili öğrendiği tarih esas alınmalıdır. Bu kapsamda; ceza mahkemesince yargılanıp hakkında cezalandırma kararı verilen üçüncü kişi yönünden, Kurumun, ceza kararının kesinleştiği tarihte faili öğrendiği kabul edilmeli, cezalandırma kararının söz konusu olmadığı durumlarda ise yöntemince yapılacak araştırma sonunda tazminat yükümlüsünün kim olduğunun öğrenilme tarihi açıklıkla saptanmalıdır. Önemle belirtilmelidir ki, zamanaşımı süresinin, hem zararın, hem de tazminat yükümlüsünün öğrenildiği tarihten itibaren, bir başka anlatımla, ancak, her iki olgu gerçekleştikten sonra işlemeye başlayacağı dikkate alınmalıdır.
    Somut olaya dönüldüğünde, davacı kurumun 26.05.2016 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini artırdığı halde Mahkemece, ıslah dilekçesi gözetilmeden dava dilekçesi ile talep edilen tutar üzerinden hüküm kurduğu, öte yandan davalı ... şirketinin, davacı Kurum tarafından yapılan ıslaha karşı usulüne uygun ve süresinde zamanaşımı def’inde bulunduğu ancak Mahkemece, ıslah talebi ve bu talebe karşı ileri sürülen zamanaşımı def"i yönünden bir değerlendirme yapılmadan hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.
    Mahkemece; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki ilkeler uyarınca, davacı kurumun ıslah talebi ve davalı şirketin ıslah istemine karşı ileri sürdüğü zamanaşımı def"inin değerlendirilmesi ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O hâlde, temyiz eden taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalı ... Tic.Ltd.Şti."ne iadesine, 28.05.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi