Abaküs Yazılım
Hukuk Bölümü
Esas No: 2016/188
Karar No: 2016/262

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2016/188 Esas 2016/262 Karar Sayılı İlamı

                    T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO       : 2016 / 188

            KARAR NO : 2016 / 262

            KARAR TR   : 09.05.2016

 

ÖZET: Davacının hissedar olduğu taşınmaz üzerinde bulunan evin davalı idare tarafından imar uygulaması işlemleri sırasında yıkılması nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan davanın, İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 


K  A  R  A  R

 

Davacı            : O.Ö.

Vekili              :Av. A.K.G. & Av. A.F.Y.

Davalı             : Melikgazi Belediye Başkanlığı

Vekili              : Av. A.D. & Av. M.Ü.   

 

O  L  A  Y      : Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davacının Kayseri ili, Melikgazi ilçesi, Nazımbey Mahallesi 215 ada, 11 parselde kayıtlı 128 m² yüzölçümlü kargir ev vasfındaki taşınmazın ½ hissesinin maliki iken bu taşınmazın bulunduğu bölgede 3194 sayılı imar Kanununun 18. maddesinin uygulamasının yapılması ve bu taşınmazın da uygulamaya dahil edilmesi sonucunda başka bir yerde paydaş kılındığını, dava konusu bina ile ilgili Kayseri 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2008/813 Değişik İş dosyası ile tespit yaptırıldığını, dava konusu edilen taşınmazın 2008 yılında yıkıldığının sonradan öğrenildiğini, yıkımın yapılmasının tamamen haksız fiil niteliğinde olduğunu ve hiçbir yasal dayanağının bulunmadığını, dava konusu yerde davacının kiracısının oturduğunu ve aylık 250 TL olarak aldığı kira parasından da yoksun kaldığını belirterek; haksız ve hukuka aykırı olarak davalı idare tarafından yıkılan evin 50.000 TL tazminatının yıkım tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idareden tahsili, kira kaybı nedeniyle yıllık 3.000 TL kira bedeli olmak üzere toplam 53.000 TL nin tahsili istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

Kayseri 2. İdare Mahkemesi:06.11.2012 gün ve E:2011/21 K:2012/1402 sayı ile; “(…) Uyuşmazlık konusu olayda, davalı idarece 3194 sayılı İmar Kanunu"nun 18. madde uygulaması yapıldıktan sonra davacıya ait yapının yine bu madde içeriğinde düzenlenen usule göre bedeli ödenmeden yıkıldığı anlaşıldığına göre, davalı idarenin görev ve yetkisi dahilinde bulunan imar uygulaması işlemini yürütürken, üzerinde bina bulunan hisseli parsellere yönelik yukarıda anılan mevzuat hükümlerine uyulup uyulmadığı irdelenerek davacının zararının tazmin edilip edilmeyeceği anlaşılacaktır.

Bu durumda, idarenin görev ve yetkisi dahilinde bulunan imar uygulamasının mevzuat hükümlerine uygun olarak yapılıp yapılmadığı irdelenmek suretiyle uyuşmazlığın açıldığı anlaşılmış ise de, davalı idarece, önce, evin taraflarınca yıkıldığının kabul edilmediği, sonrasında, taraflarınca yıkılmadığının sehven ifade edildiğinin belirtildiği görülmüş, Mahkememiz ara kararı ile evin yıkımının sebebi ile yıkımla ilgili alınan kararın ve işlem dosyasının ve konuyla ilgili tebligat yapılmış ise bu konuya ilişkin bilgi ve belgeler ile davacının yıkımı öğrenme tarihinin sorulduğu, davalı idare tarafından verilen cevapta, taşınmazın bulunduğu yerde 12.06.2007 tarihli ve 1165 sayılı Encümen Kararı ile 18. madde uygulaması yapıldığı, bunun üzerine, dava konusu yapının 14.04.2009 tarihli ve 557 sayılı Encümen Kararı ile yıkıldığının bildirildiği görülmüştür.

Davalı idare tarafından, söz konusu yapının 14.04.2009 tarihli ve 557 sayılı Encümen Kararı ile yıkıldığı bildirilmiş ise de; bu kararın, davacının 1/2 hissesine sahip olduğu 218 ada 11 parselin (18. madde uygulaması ile 6101 ada 3 parsel ve 6136 ada 1 parsel olmuş) diğer hissedarının hissesi ile davalı belediyeye ait bağımsız bölüm meskenin trampa edilmesine ilişkin olduğu görülmüş olup bu haliyle dava konusu yapının maili inhidam, ruhsatsızlık, imara aykırılık v.b. herhangi bir sebeple yıkımına ilişkin bir karar işlem, olmadan davalı idarece yıkıldığı anlaşılmıştır.

Bu durumda, temelinde bir kamu hukuku kuralına, yasa, tüzük, yönetmelik gibi bir kural işlem veya bir idari işleme, ya da bir yargı yeri kararına dayanmayan haksız fiil niteliğindeki yıkım nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen zararların tazmini istemiyle açılan bu davanın adli yargı yerlerinin görevine girdiği sonucuna varılmıştır. (…)” şeklindeki gerekçe ile davanın görev yönünden reddine karar vermiş; görevsizlik kararı temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez aynı istemle adli yargı yerinde dava açmıştır.

Kayseri 1. Asliye Hukuk Mahkemesi:19.12.2013 gün ve E:2013/16 K:2013/547 sayı ile; “(…) Davacının taşınmaz üzerinde bulunan evi davalı belediye Tarafından 14/04/2009 tarih 557 sayılı Encümen Kararına istinaden yıkılmıştır. Bu husus dosyadaki davalı idarenin verdiği cevaplar ile bellidir. Taşınmazda imar uygulaması ise diğer hissedarın talebi üzerine yıkılmıştır. Davalı idarenin dava konusu taşınmazı yıkma sebebi 3193 sayılı İmar Kanunu 18. madde uygulaması olup, bedelin ödenmediği de dosya kapsamı ile bellidir. Dolayısıyla belediyenin idari işlem ve eylemi ile davacı zarar görmüştür. 

İdari bir görevin yerine getirilmesi sırasında doğan zararlar 11/02/1959 gün ve 17/15 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı"nın II. Bendi hükmünce ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 2.md göre tam yargı davasının konusunu oluşturduğu, bu nitelikteki davaların ise idari yargı yerinde görülmesi gerekeceği düzenlenmiş olup, dosyadaki uyuşmazlık da idari bir görevin yerine getirilmesinden kaynaklanmaktadır. Davalı belediye bir kamu tüzel kişisidir. İşlem ve eylemleri kural olarak kamusal nitelik taşır. Tazminat istemine konu olayın kamu hizmetinin görüldüğü bir sırada doğduğu ve hizmet ile ilgili bulunduğu kabul edilmelidir. İdarenin hizmet kusuru niteliğindeki eylemi sonucu meydana gelen zararlardan dolayı İdari Yargılama Usulü Yasası"nın 2/1-b maddesi gereğince İdareye karşı idari yargı yerinde tam yargı davası açılması gerekecektir.

Öte yandan davalı belediyenin imar uygulaması işlemini diğer hissedarın talebi ile yapmasının da doğan zarar niteliği ve mahkemenin görevine de bir etkisi olmadığı kanaatine varılmıştır. Zira taşınmazda davacı da 1/2 oranında hissedar olup, imar uygulamasından önce davacının yapılan uygulamaya muvafakati olduğuna dair bir beyanı mevcut değildir. Diğer hissedarın talebiyle yapılmış olması ile resen imar uygulamasının yapılması arasında bir fark görülmemektedir. Sonuç olarak davacının muvafakati olmadan ve bedeli ödenmeden alınan encümen kararı ile imar uygulaması yapılmış ve bunun sonucu olarak davacının taşınmazı idari bir eylem şeklinde yıkılmış ve davacı zarar görmüştür. Bu nitelikteki bir zararın da ancak idari yargıda açılacak bir dava ile istenmesinin mümkün olacağı kanaatine varılmıştır.(…)” şeklindeki gerekçe ile görevsizlik kararı vermiş; karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

Davacı vekili idari ve adli yargı yerlerince verilmiş olan görevsizlik kararları nedeniyle oluştuğunu ileri sürdüğü olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi istemiyle başvuruda bulunmuştur.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 09.05.2016 günlü toplantısında:

İLK İNCELEME:Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa"nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari ve adli yargı dosyalarının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacının istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesine gönderildiği ve usule ilişkin işlemlerde herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Filiz BUDAK’ın, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacının hissedar olduğu taşınmaz üzerinde bulunan evin davalı idare tarafından yıkılması nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemiyle açılmıştır.

Dava dosyalarının incelenmesinden; 218 ada 11 parsel sayılı taşınmazın; 15.10.1950 yılında kesinleşen kadastro çalışmaları sonucu 128 m² yüzölçümlü “Kargir ev”  vasfı ile M.İ. adına tescil edildiği; 05.02.1992 tarihinde davacı A. oğlu O.Ö.’e satılan taşınmazın ½ hissesinin 17.12.1993 tarihinde Kamil oğlu H.S.’a satıldığı, tapu kaydının beyanlar hanesinde “üzerine yapılan inşaat 6785 sayılı Kanunun 11. maddesine göre muvakkat inşaattır. 13.03.1974” açıklamasının yer aldığı;  tapu kütüğüne 21.05.2007 tarihinde 3194 sayılı Kanunun 18. madde uygulaması olduğu yazılmasının ardından 24.01.2008 tarihinde 3194 sayılı Kanun uygulaması sonucu ilgili sayfanın kapatılarak 6101 ada 3 parsele gittiği, 06.01.2009 tarih 22 sayılı Kayseri Melikgazi Belediyesi Encümen Kararı ile davacı dışında 218 ada 11 parselin ½ hissesi olan malikin 6101 ada 3 parseldeki hissesi ile Belediyeye ait 6697 ada 1 nolu parsel üzerindeki 9. Kat 58 nolu mesken ile trampa ettiği; 14.04.2009 tarih 557 sayılı Encümen Kararı ile de 22 sayılı kararda trampa işlemi sırasında ilgiliye ait  6136 ada 1 nolu parseldeki hisse yazılmadığından bu hususun tashih edilerek bu hissenin de Belediyeye devrine karar verildiği ve söz konusu Belediyenin hisseleri 01.02.2012 yılında tapudan devraldığı, taşınmaz üzerinde bulunan binanın Belediye tarafından yıkılması üzerine dava açıldığı anlaşılmıştır.

Anayasa"nın 125. maddesinin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kurala bağlanmış; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu"nun 2. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde de, tam yargı davaları, idarenin eylem ve işlemlerinden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan davalar olarak tanımlanmıştır.

İdari işlem ve eylemlerden doğan zararların tazmini taleplerinin, 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanunu"nun 12 ve 13"üncü maddeleri uyarınca, idari Yargı yerlerinde açılacak tam yargı davalarına konu edilmeleri, anılan yasa hükümlerinin gereğidir.

Uygulama ve öğretide, kamu idarelerinin, kamu hizmetinin yürütümü sırasında, kamu gücü kullanarak tek yanlı irade açıklamalarıyla yapmış oldukları işlemler, "idari işlem"; herhangi bir işlem ya da karara dayanmaksızın gerçekleştirdikleri maddi faaliyetleriyle, görevleriyle ilgili hareketsizlikleri de, "idari eylem" olarak tanımlanmaktadır.

Bu tanıma göre, idarelerin 3194 sayılı İmar Kanununun 8. maddesi uyarınca tek yanlı irade açıklamaları ile tesis ettikleri, genel ve düzenleyici imar planları ile 2981 sayılı Yasanın 13. maddesinin (c) bendi uyarınca tek yanlı irade açıklamaları ile tesis ettikleri, genel ve düzenleyici ıslah imar planları ve bu planlara dayanılarak tesis edilen parselasyon, kamulaştırma, ruhsat gibi bireysel işlemler, "idari işlem"; bu imar planı uyarınca yapmak zorunda oldukları program ve uygulamaları bunun için gerekli zamanda gerçekleştirmemeleri; yani, bu konudaki hareketsizlikleri de, idari eylem niteliği taşımaktadır.

Öte yandan 3194 sayılı İmar Kanunu’nun “Arazi ve arsa düzenlemesi” başlıklı 18. maddesinde; “ İmar hududu içinde bulunan binalı veya binasız arsa ve arazileri malikleri veya diğer hak sahiplerinin muvafakatı aranmaksızın, birbirleri ile, yol fazlaları ile, kamu kurumlarına veya belediyelere ait bulunan yerlerle birleştirmeye, bunları yeniden imar planına uygun ada veya parsellere ayırmaya, müstakil, hisseli veya kat mülkiyeti esaslarına göre hak sahiplerine dağıtmaya ve re"sen tescil işlemlerini yaptırmaya belediyeler yetkilidir. Sözü edilen yerler belediye ve mücavir alan dışında ise yukarıda belirtilen yetkiler valilikçe kullanılır.

          Belediyeler veya valiliklerce düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların dağıtımı sırasında bunların yüzölçümlerinden yeteri kadar saha, düzenleme dolayısıyla meydana gelen değer artışları karşılığında "düzenleme ortaklık payı" olarak düşülebilir. Ancak, bu maddeye göre alınacak düzenleme ortaklık payları, düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların düzenlemeden önceki yüzölçümlerinin yüzde kırkını geçemez. (1)

     (Değişik üçüncü fıkra: 3/12/2003-5006/1 md.) Düzenleme ortaklık payları, düzenlemeye tâbi tutulan yerlerin ihtiyacı olan Milli Eğitim Bakanlığına bağlı ilk ve ortaöğretim kurumları, yol, meydan, park, otopark, çocuk bahçesi, yeşil saha, ibadet yeri ve karakol gibi umumî hizmetlerden ve bu hizmetlerle ilgili tesislerden başka maksatlarla kullanılamaz.

          Düzenleme ortaklık paylarının toplamı, yukarıdaki fıkrada sözü geçen umumi hizmetler için, yeniden ayrılması gereken yerlerin alanları toplamından az olduğu takdirde, eksik kalan miktar belediye veya valilikçe kamulaştırma yolu ile tamamlanır.

          Herhangi bir parselden bir miktar sahanın kamulaştırılmasının gerekmesi halinde düzenleme ortaklık payı, kamulaştırmadan arta kalan saha üzerinden ayrılır.

          Bu fıkra hükümlerine göre, herhangi bir parselden bir defadan fazla düzenleme ortaklık payı alınmaz. Ancak, bu hüküm o parselde imar planı ile yeniden bir düzenleme yapılmasına mani teşkil etmez.

          Bu düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların düzenleme ortaklık payı alınanlarından, bu düzenleme sebebiyle ayrıca değerlendirme resmi alınmaz.

          Üzerinde bina bulunan hisseli parsellerde, şüyulanma sadece zemine ait olup, şüyuun giderilmesinde bina bedeli ayrıca dikkate alınır.

          Düzenleme sırasında, plan ve mevzuata göre muhafazasında mahzur bulunmayan bir yapı, ancak bir imar parseli içinde bırakılabilir. Tamamının veya bir kısmının plan ve mevzuat hükümlerine göre muhafazası mümkün görülemeyen yapılar ise, birden fazla imar parseline de rastlayabilir. Hisseli bir veya birkaç parsel üzerinde kalan yapıların bedelleri, ilgili parsel sahiplerince yapı sahibine ödenmedikçe ve aralarında başka bir anlaşma temin edilmedikçe veya şüyuu giderilmedikçe bu yapıların eski sahipleri tarafından kullanılmasına devam olunur.

          Bu maddede belirtilen kamu hizmetlerine ayrılan yerlere rastlayan yapılar, belediye veya valilikçe kamulaştırılmadıkça yıktırılamaz.

          Düzenlenmiş arsalarda bulunan yapılara, ilgili parsel sahiplerinin muvafakatları olmadığı veya plan ve mevzuat hükümlerine göre mahzur bulunduğu takdirde, küçük ölçüdeki zaruri tamirler dışında ilave, değişiklik ve esaslı tamir izni verilemez. Düzenlemeye tabi tutulması gerektiği halde, bu madde hükümlerinin tatbiki mümkün olmayan hallerde imar planı ve yönetmelik hükümlerine göre müstakil inşaata elverişli olan kadastral parsellere plana göre inşaat  ruhsatı verilebilir. Bu maddenin tatbikinde belediye veya valilik, ödeyecekleri kamulaştırma bedeli yerine ilgililerin muvafakatı halinde kamulaştırılması gereken yerlerine karşılık, plan ve mevzuat hükümlerine göre yapı yapılması mümkün olan belediye veya valiliğe ait sahalardan yer verebilirler.

          Veraset yolu ile intikal eden, bu Kanun hükümlerine göre şüyulandırılan Kat Mülkiyeti Kanunu uygulaması, tarım ve hayvancılık, turizm, sanayi ve depolama amacı için yapılan hisselendirmeler ile cebri icra yolu ile satılanlar hariç imar planı olmayan yerlerde her türlü yapılaşma amacıyla arsa ve parselleri hisselere ayıracak özel parselasyon planları, satış vaadi sözleşmeleri yapılamaz.” hükmüne yer verilmiştir.

          Olayda, davalı idarece 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 18. madde uygulaması yapıldıktan sonra davacıya ait binanın yine 18. maddede düzenlenen usule uygun olarak bedeli ödenmeden yıkıldığı anlaşılmaktadır.

Bu durumda açılan davanın, idarenin plan ve proje kapsamında yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak kurulmuş bir işleme karşı ya da bu nitelikteki işlem ve eyleminden doğan zararların tazminine yönelik olarak 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2/1. maddesinde belirtilen dava türlerinden olması nedenleriyle uyuşmazlığın idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmaktadır.

Açıklanan nedenlerle; Kayseri 2. İdare Mahkemesinin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç      : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Kayseri 2. İdare Mahkemesinin 06.11.2012 gün ve E:2011/21 K:2012/1402 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 09.05.2016 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN

 

 

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi