10. Hukuk Dairesi 2019/183 E. , 2019/4829 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava ve birleşen dava, 04.01.2006 tarihinde geçirdiği iş kazası sonucu sigortalıya bağlanan gelir ve tedavi masraflarından oluşan kurum zararının 506 sayılı Kanunun 26. maddesi uyarınca rücuan tazmini istemine ilişkindir.
Mahkemece, uyulan bozma ilamı sonrasında ilamında belirtildiği şekilde davanın davalı ... yönünden husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı ... yönünden kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum ile davalı ... vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak yine, o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu; mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince; sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde, ikinci bir bozma kararı verilememektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı kararı).
Önceki bozma ilâmında "Davalı ..., inşaatın müteahhiti olmadığını, inşaatın SS ... Konut Yapı Kooperatifi tarafından yapıldığını, kendisinin kooperatif üyesi ve yöneticisi olduğunu, kendisinin dışında iki kooperatif yöneticisi daha bulunduğunu savunmuş, savcılık ifadesinde ise; kooperatif başkanı olduğunu beyan etmiştir... Mahkemece, kazanın meydana geldiği inşaatın müteahhitinin kim olduğu, varsa, müteahhitlik sözleşmeleri de getirilmek ve tüm dosya kapsamı da gözetilerek, davalı ..."ın müteahhit mi yoksa, kooperatif başkanı sıfatına mı sahip olduğunu ve buna göre tarafların kusur durumlarını irdeleyen, konusunda ve işçi sağlığı ve iş güvenliği alanında uzman bilirkişilerden, yeniden kusur raporu alınmalıdır." şeklinde detaylı ve yol gösterici açıklama yapılarak karar bozulmuştur.
Bozma ilamına uyulmasına rağmen bozma gereği mahkemece tam olarak yerine getirilmemiştir. Eldeki davada, ... sitesinin asansör montaj işini üstlenen davalı ..."a ait işyerinde işçi olarak çalışan sigortalı, güvenlik sacı kaplaması işinde, asansörden inmek isterken, kat ile asansör kabini arasında sıkışarak yaralanmış, Mahkemece, bozma sonrası yapılan yargılama neticesinde hükme esas alınan 23.07.2018 günlü kusur raporunda, asıl işveren sıfatıyla ... Konut Yapı Kooperatifi"nin %30, alt yüklenici ... Asansör) %50, sigortalının ise % 20 kusurlu olduğu belirtilmiş, Mahkemece, davalı ..."in kooperatifin yönetim kurulu üyesi olduğu, kendisinin tek başına şahsen sorumlu olmadığı, tespit edilen kusurdan kooperatifin sorumlu olduğu, kusurunun bulunmadığı belirtilerek kooperatifin asıl işverenlik durumu irdelenmeksizin %80 kusur üzerinden taleple bağlı kalınarak davanın ... yönünden kabulüne karar verildiği; davanın davalı ... yönünden reddine karar verilmişse de davalının işveren vekilliği sıfatının bulunup bulunmadığı irdelenmeden, yalnızca yönetim kurulu başkanlığı sıfatı yönünden değerlendirme yapılarak hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.
Bu bakımdan öncelikle işveren vekili ile ilgili hükümlere değinmek gerekmektedir. İşveren vekili, 506 sayılı Kanunun 4"üncü maddesinde, “İşveren nam ve hesabına işin yönetimi görevini yapan kimseler, "İşveren vekilidir.” şeklinde tanımlanmış, anılan maddenin devamındaki, “Bu kanunda geçen işveren deyimi işveren vekilini de kapsar. İşveren vekili, bu Kanunda belirtilen yükümlülüklerinden dolayı aynen işveren gibi sorumludur.” hükmü ile işveren vekilinin sorumluluğunun kapsamı belirlenmiştir.
Somut olaya dönüldüğünde, eldeki davada Mahkemece yapılması gereken iş, kooperatifin asıl işverenlik durumunun irdelenmesi ile kooperatifin asıl işveren olduğunun belirlenmesi halinde, yönetim kurulu başkanı olan davalı ..."in işveren vekili sıfatıyla iş kazasının meydana gelmesinde şahsi sorumluluğu bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davacı Kurum ile davalı ... vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan ..."a iadesine, 28.05.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.