Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/183
Karar No: 2019/4829
Karar Tarihi: 28.05.2019

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2019/183 Esas 2019/4829 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Mahkeme, iş kazasında sigortalıya bağlanan gelir ve tedavi masraflarından oluşan kurum zararının rücuan tazmini istemiyle ilgili dava ve birleşen davada, davalı kooperatif ile asansör montaj işini üstlenen alt yüklenici arasındaki husumet yokluğu nedeniyle davalı kooperatife dava açılamayacağına karar verdi. Ancak, Yargıtay'ın bozma kararı sonrası yapılan yargılamada kusur oranları belirlendi ve kooperatifin asıl işveren olduğu belirlenerek, yönetim kurulu başkanı olan davalı işveren vekili sıfatıyla iş kazasında şahsi sorumluluğu olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiği açıklandı. Mahkemenin yanılgılı bir şekilde bu değerlendirmeyi yapmadığı ve kararında usul ve yasaya aykırı davrandığı gerekçesiyle hüküm bozuldu. Kararda ilgili kanun maddeleri ise 506 sayılı Kanunun 4 ve 26. maddeleri olarak belirtildi.
10. Hukuk Dairesi         2019/183 E.  ,  2019/4829 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :İş Mahkemesi

    Dava ve birleşen dava, 04.01.2006 tarihinde geçirdiği iş kazası sonucu sigortalıya bağlanan gelir ve tedavi masraflarından oluşan kurum zararının 506 sayılı Kanunun 26. maddesi uyarınca rücuan tazmini istemine ilişkindir.
    Mahkemece, uyulan bozma ilamı sonrasında ilamında belirtildiği şekilde davanın davalı ... yönünden husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı ... yönünden kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmün, davacı Kurum ile davalı ... vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak yine, o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu; mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince; sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde, ikinci bir bozma kararı verilememektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı kararı).
    Önceki bozma ilâmında "Davalı ..., inşaatın müteahhiti olmadığını, inşaatın SS ... Konut Yapı Kooperatifi tarafından yapıldığını, kendisinin kooperatif üyesi ve yöneticisi olduğunu, kendisinin dışında iki kooperatif yöneticisi daha bulunduğunu savunmuş, savcılık ifadesinde ise; kooperatif başkanı olduğunu beyan etmiştir... Mahkemece, kazanın meydana geldiği inşaatın müteahhitinin kim olduğu, varsa, müteahhitlik sözleşmeleri de getirilmek ve tüm dosya kapsamı da gözetilerek, davalı ..."ın müteahhit mi yoksa, kooperatif başkanı sıfatına mı sahip olduğunu ve buna göre tarafların kusur durumlarını irdeleyen, konusunda ve işçi sağlığı ve iş güvenliği alanında uzman bilirkişilerden, yeniden kusur raporu alınmalıdır." şeklinde detaylı ve yol gösterici açıklama yapılarak karar bozulmuştur.
    Bozma ilamına uyulmasına rağmen bozma gereği mahkemece tam olarak yerine getirilmemiştir. Eldeki davada, ... sitesinin asansör montaj işini üstlenen davalı ..."a ait işyerinde işçi olarak çalışan sigortalı, güvenlik sacı kaplaması işinde, asansörden inmek isterken, kat ile asansör kabini arasında sıkışarak yaralanmış, Mahkemece, bozma sonrası yapılan yargılama neticesinde hükme esas alınan 23.07.2018 günlü kusur raporunda, asıl işveren sıfatıyla ... Konut Yapı Kooperatifi"nin %30, alt yüklenici ... Asansör) %50, sigortalının ise % 20 kusurlu olduğu belirtilmiş, Mahkemece, davalı ..."in kooperatifin yönetim kurulu üyesi olduğu, kendisinin tek başına şahsen sorumlu olmadığı, tespit edilen kusurdan kooperatifin sorumlu olduğu, kusurunun bulunmadığı belirtilerek kooperatifin asıl işverenlik durumu irdelenmeksizin %80 kusur üzerinden taleple bağlı kalınarak davanın ... yönünden kabulüne karar verildiği; davanın davalı ... yönünden reddine karar verilmişse de davalının işveren vekilliği sıfatının bulunup bulunmadığı irdelenmeden, yalnızca yönetim kurulu başkanlığı sıfatı yönünden değerlendirme yapılarak hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.
    Bu bakımdan öncelikle işveren vekili ile ilgili hükümlere değinmek gerekmektedir. İşveren vekili, 506 sayılı Kanunun 4"üncü maddesinde, “İşveren nam ve hesabına işin yönetimi görevini yapan kimseler, "İşveren vekilidir.” şeklinde tanımlanmış, anılan maddenin devamındaki, “Bu kanunda geçen işveren deyimi işveren vekilini de kapsar. İşveren vekili, bu Kanunda belirtilen yükümlülüklerinden dolayı aynen işveren gibi sorumludur.” hükmü ile işveren vekilinin sorumluluğunun kapsamı belirlenmiştir.
    Somut olaya dönüldüğünde, eldeki davada Mahkemece yapılması gereken iş, kooperatifin asıl işverenlik durumunun irdelenmesi ile kooperatifin asıl işveren olduğunun belirlenmesi halinde, yönetim kurulu başkanı olan davalı ..."in işveren vekili sıfatıyla iş kazasının meydana gelmesinde şahsi sorumluluğu bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesidir.
    Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O hâlde, davacı Kurum ile davalı ... vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan ..."a iadesine, 28.05.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi