15. Hukuk Dairesi 2012/2630 E. , 2013/1775 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Hakimliği
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiş davacı vekili tarafından duruşma istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı vekili Avukat ... ile davalı vekili Avukat ... geldi. Temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklandığı ileri sürülen alacağın tahsili için yapılan icra takibi nedeniyle borçlu bulunulmadığının tesbiti istemine ilişkindir. Davanın reddine dair verilen karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle husumet ve hakdüşürücü süre itirazlarının yerinde bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2- Davacının temyiz itirazlarına gelince;
Davalı tarafından davacı iş sahibi aleyhine Tekirdağ 1.İcra Müdürlüğü"nün 2009/7288 sayılı dosyasında 42.000,00 TL asıl alacak, 22.680,00 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 64.680,00 TL"nin tahsili için ilamsız icra takibi yapılmış ve itirazsız kesinleşmiştir. Davacı, davasında davalı ile eser sözleşmesi ilişkisi bulunmadığı, sigortalı işçileri olup ücretini ödediğini iddia etmektedir. Davalı da önceki taşeronun işçisi olarak çalışmakta iken onun işi bırakması üzerine davacının talebiyle sözlü anlaşma uyarınca tesbit dosyasındaki işleri yaptığını, alacaklı olduğunu ileri sürmüştür. Davacı akdî ilişkiyi inkâr ettiğine göre, alacağın miktara göre, işin yapıldığı ileri sürülen tarih ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 1086 Sayılı HUMK"nın 288 ve devamı maddeleri gereğince akdî ilişkinin varlığının, bunu ileri süren davalı yanca yasal delillerle kanıtlanması zorunludur. Davalı tarafça akdî ilişkinin varlığını ispata elverişli, yasal delil ibraz edilmemiştir. Ancak cevap dilekçesinin kanıtlar bölümünde "her türlü yasal kanıt" denilmek suretiyle yemin deliline de dayanılmıştır.
Bu durumda mahkemece ispat külfeti kendisine düşen davalıya akdî ilişkinin varlığı konusunda davacıya yemin yöneltme hakkının bulunduğu hatırlatılarak akdî ilişkinin varlığının bu şekilde belirlenmesi halinde gerekirse mahallinde keşif de yapılmak suretiyle davalının
yaptığını ileri sürdüğü işlerin 818 Sayılı Borçlar Kanunu"nun 366. maddesi hükmünce yapıldığı yıl mahalli piyasa rayiçleri ile bedeli tesbit ettirilip sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, ispat külfeti konusunda yanılgıya düşülerek eksik inceleme ve yanlış değerlendirme ile davanın reddi doğru olmadığı gibi temerrüt ihtarı bulunmadığı ve kesin vade de olmadığı halde işlemiş faizi de kapsayacak şekilde takibin devamı sonucunu doğuracak red kararı verilmesi de usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.
3-Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince;
İİK"nın 72/III. maddesine göre ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesine karar verildiği ve tedbir uygulanmış olduğuna göre, dava reddedildiği halde İİK"nın 72/IV. maddesi hükmünce davalı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken bu konuda olumlu-olumsuz karar verilmemiş olması da isabetsiz olmuştur.
Kararın belirtilen sebeplerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte yazılı nedenlerle davalının husumet ve hak düşürücü süreye yönelik diğer temyiz itirazlarının reddine, diğer bentler uyarınca tarafların temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün 2. bent gereğince davacı, 3. bente göre davalı yararına BOZULMASINA, 990,00"er TL duruşma vekâlet ücretinin taraflardan ayrı ayrı alınarak Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunan diğer tarafa verilmesine, ödedikleri temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz eden taraflara geri verilmesine, 14.03.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.