Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/10495
Karar No: 2018/13503
Karar Tarihi: 15.10.2018

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2015/10495 Esas 2018/13503 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2015/10495 E.  ,  2018/13503 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ



    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, mülk aidiyetinin tespiti ve taşınmaz üzerine davalının ........u nedeniyle konan hacizlerin fekki davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;


    -KARAR-

    Dava, ........ (yanılma) ve hile (aldatma) hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil, mülkiyetin aidiyetinin tespiti ve taşınmaz üzerine davalının ........u nedeniyle konan hacizlerin fekki isteklerine ilişkindir.
    Davacı; davalılardan ..."ten dava konusu 6 nolu bağımsız bölümün tamamını satın alarak, 3 yılı aşkın süredir kullandığını, çekişmeli taşınmazın arsa payı 55/269 olmasına rağmen davalının 30/269 pay olduğu şeklinde kendisini ........ya düşürerek tapuda devir yaptığını, kalan 25/269 payını kendi üzerinde bıraktığını, sonrasında davalı ..."in 3. şahıslara olan borçlarından dolayı kalan pay üzerine haciz uygulandığını ileri sürerek, davalı ..."in çekişmeli taşınmaz üzerinde kalan 25/269 payının iptali ile adına tesciline, taşınmazın mülkiyetinin kendisine ait olduğunun tespitine, çekişmeli taşınmaz üzerindeki haciz işlemlerinin fekkine, olmazsa haciz nedeniyle uğrayacağı zararı karşılamak üzere şimdilik 50.000 TL"nin davalı ...’ten tahsiline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı ........ Ltd.Şti. ve ............ Ltd.Şti., görev ve zamanaşımı itirazında bulunarak davanın reddini savunmuş, Davalı ........ Ltd.Şti., davacı ile davalı ...’in birlikte hareket etmiş olabileceklerini belirterek davanın reddini savunmuş, diğer davalı ..., husumet itirazıyla birlikte tapu siciline güvenerek taşınmaza haciz konulduğunu belirterek davanın reddini savunmuş, diğer davalılar davaya cevap vermemişlerdir.
    Mahkemece, tapu iptali ve tescil isteminin ispatlanamadığından reddine, mülkiyetin aidiyeti talebinin hukuki yarar yokluğundan reddine, bu istekler reddolunduğunda taşınmaz üzerindeki hacizlerin fekki ve tazminat isteklerinin de reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davalılardan ...’in maliki olduğu 230 ada 2 parsel sayılı taşınmazdaki 55/269 arsa paylı 6 nolu bağımsız bölümün 30/269 payını 16.01.2008 tarihinde davacıya satış suretiyle temlik ettiği anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere, "hile"(aldatma); genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten ........lı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan ........lı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. ........da yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun(TBK) 36/1. (818 sayılı Borçlar Kanunu"nun(BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı gibi; taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse, yanılma(........) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
    Diğer taraftan, sözleşmenin konusu, niteliği ve ödenecek miktar gibi hususlarda dikkatsizliği veya bilgisizliği sonucu gerçek iradesine uymayan beyanda bulunmak suretiyle esaslı ........ya düşen tarafın sözleşme ile bağlı sayılamayacağı kuşkusuzdur. Hemen belirtmek gerekir ki, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nda(TBK) tıpkı 818 sayılı Borçlar Kanunu(BK) gibi esaslı ........nın (yanılmanın) tanımı yapılmamış, 31 ve 32. maddelerde sınırlayıcı olmamak üzere örnekler gösterilmiştir. Kısaca, iç irade ile açıklanan irade arasındaki bilmeyerek yapılan uyumsuzluk olarak tanımlanan ........nın(yanılmanın) esaslı kabul edilebilmesi için uygulamada ve bilimsel alanda ortaklaşa benimsendiği gibi, girişilen taahhüdün başlıca sebebini teşkil etmesi, daha açık söyleyişle hem yanılgıya düşen taraf yönünden(sübjektif unsur) hem de iş hayatındaki dürüstlük kuralları (objektif unsur) açısından ........ya düşülmese idi böyle bir sözleşmenin hiç veya açıklanan biçimde yapılmayacağının ispatlanması zorunludur.
    Bu koşulların varlığı halinde ........ya düşen taraf, isterse iptal hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırılabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir. Yeter ki ........nın ileri sürülmesi TBK"nin 35. (BK"nin 25.) ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun(TMK) 2. maddesinde hükme bağlanan dürüstlük kuralına aykırı olmasın.
    Hemen belirtmek gerekir ki, sözleşme yapılırken ........ya düşen tarafın kusurlu bulunması sözleşmenin iptaline engel değildir. Ne var ki, TBK"nin 35. (BK"nin 26.) maddesinde öngörüldüğü gibi ........yı bilmeyen veya bilecek durumda bulunmayan ve kusursuz olan karşı tarafın menfi, gerektiğinde müspet zararının ödenmesi gerekir.
    Öte yandan, ........ ve hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiçbir şekle bağlı değildir. ........ ve hilenin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde, sözleşmenin karşı tarafına yöneltilecek tek taraflı bir irade açıklaması ile bildirilebileceği gibi def"i veya dava yoluyla da kullanılabilir.
    Somut olaya gelince; ........ ve hile iddiası bakımından yapılan araştırma, inceleme ve değerlendirmenin hüküm kurmaya yeterli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.
    Diğer taraftan, yetkili makamlar tarafından bir takım hukukî işlemlerin, bunların hukukî sonuçlarından etkilenmeleri amaçlanan kimselere kanuna uygun şekilde bildirimi ve bu bildirimin de usulünce yapıldığının belgelenmesi olarak tanımlanan tebligat, Anayasa ile güvence altına alınan iddia ve savunma hakkının, daha da özelde hukukî dinlenilme hakkının tam olarak kullanılması ve bu suretle adil bir yargılamanın yapılmasını sağlayan çok önemli bir araçtır.
    Mahkeme iki tarafa eşit şekilde hukukî dinlenilme hakkı tanıyarak hükmünü vermelidir. Taraflara hukukî dinlenilme hakkı verilmesi anayasal bir haktır. 1982 Anayasası"nın 36. maddesine göre teminat altına alınan iddia ve savunma hakkı ile adil yargılanma hakkı, hukukî dinlenilme hakkını da içermektedir. Yine İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi"nde de hukukî dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır. Bu hakka, tarafın hâkime meramını anlatma hakkı ya da iddia ve savunma hakkı da denilmektedir.
    Ancak, hukukî dinlenilme hakkı, bu ifadeleri de kapsayan daha geniş bir anlama sahiptir.
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 27. maddesinde: "(I) Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. (2) Bu hak; a) Yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, b) Açıklama ve ispat hakkını, c) Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini, içerir". hükmü düzenlenmiştir.
    Hukukî dinlenilme hakkı, Anayasa’nın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. Zira, insan onurunun yargılamadaki zorunlu bir sonucu olarak, yargılama süjelerinin, yargılamada şeklen yer almaları dışında, tam olarak bilgi sahibi olmaları, kendilerini ilgilendiren yargılama konusunda açıklama ve ispat haklarını tam ve eşit olarak kullanmaları ve yargı organlarının da bu açıklamaları dikkate alarak gereği gibi değerlendirme yapıp karar vermesi gerekir.
    Ne var ki, dava dilekçesi ile yargılama sırasında yapılan diğer bildirimlerin davalılardan ............ San. ve Tic. Ltd. Şti. usulüne uygun olarak tebliğ edildiğini söyleyebilme olanağı yoktur.
    Şöyle ki; dava dilekçesinde ........ Tesisat isimli şirket ile diğer davalı ...’in vekilinin Av. ... olduğu ileri sürülerek dava açılmış ve dava dilekçesi de Av. ...’e tebliğ edilmiş ise de, Av. ... tarafından dosyaya ibraz edilen vekaletnamede yalnızca davalı ... vekili olduğu, yine Av. ... tarafından dosyaya ibraz edilen dava ve bilirkişi raporlarına karşı beyanlarını içeren tarihsiz dilekçede de, yalnızca davalı ... vekili olduğunu bildirdiği anlaşılmaktadır.
    Hâl böyle olunca, öncelikle dava dilekçesinin usulüne uygun şekilde davalı ............n San. ve Tic. Ltd. Şti.’ne tebliğ edilmesi, anılan davalıya beyan ve itirazlarını sunabilmesi açısından imkan tanınması, bildirdiği delillerin toplanması, diğer taraftan da; ........ ve hile iddiası yönünden davacının bildirdiği tüm delillerin toplanması, taraf tanıklarının dinlenmesi, öncelikle davanın hak düşürücü süre içinde açılıp açılmadığının belirlenmesi, anılan sürede açıldığına kanaat getirilir ise, yukarıda belirtilen ilkeler ve olgular doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılması, toplanacak delillerin toplanan delillerle birlikte değerlendirilerek varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli olmamıştır.
    Davacının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 15.10.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi