22. Hukuk Dairesi 2017/11694 E. , 2018/7055 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; davacının, davalı işletmenin Gaziemir"deki işyerinde 01.06.2009 tarihinde çalışmaya başladığını, davacı ile aynı pozisyonda 10 işçi çalıştığını, 7 kişi için işveren tarafından servis temin edildiğini, servis kullanmayan Güzelbahçe ve Narlıdere’den gelen 2 çalışanın da yol ücretinin karşılandığını, kendisine servis temin edilmediğini, yol ücreti ödenmediğini bu şekilde ayrımcılık yapılması sebebi ile iş sözleşmesini haklı nedenle fesih ettiğini belirterek kıdem tazminatı, yol masrafı alacağı ve ayrımcılık tazminatı talebinde bulunmuştur.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, 2010 yılı Ağustos ayına kadar şirkette personel servisi ve yol yardımı uygulamaları bulunmadığını, şirketin hizmet binasını Alsancak’tan Gaziemir’e taşıması sebebiyle 2010 yılı Ağustos ayı itibariyle İzmir Belediye il sınırları dahilinde genel bir personel servisi uygulaması başladığını, İzmir Belediye İl sınırları dahilinde personellerin işe gidip gelmeleri hususunda hizmet verdiğini, güzergahlara uygun servis kullanıldığını, İzmir belediye il sınırları içerisinde kalan Güzelbahçe ve Narlıdere"den gelen çalışanlar için yol ücreti ödemesi teklif edildiğini, davacının 2010 Ağustos ayından beri Gaziemir" deki şirkete servis ile gelip gittiğini, 10.08.2012 tarihinde ise Aydın ili Kuşadası ilçesine taşındığını, adres değişikliğini bildirdiğini, yol yardımı ve servis temini hususunda eşit davranma yükümlülüğüne aykırı bir durum olmadığını, davacının kendi iradesi ile servis temin edilen İzmir Belediyesi İl sınırları dışına taşınmasına dayalı olarak yol yardımı yapılmadığını bu nedenle davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında iş sözleşmesinin feshi neticesinde davacının kıdem tazminatı almayı hak edip etmediği uyuşmazlık konusudur.
Somut olayda; davacı, davalıya ait işyerinde diğer çalışanların servisten yararlandırıldığını, servisten yararlanmayanlara ise yol ücreti ödendiğini bu nedenle işyerinde ayrımcılık yapıldığını belirterek iş akdini haklı nedenle feshetmiş ve kıdem tazminatı talebinde bulunmuştur.
Davacının iş akdinin feshi yoluna gitmeden önce davalı işverene başvurarak yol ücreti talebinde bulunduğuna ilişkin dosyada herhangi bir belge bulunmamaktadır. Bu nedenle davacının feshinde haklı olduğundan söz edilemez. Mahkemece davacının kıdem tazminatı talebinin reddi gerekirken hatalı değerlendirme ile kabulüne karar verilmesi bozma nedenidir.
Diğer yandan, davalı işyerinin Gaziemir" e taşındıktan sonra davalı şirkette servis imkanının uygulama haline geldiği, davacının da Kuşadası" na taşınmadan önce servis uygulamasından yararlandığı, davalı şirketin servis güzergahında oturmayan iki çalışanına yol ücreti ödediği anlaşılmaktadır. Bu nedenle işyerinde uygulama haline gelen yol ücretinin diğer işçilere ödenen ücret tutarında hesaplanarak hüküm altına alınması isabetli olmuştur.
3-Taraflar arasındaki diğer bir uyuşmazlık da ayrımcılık tazminatı talebine ilişkindir.
Uyuşmazlık işverenin eşit davranma borcuna aykırı davranıp davranmadığı ve bunun sonuçları noktasında toplanmaktadır.
Eşit davranma ilkesi tüm hukuk alanında geçerli olup, iş hukuku bakımından işverene işyerinde çalışan işçiler arasında haklı ve objektif bir neden olmadıkça farklı davranmama borcu yüklemektedir. Bu bakımdan işverenin yönetim hakkı sınırlandırılmış durumdadır. Başka bir ifadeyle işverenin ayrım yapma yasağı işyerinde çalışan işçiler arasında keyfi biçimde ayrım yapılmasını yasaklamaktadır. Bununla birlikte eşit davranma borcu tüm işçilerin hiçbir farklılık gözetilmeksizin aynı duruma getirilmesini gerektirmeyip, eşit durumdaki işçilerin farklı işleme tabi tutulmasını önlemeyi amaç edinmiştir.
“Eşitlik İlkesi” en temel anlamda T.C. Anayasasının 10 uncu ve 55 inci maddelerinde ifade edilmiş, 10 uncu maddede “Herkes, dil, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir” kuralına yer verilmiştir. 55 inci maddenin kenar başlığı ise “Ücrette Adalet Sağlanması” şeklindedir.
Bundan başka eşit davranma ilkesi, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Avrupa Sosyal Şartı, Avrupa Ekonomik Topluluğu Andlaşması, Uluslararası Çalışma Örgütünün Sözleşme ve Tavsiye Kararlarında da çeşitli biçimlerde ele alınmıştır.
İstihdam ve Meslek Konularında Kadın ve Erkeğe Eşit Muamele ve Fırsat Eşitliği İlkesinin Uygulanmasına Dair 5 Temmuz 2006 tarihli Avrupa Parlamentosu ve Konseyinin 2006/54/EC Sayılı Direktifinin “Analık (Doğum) İzninden Dönüş” başlıklı 15 inci maddesinde, “doğum iznindeki bir kadının, doğum izninin bitiminden sonra işine veya eşdeğer bir pozisyona kendisi için daha dezavantajlı olmayan koşul ve şartlarda geri dönmeye ve çalışma koşullarında yokluğu sırasında yararlanmış olacağı her türlü iyileştirmeden yararlanmaya hakkı vardır” şeklinde kurala yer verilerek, doğum iznini kullanan kadın işçi yönünden işverenin eşit davranma borcuna vurgu yapılmıştır.
4857 sayılı İş Kanunu sistematiğinde, eşit davranma borcu, işverenin genel anlamda borçları arasında yerini almıştır. Buna karşın eşitlik ilkesini düzenleyen 5 inci maddede, her durumda mutlak bir eşit davranma borcu düzenlenmiş değildir. Belli bazı durumlarda işverenin eşit davranma borcunun varlığından söz edilmiştir. Dairemiz kararlarında “ esaslı nedenler olmadıkça” ve “biyolojik veya işin niteliğine ilişkin sebepler zorunlu kılmadıkça” bu yükümlülüğün bulunmadığı vurgulanmıştır.
İşverence, işçiler arasında farklı uygulamaya gidilmesi yönünden nesnel nedenlerin varlığı halinde eşit işlem borcuna aykırılıktan söz edilemez.
4857 sayılı Yasanın 5. maddesinin ilk fıkrasında, dil, ırk, cinsiyet, siyasal düşünce, felsefi inanç, din ve mezhep gibi sebeplere dayalı ayrım yasağı getirilmiştir. Belirtilen bu hususların tamamının mutlak ayrım yasağı kapsamında ele alınması gerekir. Eşit davranma ilkesinin uygulanabilmesi için aynı işyerinin işçileri olma, işyerinde topluluk bulunması, kolektif uygulamanın varlığı, zamanda birlik ve iş sözleşmesiyle çalışmak koşulları gerekmektedir.
Yasanın 5. maddesinin ikinci fıkrasında tam süreli - kısmî süreli işçi ile belirli süreli - belirsiz süreli işçi arasında farklı işlem yapma yasağı öngörülmüş, üçüncü fıkrada ise cinsiyet ve gebelik sebebiyle ayrım yasağı düzenlenmiş ve bu durumda olan işçiler bakımından iş sözleşmesinin sona ermesinde de işverenin eşit davranma borcu vurgulanmıştır. Bununla birlikte, işverenin işin niteliği ile biyolojik nedenlerle faklı davranabileceği bahsi geçen hükümde açıklanmıştır.
Yine değinilen maddenin dördüncü ve beşinci fıkralarında, işverenin ücret ödeme borcunun ifası sırasında ayrım yapamayacağından söz edilmektedir. Burada sözü edilen ücretin genel anlamda ücret olduğu ve ücretin dışında kalan ikramiye, prim v.b. ödemeleri de kapsadığı açıktır.
Bundan başka 4857 sayılı Kanun"un 18. maddesinin üçüncü fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde sözü edilen sendikal nedenlere dayalı ayrım yasağı da mutlak ayrım yasağı kapsamında değerlendirilmelidir. Yasanın 5. maddesiyle 18. maddesinin üçüncü fıkrasında sayılan haller sınırlayıcı olarak düzenlenmiş değildir. İşçinin işyerinde olumsuzluklara yol açmayan cinsel tercihi sebebiyle ayrım yasağı da buna eklenebilir. Yine siyasî sebepler ve dünya görüşü gibi unsurları esas alan bir ayrımcılık da korunmamalıdır.
Eşit davranma borcuna aykırılığı ispat yükü işçide olmakla birlikte, anılan maddenin son fıkrasında yer alan düzenlemeye göre işçi ihlalin varlığını güçlü biçimde gösteren bir delil ileri sürdüğünde aksi işveren tarafından ispatlanmalıdır.
Somut olayın özelliklerine bakıldığında yukarıda sayılan şartlar oluşmadığından, eşit davranmamanın dil, din, ırk, mezhep, cinsiyet, siyasal düşünce, felsefi inanç, vb. sebeplere dayalı olduğu iddia ve ispat edilemediğinden şartları oluşmayan ayrımcılık tazminatının reddi yerine kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 19.03.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.