23. Hukuk Dairesi 2015/7901 E. , 2016/5404 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Davacılar tarafından açılan iflasın ertelenmesi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde müdahiller .... vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacılar vekili, müvekkili şirketlerin, yatak ve mobilya aksesuarlarının üretimi ve satışında faaliyet gösteren grup şirketleri olduklarını, 2011 yılının başında ortaya çıkan ve “.... olarak nitelendirilen siyasi olayların, müvekkili şirketlerin ihracat yaptığı ülkeleri olumsuz yönde etkilediğini, ihracatın durma noktasına geldiğini, alacakların büyük oranda tahsil edilemediğini, yeni sparişler alınamadığını, zamanla şirketlerin borca batık duruma düştüklerini, sunulan iyileştirme projesinin uygulanması halinde borca batıklıktan kurtulmalarının mümkün olacağını ileri sürerek, davacı şirketlerin iflaslarının bir yıl süre ile ertelenmesini talep ve dava etmiştir.
Müdahil vekilleri davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, dosya kapsamına göre, davacı şirketlerin borca batık durumda oldukları, her ne kadar bilirkişi raporlarında davacı şirketlerin iyileştirme projelerinin ciddi ve inandırıcı olmadığı belirtilmiş ise de, kayyım raporlarında; protokoller kapsamında ödemelerin aksatılmadan yapıldığının, şirketlerin halen faaliyetlerine devam ettiklerinin, personel ücretlerinin zamanında ödendiğinin ve iyileştirme projesinin başarıya ulaşabilmesinin satışların artmasına bağlı bulunduğunun belirtildiği, iflasın ertelenmesine karar verilmesi halinde şirketlerin borçlarını ödeyebilecekleri ve borca batıklıktan kurtulabilecekleri gerekçesiyle, davanın kabulü ile davacı şirketlerin iflaslarının 06.11.2013 tarihinden itibaren bir yıl süre ile ertelenmesine karar verilmiştir.
Kararı, müdahiller ...vekilleri temyiz etmiştir.
Dava, iflas erteleme istemine ilişkindir.
İflasın ertelenmesi, borca batık durumda bulunan şirket tarafından sunulan; somut öngörüler içeren, ciddi ve inandırıcı bir iyileştirme projesi çerçevesinde bu durumdan kurtulması kuvvetle muhtemel bulunan kooperatiflerle sermaye şirketleri için öngörülmüş bir hukuki korunma yoludur (İİK.m.179). İflasın ertelenebilmesi için şirketin borca batık durumda olması, sunulacak ciddi ve inandırıcı bir iyileştirme projesi kapsamında şirketin mali durumunu düzeltebileceğine dair somut veriler ileri sürmesi ve fevkalade mühletten yararlanmamış olması gerekir (TTK.m.324, İİK.m.179 vd.). Mahkeme, İİK"nın 166/2. maddesine uygun ilan yapmalı, borca batıklığı, TTK’nın 324. maddesinde gösterilen şekilde varlıkların rayiç değerine ve İİK’nın 178/1. madde ve fıkrasında belirtilen alacaklılar
listesinde gösterilenler ile gerçek anlamda tesbit edilebilecek diğer borçların tutarına göre belirlemelidir. Bunun için borçlu şirket tarafından mahkemeye ibraz edilen bilanço ile mali durumun iyileştirilebilmesi amacıyla şirket tarafından bildirilen proje üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, rayiç değerler ve yapılan araştırma ve inceleme sonucu elde edilen gerçekçi verilere göre bilirkişilerce yeniden oluşturulacak şirket bilançosu (borca batıklık bilançosu) da dikkate alınıp bir sonuca gidilmelidir. İflasın ertelenmesinin amacı, borca batık sermaye şirketinin mali durumunu düzelterek borca batıklıktan kurtulmasının sağlanmasıdır. Borca batıklıktan kurtulma ise tüm borçların ödenmesi anlamına gelmeyip, aktifin pasiften fazla olmasını ifade eder. Gerek borca batıklık ve gerek iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olup olmadığı hususunda (muhasebe ve işletme ekonomisi bilgisi özel ve teknik bilgi niteliğinde bulunduğundan ve hâkimin bunları genel ve mesleki bilgisiyle çözmesi beklenemeyeceğinden) HMK’nın 266. maddesinde gösterildiği şekilde bilirkişinin oy ve görüşüne müracaat edilmeli ve bu raporun da hukuka uygunluğunun hakim tarafından denetlenmesi gerekir.
Öte yandan somut verilere dayalı, çelişmeyen öngörüler içeren, özellikle sermaye ve/veya kârlılık artışını netleştiren unsurların varlığının, proje için vazgeçilmez hususlar olduğu gözden kaçırılmamalı; iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olduğunun bu yolla tespiti cihetine gidilmelidir.
Hâkim de bu raporla o konudaki özel ve teknik bilgi ihtiyacını giderebilmeli ve raporun hukuka uygunluğunu denetlemelidir. Projenin ciddi ve inandırıcılığı öncelikle ve özellikle sermaye ve/veya kârlılığın ne şekilde arttırılacağı ve borca batıklıktan kurtulmanın ne şekilde sağlanacağı somut, belgelere dayalı ve gerçekçi bilgi ve öngörülerden yola çıkılarak tespit edilmeli, diğer proje unsurları için de bilimsel veriler değerlendirilmelidir.
Bir sermaye şirketinin borca batıklık bildiriminde bulunarak iflasını istemesi halinde, bu durumun mahkemece re’sen tespiti gerekir. Bu tespitin yapılmasında, davacının sunduğu delillere ek olarak, mahkemece gerekli görülen diğer delillerin toplanması, bu kapsamda ilgisi görülen kamu kurumlarından alınacak bilgiler, yapılacak keşif ve mahkemece atanacak bilirkişilerce düzenlenecek raporlar da değerlendirilmelidir.
Borca batıklığın tespitinde sadece davacının kayıtlarına değil, varlıklarının rayiç değerlerine de özellikle bakılmalı, bu noktada, konusunda uzman bilirkişilerin görüşüne başvurulmalıdır.
Dava teorisindeki genel ilkenin bir istisnası olarak, borca batıklık sadece dava tarihi itibariyle değil, yargılama safhasındaki olumlu veya olumsuz gelişmeler de dikkate alınarak belirlenmelidir.
Davacı şirketlerin borca batık olduğunun doğru olarak tespiti halinde; iyileştirme projesinin, bütüncül bir değerlendirmeyle, TTK"nın 376. maddesi kapsamında nakit sermaye konulması dâhil nesnel ve gerçek kaynakları ve önlemleri içerip içermediği, İİK"nın 179. maddesi anlamında ciddî ve inandırıcı olup olmadığı ve HMK"nın 29. maddesinde açıklanan dürüstlük kuralına uygun davranma yükümlülüğüne ve gerçeğe uygun bir biçimde hazırlanıp, hazırlanmadığı, eş deyişle, iyileştirme projesinde yapılacak olanların tek tek maliyetinin, hangi ekonomik kaynaktan sağlanacağı, her bir proje kaleminin zaman olarak en geç hangi tarihte yapılacağı, yapılacak olanların ayrı ayrı borca batıklık üzerindeki zaman ve oran olarak etkisinin somutlaştırılması ve böylece iyileştirme projesinin neden ciddi ve inandırıcı olduğunun ayrıntılı ve zaman içinde sayısal olarak, denetlenmeye elverişli nitelikte olması gerekmekte olup, bu özellikte olmayan iyileştirme raporlarına ve bunlara dayalı düzenlenen bilirkişi ve kayyım raporlarına göre ne iflasın ertelenmesine karar verilebilir ne de iflas
erteleme talep eden şirket alacaklıları aleyhine sonuç doğuracak şekilde ihtiyati tedbir kararı verilebilir. Açıklanan özellikteki iyileştirme projelerinin sunulması halinde alınacak bilirkişi ve kayyım raporlarından sonra talep halinde ve gerektiğinde, hüküm tarihine kadar sadece gerekli tedbirlere karar verilmeli ve tarihlerine uygun şekilde proje kalemleri yerine getirilmediği takdirde tedbirler kaldırılarak, iflasın ertelenmesi ve ihtiyati tedbir müesseselerinin kötüye kullanılmasının önüne geçilmelidir.
İflas erteleme davalarında, erteleme isteyen davacı şirketin mali durumunun mahkemece, yargılama sonuna kadar incelenmesi ve iyileştirme projesinin uygulanabilir olup olmadığının denetlenmesi gerekir.
Somut olayda; iflas erteleme davası 13.09.2011 tarihinde açılmış, mahkemece 18.10.2011 tarihinde iflas erteleme tedbirlerine hükmedilmiştir. Dosya kapsamından 18.10.2011, 25.11.2011 ve son olarak 19.06.2012 tarihinde bilirkişi raporu alınmış, bu raporlarda şirketlerin durumu 31.07.2011 tarihi itibariyle değerlendirilmiş, bu tarih itibariyle şirketlerin hem kaydi ve hem de rayiç değerlere göre borca batık durumda oldukları açıklanmış ise de, iyileştirme projesinin uygulanabilir olup olmadığı ile ilgili olarak rapor tarihleri itibariyle kanaat verici açıklamalar yapılmamış, özellikle tüm şirketlerin sermaye artışı yoluna gitmesi gerektiği belirtilmiştir. Mahkemece, aradan geçen zaman içerisinde, şirketlerin ekonomik ve mali durumu ile ilgili olarak ne gibi gelişmeler meydana geldiği, son durumda aktif ve pasiflerinin durumu, halen rayiç değerler itibariyle borca batıklığın devam edip etmediği, varsa borca batıklığın ne düzeyde olduğu, iyileştirme projesi kapsamında, nakdi sermaye taahhüdü borcunun yerine getirilip getirilmediği, yapılan sermaye borcu ödemelerinin, kök raporda öngörüldüğü şekilde şirketlere katkı sağlayıp sağlamadığı, iyileştirme projesinde yer alan diğer hususların gerçekleşip gerçekleşmediği, özetle; şirketlerin karar tarihinden hemen önce iflas erteleme koşullarına haiz olup olmadıklarına ilişkin olarak bilirkişi heyetinden yeni bir ek rapor alınmamıştır. Açıklanan konularda, kayyım raporlarında da yeterli açıklamalara yer verilmemiş özellikle, şirketlerin borca batıklıkları sadece kaydi değerlere göre gösterilmiş, rayiç değerler üzerinden borca batıklıkları somut miktarlar verilerek ortaya konmamıştır.
Bu durumda, mahkemece, açıklanan usul ve ilkelere uygun olarak, davacı şirketlerin varlıklarının rayiç değerlerinin ve bu kapsamda borca batıklıklarının ayrı ayrı tespiti, bu koşulun yerine geldiğinin anlaşılması halinde, yargılama süresinde şirketlerin mali durumlarındaki değişimlerde gözetilerek, iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olup olmadığının, somut verilere dayalı olarak, bilimsel şekilde değerlendirilmesi için bilirkişi kurulundan açıklamalı, gerekçeli ve denetime elverişli ek rapor alınması ya da alanında uzman yeni bir bilirkişi heyetinden aynı nitelikte bir rapor alınması, kayyım raporlarının denetlenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, müdahiller.... vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, anılan müdahiller yararına BOZULMASINA, peşin alınan harçların istek halinde temyiz edenlere iadesine, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15.12.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.