11. Hukuk Dairesi 2016/13484 E. , 2018/4895 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 07.06.2016 tarih ve 2012/821-2016/239 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı bankanın çalışanı ... aracılığıyla 2004 yılından 16/08/2011 tarihinde kadar çeşitli bankacılık işlemleri gerçekleştirdiğini, hesaplarında usulsüz işlemler yapıldığını, imzasının taklit edildiğini, davalı bankanın usulsüzlüğü kabul ederek 17.11.2011 tarihinde 132.958.41 TL ve 2.340 USD ödeme yaptığını, ancak gerçek zararının çok altında olduğunu, toplam 144.724.76 TL zararı bulunduğunu, aradaki farkın ödenmesi gerektiğini, davalı bankanın sadece anaparanın bir kısmını ödediğini, ancak faiz yönünden de 37.517.52 TL zararının bulunduğunu, birikimlerini kaybetme korkusu yaşadığını, manevi zararının da bulunduğunu ileri sürerek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 50.000.00 TL manevi zararının ve bakiye 49.283,87 TL maddi zararının 17/11/2011 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, haksız fiilin failinin ... olduğunu, davalı banka tarafından davacıya mevduatın iade edildiği, davacının reeskont faizi talep ettiğini ancak yasal faiz talep edebileceğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının, 17.11.2011 tarihi itibariyle, banka tarafından yapılan ödemeler düşürüldüğünde, bankadan 25.406,88 TL alacaklı bulunduğu, bu alacağa 3.597,19 TL reeskont faizi eklendiğinde davacının alacağının toplam 29.004,07 TL olduğu, dava tarihinden itibaren %16 oranını geçmemek üzere, değişen oranlarda reeskont faizi uygulanması gerektiği, davalının eylemi nedeniyle davacının kişilik haklarının saldırıya uğramadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 29.004,07 TL asıl alacağın dava tarihinden itibaren, %16 oranını geçmemek üzere, değişen oranlarda reeskont faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Dava, haksız fiilden kaynaklanan maddi manevi tazminat istemine ilişkindir. Davacı, davalı bankanın çalışanı tarafından gerçekleştirilen usulsüz işlemler nedeniyle zarara uğradığını ileri sürmüş olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davacı, davalı banka tarafından kendisine 17.11.2011 tarihinde bir miktar ödeme yapıldığını ancak yapılan ödemenin gerçek zararının altında olduğunu, davalı banka çalışanı tarafından uzun bir süre devam eden usulsüz işlemler nedeniyle davalı bankada bulunan parasının değerlendirilememesi nedeniyle uğradığı zararının da tahsilinin gerektiğini belirtmiştir. Dosya kapsamında bulunan 27.01.2016 tarihli bilirkişi raporunda davacının 17.11.2011 tarihi itibariyle 25.406.88 TL bakiye alacaklı olduğu, asıl alacak olan bu miktar için dava tarihine kadar TCMB reeskont faiz oranları üzerinden faiz talep edilebileceği, 3.597.19 TL reeskont faizi ile birlikte toplam 29.004.07 TL alacağının bulunduğu tespit edilmiştir. Mahkemece bilirkişi raporunda yapılan hesaplama sonucu belirlenen miktar uygun görülerek davanın kısmen kabulü ile 29.004.07 TL asıl alacağın dava tarihinden itibaren reeskont faiziyle tahsiline karar verilmiştir.
Davacının parasının değerlendirilememesine yönelik iddiasına istinaden mahkemece hesaplanan miktar davacının munzam zararıdır. Munzam zarar yükümlülüğü, asıl borç ve temerrüt faizi ödeme yükümlülüğünden farklı, temerrüt ile oluşmaya başlayan ve asıl borcun ifasına kadar geçen zaman içinde artarak devam eden, asıl borçtan tamamen bağımsız yeni bir borçtur. Munzam zarar borcunun hukuki nedeni asıl alacağın temerrüde uğramasıdır. Alacağın temerrüde uğraması, esas alacağın kaynaklandığı hukuki işlem ve olaydan ayrı ve farklı bir hukuki sebep teşkil etmektedir. Munzam zarara dayalı talep hakkı, esas itibariyle bir alacak hakkıdır. (Dairemizin 2001/5381 E-2001/8432 K. sayılı kararı) TBK’nın 122. maddesinde düzenlenen munzam (aşkın) zarar, borçlunun mütemerrit olması durumunda, alacaklının, temerrüt faiziyle karşılanmayan ve temerrüt faizini aşan zararıdır ve faizden ayrı talep edilebilir.
Munzam zararın asıl alacağın temerrüdü ile başlaması ve artarak devam etmesi hali, munzam zarar alacağının muacceliyeti ile ilgili olup, munzam zarar borçlusunun temerrüdünün gerçekleşmesi ise muacceliyetten ayrı bir durumdur ve TBK’nın 117. maddesi uyarınca muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtarıyla mutemerrit olur. Somut olayda davacıya ödeme yapılan 17.11.2011 tarihinden dava tarihine kadar reeskont faizi işletilmişse de davalı banka munzam zarar bakımından bu tarihte temerrüde düşürülmemiştir. Buna göre, mahkemece bilirkişi raporunda yapılan hesaplama doğrultusunda, davalı 17.11.2011 tarihinde temerrüde düşürülmemiş olmasına rağmen bu tarihten dava tarihine kadar reeskont faizi işletilmek suretiyle belirlenen miktara hükmedilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 27.06.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.