13. Hukuk Dairesi 2015/22850 E. , 2017/10469 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, annesinden miras olarak kalan hissesini, kendisinden vekaletname alan kardeşi davalı ..."un, oğlu ... ... ... sattığını ve bedelini kendisine ödemediğini belirterek, ıslahen taşınmazın dava tarihi itibariyle rayiç değeri olan 54.471,60TL"nin davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı, davacı kardeşinin dava konusu miras hissesini kendisine sattığını ve devir işlemi yapılabilmesi için vekaletname verdiğini, kendi adına tapu çıkaramayacağı için oğlu adına devir işlemini yaptığını, davacının kendisinden alacaklı olmadığını savunarak, davanın redini dilemiştir.
Mahkemece, davacının davasının kısmen kabulüne, 04/06/2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 1.822,50 TL"nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye talebin reddine, karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacının tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davacı, vekaletin kötüye kullanılması dava sebebine dayanarak, işbu davayı açmış ve davalıdan taşınmazın rayiç bedelini istemiş; davalı, davacı tarafından verilen vekaletnamenin, aslında taraflar arasında yapılan satış sonrası, işlemlerin yapılabilmesi için verildiğini savunmuştur. Mahkemece, her ne kadar, taraflar arasındaki 14.10.2004 tarihli vekaletname geçerli kabul edilerek, değerlendirme yapılmış ise de; dosya kapsamı incelendiğinde, davalının iddiasını, 03.10.2004 tarihli yazılı satış sözleşmesi ile ispat ettiği, bu durumun ülkemizdeki yaygın uygulamayla da örtüştüğü anlaşılmaktadır. Anılan sözleşmeye göre, davacının, davaya konu edilen hissesini davalıya 6.500TL bedel karşılığında sattığı ve parasını aldığı açıktır. Bu durumda artık, davacının daha sonra düzenlenen vekaletnameye dayanarak, davalıdan alacak isteminde bulunmasında dürüstlük görülmemektedir. Medeni Kanun"un 2. maddesinde, "Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.” hükmü düzenlenmiştir. O halde, mahkemece, davacının bu davayı açmasında iyiniyet ve dürüstlüğün olmadığı değerlendirerek, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıdaki 1. bentte açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, aşağıda dökümü yazılı 6,20 TL kalan harcın davacıdan alınmasına, peşin alınan 31,50 harcın istek halinde davalıya iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren ... gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 31/10/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.