20. Hukuk Dairesi 2016/9648 E. , 2018/6084 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar, 02.11.2006 havale tarihli dava dilekçesinde sınırlarını bildirdikleri ... beldesinde bulunan yaklaşık 10316 m² yüzölçümlü taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyedliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararlarına oluştuğunu iddia ederek Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adına tescilini istemişlerdir.
Davalı Hazine vekili, 08.12.2006 havale tarihli cevap dilekçesinde; çekişmeli taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu, imar planı kapsamında bulunduğundan zilyetlikle kazanılamayacağı, dava dışı ... aleyhine 1978 ilâ 1993 yılları arasında ecrimisil tahakkuk ettirildiği ve tahsilinin yapıldığı, yine bu kişi tarafından açılan ... 3. Hukuk Mahkemesinin 1998/370 Esas sayılı dava dosyasında derdest dava bulunduğu savunmasıyla davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile 02.05.2008 tarihli krokide (A1) ile işaretli 4888 m² ve (A2) ile işaretli 4720 m² yüzölçümü ile gösterilen taşınmazların davacılar adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz incelemesi sonrasında Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 26/11/2013 gün ve 2013/9403 – 10763 E.K. sayılı kararı ile “ Mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin yeterli olmadığı bu nedenle, taşınmazın imar planı içine alınıp alınmadığı, alınmış ise imar planının kesinleşme tarihi, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2. madde ve 2/B madde haritaları, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen ... Bakanlığı (... ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç uzman orman mühendisi ve bir fen elemanı yardımıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği, imar planındaki konumu belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı, dava konusu taşınmazın 3116 sayılı Kanuna göre 1942 yılında yapılan orman tahdidi dışında kaldığı belirlendiği takdirde, orman kadastrosunun 4785 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 13.07.1945 tarihinden önce yapılıp kesinleştiğinden, orman sınırı dışında kalan taşınmazların orman niteliği ve hukukî durumunun saptanamayacağına göre, yapılan uygulama sonucu eski tarihli harita ve hava fotoğraflarında orman alanı olarak tesbit edilmesi halinde 4785 sayılı Kanun gözetilerek yapılan orman kadastrosu ile dışarıda bırakılıncaya kadar orman niteliğinde bulunduğu ve zilyetlikle kazanımının mümkün bulunmadığı gözönünde bulundurulmalı ve oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir.” denilmiştir. 2016/9648-2018/6084 Bozma ilamına uyulması sonrasında mahkemece; davanın kabulüne, ... ili ... ilçesi, ... mahallesinde bulunan 27.07.2015 tarihli fen bilirkişisi raporunda (A1) harfi ile gösterilen 4.344,12 m2 ve (A2) harfi ile gösterilen 6.579,18 m2 büyüklüğündeki taşınmazın davacılar adına veraset belgesindeki hisseleri oranında tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 3116 sayılı Kanuna göre 1942 yılında yapılıp kesinleşen orman tahdidi, daha sonra 1976 yılında yapılıp, ekip çalışmaları 23.04.1977, komisyonun itirazların incelenmesine ilişkin çalışmaları da 13.04.1982 tarihinde ilân edilerek kesinleşen aplikasyon ve 1744 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 2. madde uygulaması, 1987 yılında yapılıp dava tarihinden önce kesinleşen aplikasyon, sınırlaması yapılmamış ormanların kadastrosu ve 2896 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 2/B madde uygulaması vardır. Taşınmazların bulunduğu yerde genel arazi kadastrosu işlemi 16.04.1956 - 10.08.1956 tarihleri arasında yapılmış ve sonuçları 14.10.1956 - 14.11.1956 tarihleri arasında ilân edilmiş ve kesinleşmiş, çekişmeli taşınmaz çalılık niteliğiyle tescil harici bırakılmıştır. Kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiştir. Mahkemece fen bilirkişisi raporunda (A1) harfi ile gösterilen 4.344,12 m2 ve (A2) harfi ile gösterilen 6.579,18 m2 büyüklüğündeki taşınmazın davacılar adına veraset belgesindeki hisseleri oranında tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş ise de mahkemenin kabul ve değerlendirmesi hatalı olduğu gibi mahkemece bozma kararına uyulduğu halde, bozma gerekleri de yerine getirilmemiştir. Şöyle ki; mahkemenin 16/11/2013 günlü bozma ilamına konu olan 01/04/2009 gün ve 2006/501-125 sayılı ilk kararında; (A1) ile işaretli 4888 m² ve (A2) ile işaretli 4720 m² yüzölçümü ile gösterilen taşınmazların davacılar adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir. İlk kararın sadece Hazine tarafından temyiz edilmesi nedeniyle, önceki kararla davacı adına tesciline karar verilen bölümler yönünden davalılar yararına usuli kazanılmış hak oluşmuştur. Mahkemece kurulan hükümde, oluşan usulü kazanılmış hak gözetilmeden, (A1) harfi ile gösterilen 4.344,12 m2 ve (A2) harfi ile gösterilen 6.579,18 m2 olmak üzere toplam 10923,30 m2 yüzölçümlü taşınmazın davacılar adına tesciline karar verilmesinde isabet bulunmamaktadır.Bunun yanı sıra; dava, TMK"nın 713. maddesi hükümlerine göre açılmış tescil davası olduğuna göre böyle bir davada aynı Kanunun 713/3. maddesi uyarınca davanın, yasal hasım olan Hazine ve ilgili kamu tüzel kişiliğine birlikte yöneltilmesi zorunludur. Karar tarihinden önce 30.03.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6360 sayılı Kanun gereğince, çekişmeli taşınmazın bulunduğu ... Büyükşehir Belediyesinin sınırları il mülki sınırları olarak belirlenmiş, büyükşehir belediyesi olan illere bağlı ilçelerin mülki sınırları içerisinde yer alan köy ve belde belediyelerinin tüzel kişiliği kaldırılmış, köyler mahalle olarak, belediyeler ise belde ismiyle tek mahalle olarak bağlı bulundukları ilçenin belediyesine katılmıştır. Hal böyle olunca; davalı ... beldesinin tüzel kişiliği kaldırılarak mahalle olarak ... ilçesinin belediyesine katılması nedeniyle davada ... Belediye Başkanlığı ve ... ...Belediye Başkanlığına da husumetin yöneltilmesi ve taraf eksikliğinin giderilmesi için davacı tarafa süre verilmesi gerekirken, taraf teşkili sağlanmadan hüküm kurulması doğru değildir. Ayrıca, uyulan bozma ilamında dava konusu taşınmazın 3116 sayılı Kanuna göre 1942 yılında yapılan orman tahdidi dışında kaldığı belirlendiği takdirde, orman kadastrosunun 4785 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 13.07.1945 tarihinden önce yapılıp kesinleştiğinden, orman sınırı dışında kalan taşınmazların orman niteliği ve hukukî durumu saptanamayacağına göre, taşınmazlar eski tarihli harita ve hava fotoğraflarında orman alanı olarak tesbit edilmesi halinde 4785 sayılı Kanun gözetilerek yapılan orman kadastrosu ile dışarıda bırakılıncaya kadar orman niteliğinde bulunduğu ve zilyetlikle kazanımının mümkün bulunmadığının gözönünde bulundurulması gerektiğine değinilmiş ise de mahkemece taşınmazın tahdit dışında kaldığı belirlemesi sonrasında sadece 1963 ve 1983 tarihli memleket haritalarının değerlendirildiği 2016/9648-2018/6084 orman bilirkişi raporu hükme esas alınmış, hükme esas raporda taşınmazların 1963 tarihli memleket haritasında çalılık olduğu bildirilmiş iken rapor ekinde taşınmazların haritadaki konumu gösterilmemiş, hava fotoğrafı değerlendirmesi yapılmamıştır. Hükme esas raporda taşınmazların bulunduğu yere ait en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları kullanılmadığı ve taşınmazların konumları bildirilmediği için taşınmazların evveliyatının orman olup olmadığı hususunda tereddüt oluşmuştur. Eksik taraf teşkili ve inceleme ile hüküm kurulamaz. Bu nedenlerle; mahkemece öncelikle, ... Belediye Başkanlığı ve ... Büyükşehir Belediye Başkanlığı davaya dahil edilerek husumet yaygınlaştırılmalı, taşınmazların bulunduğu yere ilişkin eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile topoğrafik fotogometri yöntemiyle düzenlenmiş kadastro paftası örneği ilgili yerlerden getirtildikten sonra, önceki bilirkişiler dışında halen ... Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memuru ile yerel ve tespit bilirkişiler eşliğinde yeniden keşif yapılarak çekişmeli taşınmazlar ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle, bu belgelerde taşınmazların ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 Sayılı Yasanın 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak kesinleşmemiş tahdit haritası ile irtibatlı, taşınmazların konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine ablike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazların konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmeli, hava fotoğraflarının stereoskop aleti vasıtasıyla üç boyutlu incelemesi yapılarak taşınmazlar üzerindeki bitki örtüsünü oluşturan unsurlar tek tek sayı olarak tarif edilmeli, ağaçların cinsi, ortalama yaşı, kapalılık oranı, hakim ağaç türü ve kullanım şekli detaylı olarak incelenmeli; taşınmazların yapılan uygulama sonucu eski tarihli harita ve hava fotoğraflarında orman alanı olarak tesbit edilmesi halinde 4785 sayılı Kanun gözetilerek yapılan orman kadastrosu ile dışarıda bırakılıncaya kadar orman niteliğinde bulunduğu ve zilyetlikle kazanımının mümkün bulunmadığı gözönünde bulundurulmalı, komşu parseller hakkında benzer mahiyette görülüp kesinleşen dava dosyaları dikkate alınarak toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilmeli, oluşan usulü kazanılmış hak da gözetilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme, taraf teşkili ve yetersiz bilirkişi raporlarına dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır. Kabule göre de; mahkemece taşınmazların davacılar adına veraset belgesindeki hisseleri oranında tesciline karar verilmiş olup hükmün infaza elverişli olması ve düzenli sicil oluşturulması gerektiğinden, karar yerinde hangi veraset belgesine atıf yapıldığının belirtilmemiş olması da doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 01/10/2018 günü oy birliği ile karar verildi.