20. Hukuk Dairesi 2017/7696 E. , 2020/1029 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin ... ilçesi,... mevkiindeki 13.326 m2 yüzölçümlü 103 ada 56 parsel sayılı taşınmazın maliki iken, 04/11/2004 tarihinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında taşınmazın sadece 67.76 m2"lik kısmının müvekkili adına aynı parsel numarası ile tespit edilerek 68 m2 olarak 31/01/2005 tarihinde tescil edildiğini, kalan 13.258 m2"lik kısmının orman tahditi içinde bırakıldığından bahisle Karamürsel Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/96 E. sayılı dosyası üzerinden müvekkilince tespite itiraz edildiğini, yapılan yargılama sonrasında 1975 yılında yapılıp kesinleşen kadastro sonucunda tapu kapsamında kalan 13.285 m2"lik yerin orman sınırları içerisinde kaldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiğini, temyiz incelemesinden geçen kararın onandığını, kararın 07/03/2011 tarihinde kesinleştiğini, orman idaresince daha sonra yapılan 2/B kadastro çalışmalarında da bu yerin 2/B kapsamı dışında tutulduğunu, iyi niyetli olarak ve tapuya güvenerek satın alınan tapulu yerin büyük kısmının orman tahditi içinde kaldığını, devletin haksız olarak zenginleştiğini, tapu kaydının yanlış tutulması nedeniyle müvekkilinin bütün zararlarından devletin sorumlu olduğunu beyan ederek; fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 26.516.000,00-TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı Hazineden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili 23.09.2015 havale tarihli harçlandırılmış ıslah dilekçesiyle, dava dilekçesinde sehven 26.516.000,00-TL. olarak yazılan tazminat isteminin 153.820,00-TL. olarak ıslah edildiğini beyan etmiştir.
Mahkemece; davacının davasının kısmen kabul ve kısmen reddi ile, dahili davalı ..."ne açılan davanın husumet yokluğundan reddine, 107.171,72-TL. tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı Hazineden alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Dava; 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 1007. maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine karar verilmişse de; varılan sonuç dosya kapsamına uygun değildir. 13.07.1945 tarihinde yürürlüğe giren 4785 sayılı Kanunun 1. maddesi gereğince, aynı Kanunun 2. maddesinde sayılan istisnalar dışında bütün ormanlar devletleştirilmiş sayılacağından, 4785 sayılı kanun gereğince devletleştirilmiş olan tapuların hukuki kıymeti kalmadığından, anılan Kanun hükmü karşısında hukuki geçerliliği kalmayan tapu kayıtlarına dayalı olarak tazminat istenemeyeceği, davacılar adına kadastroca
oluşmuş ve daha sonra mahkemelerce iptal edilmiş geçerli bir tapu kaydı da bulunmadığından tazminata hak kazanılamayacağı, bu hüküm uyarınca kök sicilden gelen tapudan dolayı davacının tazminat talep etme hakkı bulunmadığı gibi; çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1975 tarihinde yapılıp 29.09.1976 tarihinde kesinleşen orman kadastrosunun kesinleşmesinden itibaren on yıl içerisinde davacı tarafça tahditin iptali istemiyle dava açılmadığı, bu nedenle tahditin 1986 yılında kesinleştiği; tahditin kesinleşmesinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde de davacı tarafından tazminat davası açılmadığı anlaşılmakla; anılan sürelerin geçirilmesi sonrasında 2014 yılında açılan eldeki dava ile tazminat istenemeyeceği de gözönünde bulundurularak davacı yanın davasının reddine karar verilmesi gerekirken aksi düşünce ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş ve hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; taraf vekilerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 26/02/2020 günü oy birliğiyle karar verildi.