16. Hukuk Dairesi 2019/5432 E. , 2019/9183 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
KANUN YOLU : TEMYİZ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu, ... Köyü çalışma alanında bulunan 152 ada 21 parsel sayılı 1.243,23 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle, davacı ... adına tespit ve tescil edilmiştir. ... Tapu Müdürlüğünce, çekişmeli 152 ada 21 parsel sayılı taşınmazın mükerrer parsel olması nedeniyle 1 ay içerisinde itiraz edilmediği takdirde Kadastro Kanunu"nun 22. maddesi gereğince re’sen iptal edileceği davacıya bildirilmiştir. Bunun üzerine davacı ..., irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği iddiasına dayanarak tapu iptali ve adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, taraf ehliyeti bulunmayan ölü kişilere dava açıldığı gerekçesiyle dava şartı noksanlığından davanın usulden reddine karar verilmişse de varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Dava ehliyeti, davada taraf olma ehliyetidir. Nitekim, 6100 sayılı HMK"nın 50. maddesinde, medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olanların, davada taraf ehliyetine de sahip olacağı hüküm altına alınmıştır. Yasa hükmünde belirtildiği üzere taraf ehliyeti, medeni hukuktaki hak ehliyetinin usul hukukunda büründüğü şekildir. Maddede, gerçek ve tüzel kişi ayırımı yapılmaksızın, medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olanların davada taraf ehliyetine de sahip olacağı; 4721 sayılı TMK"nın 28. maddesinde ise, gerçek kişinin ölümüyle medeni haklardan yararlanma ehliyeti ve buna bağlı olarak da taraf ehliyetinin sona ereceği belirtilmiştir. Diğer yandan, gerek Türk Medeni Kanunu gerekse Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile, dava açıldığı zaman hayatta olup, dava sırasında ölen kişiler yönünden düzenleyici hükümler (HMK m.55) getirtildiği halde, dava açıldığı sırada ölü olan kişiler hakkında herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Öncelikle belirlemek gerekir ki, dava tarihinden önce ölüm nedeniyle şahsiyeti son bulan kişinin taraf ehliyetini yitireceği kuşkusuzdur. 6100 sayılı HMK"nın 114/1-d maddesine göre tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları dava şartları olarak düzenlenmiştir. Aynı Kanunun "dava şartlarının incelenmesi" başlıklı 115/2. maddesi "Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder." hükmünü içermekte olup, anılan maddenin "gerekçe" bölümünde de aynı şekilde, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise usul ekonomisine uygunluk sağlanabilmesi için hakimi tarafından usulden red kararı vermeden önce, eksikliğin tamamlanması için ilgilisine kesin süre verileceği esasının benimsendiği belirtilmiştir. Diğer yandan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 124/4. maddesi ile getirilen "Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hakim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir." şeklindeki düzenleme ile dava dilekçesinde, tarafın yanlış gösterilmesinin "kabul edilebilir bir yanılgı"ya dayanılması halinde, taraf değişikliğinin kabul edilebileceği hüküm altına alınmıştır.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya gelince; dava, mükerrer kadastro sonucu oluştuğu belirtilen tapu kaydının, Kadastro Kanunu 22. maddesi gereğince re’sen iptal edileceğinin bildirilmesi üzerine açılan davadır. Davanın açıklanan bu niteliğiyle, çekişmeli taşınmazın önceden yapılan Afet Kadastrosu sonucu oluşan tapu kaydında malik olarak görünen kişilerin tamamına doğru olarak husumet yöneltilmiştir. Dosya kapsamından ise, davalıların bir kısmının dava açıldığı sırada ölü olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla, davanın taraf ve dava ehliyeti olmayan kişiye karşı açıldığı sabittir. Ancak, ölü olan bir kısım davalıların "ölü" olduğu, tapu kaydında belirtilmediğine göre; davacı ..."nun, doğru olarak husumet yönelttiği tapu maliklerinin, dava açıldığı sırada ölü olduğunu bilebilecek bir durumda olmadığının kabulü gerekir. Bu gibi durumlarda, yukarıda belirtilen yasa maddelerine göre, mahkemece, verilecek ara kararla durumun belirtilmesi, dava şartı noksanlığının giderilebilmesi için, davanın doğru hasma yöneltilmesi hususunda davacıya imkan sağlanması gerektiği kabul edilmelidir.
Hal böyle olunca; Mahkemece öncelikle, davacıya ölü oldukları anlaşılan tapu kayıt maliklerinin mirasçılarına davayı yöneltme imkanı tanınarak dava şartı noksanlığını gidermesi için HMK’nın 115/2. maddesi uyarınca kesin süre verilmeli, bu şekilde taraf teşkilinin sağlanması halinde, işin esasına girilip inceleme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmelidir. Belirtilen hususlar göz önünde bulundurulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davacı ... vekilinin temyiz itirazları yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.12.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.