Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/3636
Karar No: 2018/13452
Karar Tarihi: 15.10.2018

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2018/3636 Esas 2018/13452 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2018/3636 E.  ,  2018/13452 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTAL TESCİL

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

    -KARAR-

    Dava, mutlak butlan ve muris muvazaası hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
    Davacı, mirasbırakan ..."ün 06.03.2012 tarihinde öldüğünü, geriye mirasçı olarak kendisi ile davalı ..."ün kaldığını, mirasbırakanın öldüğü gün olan 06.03.2012 tarihinde 4146 ile 300 ada 6 parsel sayılı taşınmazlardaki paylarını İbrahim’in eşi olan davalı ...’a satış yoluyla temlik ettiğini, satış işleminin mirasbırakanın ölümü ile aynı tarihte ve muhtemelen ölümünden sonra gerçekleştirildiğini, bu durumda satış işleminin mutlak butlan ile geçersiz olduğunu, değilse de muvazaalı olduğunu ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı ..., eşi ile birlikte 19 yıl boyunca mirasbırakan kayınpaderi ve kayınvalidesine baktıklarını, kayınvalidesinin ani bir rahatsızlanma sonucu ölmesi üzerine mirasbırakanın ilerleyen yaşı ve yürüme zorluğu nedeniyle en basit temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamaz hale geldiğini, eşinin isteği üzerine kayınpederini biraz da diğer oğlu baksın diye davacı ...’in evine götürdüklerini, 45 gün sonra Salih"in "ben babama bakamayacağım aksi halde yuvam yıkılacak siz bakın" dediğini, bunun üzerine kayınpederini alıp eve getirdiklerini, bakacak başka kimsesi olmadığı için bizzat kendisinin baktığını, kayınpederinin bakımdan ve ilgiden memnun kaldığını, son üç yılında artık durumun çok kötülediğini, yatalak kaldığını, bakım karşısında minnet duyarak, fedakarlığın karşılığını vermek için çeşitli zamanlarda dava konusu taşınmazlardaki paylar için “senindir” diyerek vasiyette bulunduğunu, bu vasiyetten herkesin haberinin olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, muvazaa iddiasının ispatlandığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakanın 10.02.2006 tarihinde oğlu davalı ... adına noterde taşınmaz satış yetkisi içeren bir vekaletname düzenlettiği, ..."in bu vekaletnameyi kullanarak, mirasbırakanın ölüm tarihi olan 06.03.2012 tarihinde 4146 parsel sayılı taşınmaz ile 300 ada 6 parsel sayılı taşınmazda mirasbırakanın maliki olduğu 11/20 pay ile 11/160 payı davalı gelini ..."a satış yolu ile temlik ettiği, mirasbırakanın yukarıdaki tarihte ölümü ile geriye davalı oğlu ... ile davacı oğlu ... bıraktığı, çekişmeli taşınmazlar dışında mahkemece dosya arasına alınan ve çoğunluğunda mirasbırakanın tam malik olduğu 10 adet taşınmazın mirasçılara intikal ettiği anlaşılmaktadır.
    Dosyanın Dairece incelenmesi neticesinde 18.06.2018 tarihli kararla mirasbırakanın ölüm saatinin belirlenmesi amacıyla mirasbırakanın ölüm kaydının temini için dosya mahkemesine geri çevrilmiş, edinilen ölüm raporunda, ölüm saatinin 19.00 olduğu, tapu müdürlüğünde gerçekleşen satış işleminin ise 16.30"da yapıldığı tespit edilmiştir.
    Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
    Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
    Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
    Somut olayda, davalı ..."ın, kayınpederi olan mirasbırakanın tüm ihtiyaçlarını karşılaması, ölene kadar bakması nedeniyle minnet duygusu ile taşınmazın kendisine temlik edildiğini savunduğu, tanık beyanlarından ve tüm dosya kapsamından davalının kayınpederinin ölümüne kadar bakımını üstlendiği sabittir.
    Hemen belirtilmelidir ki; satışa konu edilen bir malın devrinin belirli bir semen karşılığında olacağı kuşkusuzdur. Semenin (bir başka ifade ile malın bedelinin) ise mutlaka para olması şart olmayıp belirli bir hizmet ya da emek de olabileceği kabul edilmelidir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 29.04.2009 günlü 2009/1-130 sayılı kararı). Esasen, yukarıda da değinildiği üzere muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davaların hukuki dayanağını teşkil eden 01.04.1974 günlü 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında mirasbırakanın gerçek iradesinin mirasçıdan mal kaçırma olması halinde uygulanabilirliğinin kabulü gerekir. Başka bir ifade ile murisin iradesi önem taşır.
    O halde, yukarıda değinilen somut olgular, açıklanan ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde mirasbırakanın gerçek irade ve amacının diğer mirasçılarından mal kaçırma olmadığı, kendisine özenle bakan gelini davalıya minnet duyguları ile çekişmeli taşınmazlardaki paylarını temlik ettiği, temlikin, bakım, hizmet ve emek karşılığı gerçekleştirildiği kabul edilmelidir.
    Hâl böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek, yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
    Davalının yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile yukarıda açıklanan nedenlerden ötürü hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 15.10.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi