1. Hukuk Dairesi 2015/17205 E. , 2018/13421 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda yerel mahkemece verilen karar taraflarca yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi,Tetkik Hâkimi ...’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, kısa karar ve gerekçeli kararın gerekçe kısmında davanın reddine, gerekçeli kararın hüküm kısmında ise davanın kabulüne şeklinde karar verilmiştir.
Bilindiği üzere; tarafların tüm delilleri toplanıp, tetkik edildikten, son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK"nin) 298. maddesi uyarınca kararı gerekçesi ile birlikte (tam olarak) yazması ve hüküm sonucunu da yine aynı maddede öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır.
Ne var ki, uygulamada HMK"nun 294.maddesinin verdiği imkandan yararlanılarak bazı zorunlu nedenlerle sadece hükmün sonucu tutanağı geçirilip tefhim edilmekte, gerekçeli karar daha sonra yazılabilmektedir.
İşte bu gibi hallerde, tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkca gösteren tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara daha sonra yazılan gerekçeli kararın uygun olması zorunludur. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak yoktur. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması, yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasanın l4l. maddesi ile HMK"nun yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum oluşturur. Ayrıca anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama yargı, yargıç ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz.
Somut olayda, değinilen ilke ve yasa hükümleri gözardı edilerek; kısa kararda "Davacının ve müdahil davacıların davalarının reddine” karar verilip, gerekçeli kararda ise “Davanın kabulü ile ... ili ... ilçesi ... mahallesi 125 ada 40 parsel sayılı taşınmazın uygulama tespitinin iptali ile Fen bilirkişisi ..."nun 29/09/2014 havale tarihli raporuna ekli krokide A harfi ile gösterilen 728,51 metrekarelik yüzölçümündeki bölümünün 125 ada 40 parsele eklenmek suretiyle 125 ada 40 parselin 6251,81 metrekare olarak Tapuya tesciline," şeklinde karar verilerek, kısa karara çelişkili olarak gerekçeli karar yazılması doğru değildir.
Tarafların bu yöne ilişkin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün l0.4.l992 gün, l992/7 Esas, l992/4 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı çerçevesinde bir karar verilmek üzere 6100 sayılı HMK"nun geçici 3.maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 11/10/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.