20. Hukuk Dairesi 2016/12576 E. , 2018/6057 K.
"İçtihat Metni"......
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili 11/05/2015 tarihli dava dilekçesinde özetle; dava dışı...... tarafından davacılar aleyhine tarafların malik oldukları .........mahallesi 1251 ada 1 parsel 4 nolu bağımsız bölümün dava dışı ........lehine özgülenmesi için dava açtığını,........ Hukuk Mahkemesinin 2012/133 Esas numarası ile yargılamanın yapılarak gayrimenkulün özgülenmesine ilişkin hükmün verildiğini, davaya konu gayrimenkulün ilama aykırı olarak ilamda yazan bedel ödenmeden önce .......hemen ardından da üçüncü kişi ........lehine 17/12/2014 tarihinde tam mülkiyet ile tescil edildiğini, ilama aykırı olarak müvekkiline gayrimenkul bedeli ödenmeden devir ve tescil işlemini yapan ........ ve dolayısıyla Hazinenin müvekkilinin zararı nedeni ile kusursuz sorumlu olduğunu, müvekkiline ait gayrimenkulün müvekkilinin iradesi dışında elinden çıktığını ve bu durumun müvekkilini üzüntüye sürüklediğini, tüm bu nedenlerden dolayı tapunun hatalı işlemi nedeni ile müvekkilleri .............ayrı ayrı 45.758,38 TL maddi, müvekkillerinin yaşamış oldukları üzüntü nedeniyle 5.000,00 TL manevi tazminatın ayrı ayrı olmak üzere toplam 101.516,76 TL"nin yasal faizi ile birlikte Hazineden alınarak müvekkilerine verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece; davacılar tarafından açılmış olan maddi tazminat davasının kabulü ile;
a)45.758,38 TL"nin davacı ..."a dava tarihi olan 11/05/2015 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak bu davacıya verilmesine,
b)45.758,38 TL"nin davacı ..."ye dava tarihi olan 11/05/2015 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak bu davacıya verilmesine,
2-Davacıların manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, TMK"nın 1007. maddesi gereğince tazminat istemine ilişkindir.
4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi, tapu sicilinin aleniliği ve tapu siciline güven ilkelerinin yansımasının sonucu olarak, mülkiyet hakkı ya da başkaca bir aynî hak edinen kişinin, bu sicilin tutulması nedeniyle uğradığı zararın tazminine ilişkin olup, buna göre "Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”
..........
Medenî Kanunun 1007. maddesi gereğince davalı sıfatı Hazinenin olup tapu müdürlüğünün davalı sıfatı bulunmadığından tapu müdürlüğüne izafeten aleyhine açılan davanın husumetten reddi gerekeceği hususu düşünülebilir ise de Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2011/9-718 E. - 2012/36 K. sayılı kararında da değinildiği üzere, HMK’nın 124/4. maddesindeki, “Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir. Bu durumda hâkim, davanın tarafı olmaktan çıkarılan ve aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermeyen kişi lehine yargılama giderlerine hükmeder” hükmü uyarınca, somut olayda, tapu müdürlüğüne izafeten........ davalı gösterilmesinin temsilcide yanılgı olarak değerlendirilmesi gereklidir. Yargıtayın istikrar kazanmış uygulamalarına göre de, davacı, temsilcideki yanılmayı sonradan düzeltebilir. Temsilcide yanılmanın hukukî yaptırımı, hasımda yanılmada olduğu gibi, davanın reddi gibi ağır bir sonuç doğurmaz.
Davanın niteliğine göre, husumetin Hazineye yöneltilmesi gerekirken, taraf sıfatı bulunmayan tapu müdürlüğüne izafeten........... hasım gösterilmiştir. Dava dilekçesindeki anlatım ve istemden, asıl dava edilmek istenenin Hazine olduğu anlaşılmaktadır. Hâl böyle olunca, davanın davalı olarak sadece tapu müdürlüğüne yöneltildiğinden sözedilemez. Ortada belirgin biçimde temsilcide yanılma hali vardır. Mahkemece temsilcide yanılma hali re"sen gözetilerek, davanın Hazineye yöneltilmesi için davacı yana olanak verilmesi, Hazinenin delilleri toplanarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken taraf teşkili sağlanmadan işin esası hakkında hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Kabule göre de; ..... 4.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2012/133 Esas sayılı dava dosyasında yapılan yargılama sonucu; tazminat istemine dayanak olan taşınmazın için ................tarafından davacılar ... ve ..."ye ayı ayrı 45758,00 TL ödenmek koşulu ile taşınmazın tam mülkiyet hakkının........özgülenmesine karar verildiği, davacılara bir bedel ödenmediği halde taşınmazın ............adına tescil edildiği ve onun tarafından da 3. kişilere satıldığı, davacıların zararının ortaya çıktığı sabit ise de; dosya kapsamından, davacıların ..........Müdürlüğünda ilamlı icra takibi başlattıkları anlaşılmıştır. Davacıların TMK"nın 1007. maddesine dayalı olarak tazminat talebinde bulunabilmesi için öncelikle zararının varlığının kesin olarak ortaya çıkması gerektiği, ilama dayalı takip yolu ile davacıların zararlarını elde etme imkanları olup olmadığı, borçlu hakkında aciz vesikası düzenlenip düzenlenmediği belirlenerek oluşacak sonuca göre hüküm kurulması gerekirken bu şekilde bir araştırma yapılmadan hüküm kurulmuş olması da doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 27/09/2018 günü oy birliği ile karar verildi.